Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürlüğü, Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Yılmaz Özdil'in 25 Ağustos tarihli 'Ne ördün filan...' başlıklı yazısının, yanlış ve eksik bilgilerle dolu olduğunu bildirerek, Özdil'i
Yılmaz Özdil yazmış ne olacak demeyin! Bir öküzün neler hatırlattıklarını unutmayın.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürlüğü, Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Yılmaz Özdil'in 25 Ağustos tarihli 'Ne ördün filan...' başlıklı yazısının, yanlış ve eksik bilgilerle dolu olduğunu bildirerek, Özdil'in yazısına cevap verdi.
TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü'nden Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Yılmaz Özdil'in 25 Ağustos tarihli 'Ne ördün filan...' başlıklı yazısına bir cevap geldi. TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamada, Özdil'in yazısının, yanlış ve eksik bilgilerle dolu olduğuna dikkat çekilerek, "İlk demiryolu imtiyazı İngilizlere verildi. İzmir-Aydın demiryolu, 1856. Bunu yine İngilizlere, Almanlara, Fransızlara, Belçikalılara, Ruslara verilen demiryolu imtiyazları izledi. Askeri demiryolu hariç, demiryolu işletmeciliği Türklere kapalıydı. Cumhuriyetin kurulmasından sonra, 22 Nisan 1924 tarihli yasa ile Anadolu-Bağdat demiryolunun satın alınarak millileştirilmesine karar verildi. 1933 yılında Paris Mukavelesi ile Türkiye'nin yabancı 'imtiyazlı' şirketlere borcu tespit edildi. O günün parası ile 8 milyon 600 bin TL. Bu borcun taksitlerin ödenmesi çeyrek asır sürdü" denildi.
Demiryollarının millileştirildiği bildirilerek, eş zamanlı olarak devam eden demiryolu yapım seferberliğinin, yerli endüstrinin de lokomotifi olduğu ifade edilen açıklamada, "Türkiye'nin demiryolu yapım istatistiğine göz atarsak, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e intikal eden demiryolu, 4 bin 136 kilometre. 1923-1950 arası yapılan 3 bin 764 kilometre, yılda ortalama 134 kilometreye tekabül ediyor. 1951-2004 arası yapılan 945 kilometre; yılda ortalama 18 kilometre yapılmış. 2004-2011 tarihleri arası yapılan 1076 kilometre; yılda ortalama 135 kilometre. 2011 itibariyle inşası devam eden hatların uzunluğu, 2 bin 78 kilometre. 2023 yılına kadar 10 bin kilometre yüksek hızlı tren, 4 bin kilometre konvansiyonel hat yapımı planlandı; bu hatların fizibilite etütleri ve uygulama projelerinin yapım süreçleri devam ediyor" ifadelerine yer verildi.
"Sayın Özdil, Cumhuriyetten sonra yapılan ve bugün yapımı devam eden hatların hiçbirisi imtiyaz değil. Yapım ihalesine çıkıyorsunuz, yerli firmalara yüzde 15 avantaj sağlıyorsunuz, yapım ihalesine uygun teklifi veren kazanıyor. Siz imtiyazla, müteahhitliği 'çok başarılı' mezcediyorsunuz. Sizin 'yabancılar' dediğiniz yüklenicilerin büyük ortakları Türk. Bu yolları Türkler yapıyor Sayın Özdil” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Yollar da Türkiye Cumhuriyetinin yolları. Demiryolları maalesef yarım asırdan fazla ihmale uğradı. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki demiryolu hamlesi tersine döndü. Demiryolları bırakın rayı, bağlantı malzemesi temin edemiyordu. Mevcut hatlar yapıldığı günden bu yana yenilemedi. İşletmecilik yapılamaz hale geldi. 2003'ten itibaren tıpkı Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi demiryolları yeniden devlet politikası oldu. Marmaray ve Baku Tiflis Kars projeleriyle Pekinden Londra'ya İpek Demiryolu projesi yeniden hayata geçiriliyor."
Yüksek Hızlı Trenin çekirdek ağının oluşturulduğu belirtilerek, Türkiye'nin ikinci yüksek hızlı tren hattı olan Ankara-Konya yerli iş gücünün, yerli yüklenicilerin, yerli mühendislerin emeğiyle inşa edildiği ifade edildi. Açıklamada, yerli bir demiryolu endüstrisi için Adapazarı'na tren fabrikasının, Erzincan'a bağlantı elemanları fabrikasının, Çankırı'ya ise hızlı tren makasları fabrikası ve 12 ayrı yerde yüksek hızlı tren travers fabrikaları kurulduğu bildirildi.
Açıklamada, "KARDEMİR'e yatırım yapılarak sadece normal raylar değil, yüksek hızlı tren rayları da Türkiye’de üretilmeye başlandı. Burada üretilen raylarla yapıldığı günden bu yana yenilenmeyen yolların yüzde 70'i yenilendi. Demiryolları kurulduğu günden bu yana rayı yurt dışından alıyordu. Fransa, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Güney Afrika, Sovyetler Birliği, İspanya, Avusturya başta olmak üzere, demiryollarının 2002 yılına kadar ray ihtiyacı ithalatla gideriliyordu. 2002 yılından itibaren durum yerli sanayi lehine döndü. Şu anda ray ihtiyacı yüzde 70 oranında yerli karşılanıyor. Türkiye’de yüksek hızlı tren traverslerini üreten fabrikalar açıldı. Bunların tamamı Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar ithal ediliyordu" ifadelerine yer verildi.
Açıklama, şöyle devam etti: "Sayın Özdil, son on yılda demiryollarında nasıl bir dönüşüm yaşandığını anlatarak vaktinizi almak istemiyoruz. Yazınızla ilgili son birkaç yanlışı daha düzeltmek istiyoruz. Türkiye'de yük vagon fabrikası 1953 yılında, yolcu vagon fabrikası 1962 yılında kuruldu. Türkiye Cumhuriyeti ilk yıllarında vagon üretemiyordu. Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren yolunu Türk-Çinli konsorsiyum inşa ediyor. Parasal pay dağılımı yüzde 25 Çinli, yüzde 75 Türk. İspanya'dan lokomotif alınmadı. Makinistlerin eğitimi Türkiye'de yapıldı. Staj için yüksek hızlı tren işletmecisi olan ülkelere gönderildi. Köprü asfaltında Almanya dünyada tek üretici. Deniz otobüsleri önce ithal ediliyordu, şimdi yerli yapılıyor. Sivas-Erzincan hattının yapımına başlanmadı, kimin yapacağını bilmiyoruz. Sayın Özdil, Özetle yazınız eksik ve yanlış bilgilerle dolu. Hürriyet Gazetesi'nin kağıdı hangi ülkeden, foto muhabirleri hangi ülkenin fotoğraf makinelerini kullanıyor, baskı makineleri hangi ülkenin markasını taşıyor, gazetenin internet altyapısı programları hangi ülkenin programları. Hürriyet Gazetesi nasıl Türkiye'nin gazetesiyse, TCDD de bu ülkenin ve bu milletin değeridir. İmtiyaz filan yok. Yoksa siz hala 'imtiyazlı' olduğumuzu/olduğunuzu mu sanıyorsunuz. Açıklamamızı basın ilkelerine yürekten bağlı Yılmaz Özdil'in köşesinde görmek isteriz."