YAŞAR DOĞU'NUN EVİ RESTORE EDİLİYOR

SPOR Haber Girişi : 12 Temmuz 2014 12:03
YAŞAR DOĞU'NUN EVİ RESTORE EDİLİYOR
Ünlü Türk güreşçisi Yaşar Doğu'nun Kavak Emirli Köyünde gençlik yıllarını geçirdiği evi restore ediliyor. Ev tamamlandığında Yaşar Doğu Kültür evi olarak hizmet verecek.
EFSANE GÜREŞÇİMİZ YAŞAR DOĞU'NUN 
ADI YAŞAR DOĞU KÜLTÜR EVİYLE YAŞATILACAK
Ünlü Türk güreşçisi Yaşar Doğu'nun Kavak Emirli Köyünde gençlik yıllarını geçirdiği evi restore ediliyor. Ev tamamlandığında Yaşar Doğu Kültür evi olarak hizmet verecek.
www.samsunbulten.com
Yaşar Doğu'nun oğlu Prof. Dr. Gazanfer Doğu yapımı devam eden evi ziyaret etti. 
Çalışmalardan büyük mutluluk duyduğunu ve çok duygulandığını ifade eden Doğu; "Bu proje sahip olduğumuz eski değerlerimizin yaşatılması nesilden nesile aktarılması adına önemli bir projedir. Babam Yaşar Doğu'nun adı felsefesi yaşatılmaya devam edecek. Ben de bunun bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Projeyi bugünlere taşıyan, emek veren herkese  ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum" diyerek konuştu. 
Devam eden çalışmaları yerinde inceleyen  Prof. Dr. Gazanfer Doğu'ya Kavak Emirli Köyü Yaşar Doğu Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Dernek Başkanı Naci Cingöz ve  Köy Muhtarı Mustafa Kesici'de eşlik etti. 
670 metrekare bir alan üzerinde yapımı devam eden ev tamamlandığında ziyaretçi sayısının da artacağı bildiriliyor. 

Yaşar Doğu (1917 ? 1961) Kimdir?

Ünlü Türk güreşçisi Yaşar Doğu, 1915 yılında Samsun'un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğdu. Dedesinin köyü olan Emirli'de büyüdü. Güreşe orada başladı. 1938 yılında Ankara'da askerliğini yaparken minder güreşine çıktı. Bir yıl içinde millî takıma yükseldi. Oniki yıl süreyle (1939-1951) Ay-Yıldızlı mayo altındaki yerini muhafaza etti. Bu süre içinde katıldığı 7 şampiyonanın 6'sında şampiyonluğu kazandı. 1961'de Ankara'da vefat etti. Kabri oradadır.

Aslen Kafkas Türklerindendir. Ecdadı Samsun'a muhacir gelmişti. Daha önce bebek sayılabilecek çağda iken cepheye giden babasının şehit düştüğü haberi gelmiş, bu yüzden annesiyle birlikte dedesinin köyü olan Emirli'ye göç etmek zorunda kalmıştı. Çocukluğunun geçtiği bu köyde güreşe başladı ve daha delikanlılığın eşiğinde iken yaman bir karakucak güreşçisi olarak adını bütün çevreye duyurdu.

Ankara'da askerliğini yaparken bir arkadaşının ısrarı ile Ankara Güreş Kulübü'ne girdi ve orada minder güreşine başladı. Zehir gibi acı kuvveti ve büyük güreş kabiliyeti ile bu güreşte de kendisini derhal gösterdi. Ancak kendisini pek. tecrübesiz buIan yöneticiler onun Avrupa Şampiyonası'nda ezileceğini düşünerek kadroya almak istemediler.

Millî Takımın Finlandiyalı antrenörü Onni Pellinen ağırlığını koyarak direnince kendisine millî takımda yer verildi. Böylelikle başarı dolu güreş hayatının ilk millî temasını 1939 Avrupa Şampiyonası sırasında Oslo'da yaptı. Minder güreşindeki olanca acemilik ve millî maç tecrübesizliğine rağmen büyük bir varlık göstererek üç rakibini yendi, bir maçında sayıyla yenik sayılarak Avrupa Şampiyonluğunu kaybetti, ikinci oldu. O zaman, bu bile büyük başarıydı.

1940 yılında İstanbu1'da yapılan Balkan Oyunları'nda güreş yaşantısının ilk şampiyonluğunu kazandıktan sonra, İkinci Dünya Savaşı'nın araya girmesiyle millî müsabakalardan uzak altı yıllık bir duraklama devresine girilmişti.

1946 yılında tekrar rakipsiz eleman olarak Millî Güreş Takımımıza girdi. Aynı yıl Stokholm'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda sıtmanın verdiği 40 derecelik hararetle mindere çıkmasına rağmen yaptığı altı güreşi de kazanarak 73 kilonun Avrupa Şampiyonu oldu. 1947 yılında Prag'da yapılan Avrupa Greko-Romen Şampiyonası'nda da Ay-Yıldızlı mayo altındaki yerini muhafaza etti.

İlk kez "Demirperde Bloku"nun katıldığı bu şampiyona enteresan bir mahiyet taşımaktaydı. Zira Sovyet Rusya ve peykleri bir demirperde ülkesinde yapılan bu şampiyonada tam bir ittifak içinde idiler. Yaşar, arkadaşlarına yapılan haksızlıkları gördüğü zaman, şampiyonluğu kazanmak için sadece Rus rakibini değil, demirperde hakem blokunu da yenmesi gerektiğini gayet iyi anlamıştı. Bu azimle girdi güreşlere ve rakiplerini çatır çarır yendikten sonra finalde Rus ile karşı karşıya kaldı. Güreşe fırtına gibi girdi. Rus'u tuttuğu gibi yere vurdu. Oyundan oyuna geçiyordu. Bir ara rakibinin sırtını yere yatırdı. Hakemler görmezlikten geldiler. Sonra bir tuş daha yaptı. O da aynı akıbete uğradı. Koca Yaşar kızmıştı. Olanca gazabı ile atıldı, çift sürer gibi sürdü Rus'u. Daha sonra hırsla rakibini çatır çatır çevirdi. Bir pestil gibi sırt üstü mindere serdi ve rakibinin göğsüne çıkıp oturdu. Teker teker bütün hakemlere baktı. Gözleri öfke ile doruydu. Hani"Bu da tuş değil mi be insafsızlar" der gibiydi. Hakemler istemeye istemeye "Evet" dediler. Tuşu da; şampiyonluğunu da bastıra bastıra kabul ettirmişti koca Yaşar...

Güreş Dünyasında İsveçlilerin deyimi ile bir "Kara saçlı kuvvet ilahı" olarak parlayan Yaşar Doğu, büyük namını 1948 Olimpiyatları, 1949 Avrupa Şampiyonluğu ile de perçinledi. 1950 yılında Irak ve Pakistan'a yaptığı büyük turnede büyük kuvvet ve güreş bilgisini doğu alemine tanıtmak imkân ve fırsatını da buldu.

1951 yılında Helsinki'de yapılan Dünya Şampiyonası'nda 87 kiloda Ayyıldızlı mayoyu giydi. Çok çabuk kilo alan, buna karşılık çok zor kilo veren bir bünyeye sahipti. Bu yüzden yıllar ilerledikçe sıkleti de yukseliyordu, Nitekim 67 kilo ile başladığı güreş hayatının son şampiyonluğunu Helsinki'de 87 kiloda kazandı. Böylelikle parlak güreş hayatına bir de dünya şampiyonluğu sıfatını eklemiş oldu.

Ayyıldızlı mayo altında yaptığı 47 maçın 46'sını kazanan Yaşar, bunların 33'ünde tuş yapmış, 11 maçını ittifakla, 1'ini abandone ile, birini de ekseriyetle kazanmıştır. Galibiyetle sonuçlanan 46 güreşi 690, dakika sürmesi gerekirken; yaptığı tuşlarla bu süreyi 372 dakika 26 saniyeye indirmişti.

Güreş hayatını kapattıktan sonra Millî Güreş Takımımıza antrenör oldu. 1955 yılında antrenör olarak Millî Takımımızla gittiği İsveç'te ciddi bir kalp krizi geçirdi. Uzun bir tedavi gördü. Doktorlar kendisine iyi bakmasını, yorulup heyecanlanmamasını söylemişlerdi. Fakat bunu yapamadı. İsveç'ten döner dönmez tekrar kendini güreşe verdi ve 8 Ocak 1961'de Ankara'da bir kalp krizi sonucu vefat etti.

HAKKINDA YAZILANLAR VE ANLATILANLAR

YAŞAR DOĞU VE ÖRNEK AHLAKI BİR KUVVET ABİDESİ  YAŞAR DOĞU

            Son derece alçak gönüllü, gurur ve kibirden zerre kadar eser taşımayan Yaşar Doğu, daima arkadaşlarını öğrencilerini yüceltmeğe çalışan bir yaradılıştaydı. Belki, en azından on kere Yaşar-Celal-Gazanfer" üçlüsünün en iyisi hanginizdi? Diye sorduğumuzda, alabros traşlı başı, nefes alıp verirken inen geniş omuzlarıyla tane tane cevap verirdi.

 Ben bu işin HAMALLIĞIN Celal CAMBAZLIĞINI Gazanferde PEHLİVANLIĞINI yaptı....

Yaşar Doğu'nun en beğendiği güreşçi Gazanfer'di.Çocuklarından birine de  Gazanfer adını , takım arkadaşı, en beğendiği güreşçinin adı olarak taktı.Gazanfer, sonradan ABD'de okudu.Prof oldu ve halen Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesinin B.eğitimi bölümünün başkanlığını yürütmekte. Aslında bu üçlünün içinde hatta , Türk sporunun içindeki en  büyük adam Yaşar doğu'ydu ama "en büyük benim hiçbir zaman demedi Yaşar Doğu, 1913 yılılnda Samsun'da bağlı kavak ilçesinin karlı köyünde doğdu. Askere gidinceye kadar Emirli Köyünde Kendisiyle annesiyle , eşiyle ve çocuklarıyla tanışırdık, sonra torunlarıyla da arkadaş oldu.

   Anadolumuzda ilk evlat doğum sırasında ya da doğumdan sonra ölürse adettir " Yaşar , Satılmış-Satı , taştan, Makail, safiye" gibi adlar konur, Yaşar'ın da ilk kardeşi ölmüştü.Bu yüzden babası Osman , bu delikanlıya EZANLA "Yaşar " adını verdi.

           Bu büyük sporcu henüz 6 aylık durumda iken babası seferberlikte koyboldu.Açıkçası, vatan hizmetine gitti.Balkanlar'daki barutu söndürebilmek için silah kuşandı, bayrağı eline aldı ve bir daha evine dönmedi.Vatan uğruna şehit oldu.

           Şehit ve Kahraman asker Osman Çavuş'un  eşi feride Hanım, 3 yıl kocasını bekledi.Uzaklara baka-baka gözlerine bir hal oldu.Ne kadar bakarsa baksın, Eşi Osman görünmedi.Neticede oğlu Yaşar'ı sarıp-sarmalamayıp karlı'ya 3 kilometre uzaklıktaki olan Emir'liye , babasının köyü emirliye döndü.Feride hanım, baba evinde 6 yıl daha bekledi.Osman Çavuş'un vatan uğruna canını verdiği attık tamamen ortaya çıkmıştı.Bunun üzerine ikinci evliliğin yaptı.

           Yaşar Doğu, 15 ekim 1937 tarihinde Hayriye hanımla hayatını birleştirdi.Yaşar'ın büyükbabasının adı Pitaç'tı.Kafkasyalıydı ve (GUTE) kabilesindendi.Büyükbaba ,98 harbinde (1877-1878) Türkiye'ye göçmüştür.Osman Çavuş, tıpkı yaşar doğu gibi karlı köyünde doğmuştu.

           Kahraman Asker Osman Çavuş, Bicanzade Arif Çavuş'un kızı feride evlenmiş , bir kızları olmuş, ölmüş bu yüzden geleceğin büyük şampiyonun a"Yaşar" adı konmuştu.

           Hayriye Doğu bunları bize anlatırken gözleri görmüyordu.Hatta bir ara duygulanıp tam gerçeği anlatmaya başlamıştı.

           "Yaşar Doğu , aşağı mahallede oturuyordu.Yukarı mahallede oturanlar o tarafa kız vermezlerdi.Bu yüzden ben de onunla evlenmemek için biraz direndim doğrusu.Neticede kader-kısmet , hayatımızı birleştirdik işte..

DOĞUŞTAN PEHLİVAN :

            Yaşar Doğu'da Allah vergisi bir kuvvet ve maçcılık yeteneği vardı.O, bir büyük sporcu, aynı zamanda büyük bir ağabey ve asla emekleri inkar edilemeyecek büyük bir antrenör ve yöneticiydi.Hatta, onun ölümünü takiben ^Yaşar Öldü , Türk güreşi öldü"

Sözleri adeta bir atalar sözü gibi dilden-dile dolaşmaya başladı.

           Yaşar'ın ustası Büyürçirişli köyünden Sami pehlivandı.Sami Aker olarak tanıdığımız 1.60 mboyunda ve ortalama 110 kgağırlığında olan bu usta ; Örgencisiyle ilgili bilgileri bize kavak'taki bir kahvede şöyle anlatmıştı:

           "Yaşar Doğu, henüz 11-12 yaşlarındaydı ki , Emirli'deki kireç ocaklarında çalışıyordu.Atı, arabası yoktu.Ortaklık gibi bir durum vardı.Çevrede düzenlenen güreşlere yürüyerek gider, çok yorgun olduğunda 15-20 dakika kadar rakiplerinin altında kalarak dinlenirdi.Sonra da üste çıkıp rakiplerinin işini bitirirdi.Sanki fil çiğerine sahipti.Çok nefesliydi..

                       AL BU AYAKKABILARI :

                       Yaşar Doğu,1937 yılında Ankara' ya geldi.Mağazaların vitrinlerine bakarken Celal Atik onu gördü.Tanıştılar.Birlikte güreş kulübüne gittiler.Arap hoca olarak tanınan Faik Dura geleceğin büyük şampiyonuna güreşmesi için ayakkabı ve mayo verdi.

           1939 yılında Oslo'da düzenlenen Avrupa Greko-Romen Güreş  Şampiyonası Yaşar Doğu için ilk sınav oldu.Serbest güreşte pişen, karakucak kapışmalarında zafere giden yolları iç-dış tırpan, yan çapraz, künde ile açan Yaşar, Grekoda ne yapabilecekti? Tıpkı koca Yusuf gibi düşünüyor."Ayaklardan tutulmadan güreşilecekte Yaradan, bu ayakları bize niye verdi?"diye soruyordu.Ama, batı taklidinde direnen spor yöneticileri "illa da Greko " diye bir kere tutturmuşlardı.

           Oslo'da istenen başarıyı gösterememesi bundandır.Olayı hiç büyütmeğe çalışmıyoruz.Serbest güreş yapan Greko'ya dönerse aynen bu duygular her sporcuda oluşur.Bunu da ancak, bu türlü yanlışlıklar başından geçenler bilirler.

           12 Ülkeye Mensup 58 Grekoromencinin katıldığı Oslo Avrupa G.Romen Güreş Şampiyonası , 25-28 nisan 1939 tarihinde düzenlendi.Türkiye'de sadece kavak'la Samsun ve Ankara'yı gören bir Anadolu yiğidi, ikinci büyük savaş sancılarının attığı dönemlerde kendisini oslo'da bulursa ne ızdıraplar çeker?... 

HOCANIN TALEBELERİNDEN ANILAR

YAŞAR YILMAZ

Yaşar doğu dünyada gelmiş geçmiş en büyük insan.Benimde hocalığımı yaptı bulunmaza münevver bir insan.Çok erken kendisini kaybettik.Dünyaya böyle bir pehlivan bir daha gelmez.Büyük güreşler yapmış.Bıraktıktan sonra türk güreşi için büyük hizmetler yaptı.

Dağ-Y.yılmaz-M sille-Hüseyin Akbaş-is.ogan bizleri bulup mindere getirdi.her işimizle ilgilendi.aynı zamanda hocamız aynı zamanda hocalığımız yaptı.Yeri doldurulumaz Allah rahmet eylesin.

Kilo düşerken bir anımız oldu.Hocam dedim artık kilo düşemiyorum düşecek bir yerim kalmadı.Yaşar dedi Sabret.Fin hamamında bin say hocamı dinledim girdim saunaya nerde ise bayılıyordum.Sonra soğuk suya attılar kendime geldim.Şampiyonluğumu yaşar doğu ya borçluyum.Yaşar doğunun hayatım boyunca hiç kimseye hakaret ettiğin ve kötü konuştuğunu duymadım.Bizlere ev sahibi yapmak için çok uğraştı.Bizim her şeyimiz di .Türk güreşinde yeri doldurulamaz bir insan.Çok erken aramızdan ayrıldı.

  MÜZAHİR SİLLE OLİMPİYAT ŞAMPİYONU

 1961 SENESİNDE Rahmetli yaşar hoca istanbula geldi.istediki istanbuldaki şampiyonlar bir ev sahibi olsun.Epey dolaştı.Eyüp ün üst tarafındaki tek katlı bahçeli evleri dolaştı.Ben size daha iyi yerler bulacağım dedi.Bir gün İstanbul  güreş ihtisas kulubüne geldi.İdmandan çıktık koluma girdi cebinden bir elma çıkardı bana verdi hiç yaptığı şey değildi.Şaşırdrım.O mesafeyi çok iyi ayarlayan büyük bir hoca idi..Hayatımda ilk defa gördüm.camiye gittik namaz kıldık.Daha sonra türbeye gittik.Dua ettik.Müzahir hakkını helal et Ben gidiyorum.Dedi.Hocam sanki öleceği kendisine ayan olmuş gibi bir hali vardı.Hocam dedim bizim sende ne hakkımız olabilir helal olsun.daha sonra ertesi gün vefat ettiğini öğrendim yıkıldık.hocamızın bir elma vermesi kolumuza girmesi benim için büyük bir olaydı.

 1960 senesi Emirgan da kamptayız. çok susuzum çok açım adeta yanıyorum. Ağustos ayında

Emirgan vapur iskelesinin tam karşısında kafeterya gibi bir yer vardı.Yukarı çıktık ve tam kenara oturduk tam denizi seyrederken Eğil müzahir dedi.hocam hayırdır.. Eğil diyorum eğil.Hocam yahu eğil kendisine eğildi bende eğildim.Nerde ise masanın altına girdik.Koca yigit Celal Atik Hoca ya arkadaşına olan saygısından dolayı ona görünmemek için saklandı.Aslında merhaba hocam diyebilir merhabalaşırdı.fakat o sporculuğun dostluğun ve saygının en büyük örneğini sergiledi.Bu hatırayı hayatım boyunca unutamam.

MEHMET ESENCELİ (Avrupa Şampiyonu)

          Yaşar Doğu ile 1960 yılında Roma Olimpiyat ları için Ankara ya bizi kampa aldılar.Yaşar doğu ve Celal Atik i orada tanıdım.Yaşar doğu ile ilgili bir hatıram.Biz İran a güreş için gideceğiz 19 mayıs içinde idman yaptık yolda bize nasihat ederken.İşte İran'lıları şöyle yeneceksiniz sizden iyi değiller rahat yenersiniz derken ?.ben çocukluğun verdiği heyecanlan biz İranlıları yeneceğiz  ve anasını ağlatacağız şeklinde yanlış bir söz ettim.Esenceli öyle konuşma sporcuya öyle konuşmak yakışmaz dedi.Yaşar hocam la ilgili ölene kadar hep beraberdik.o Türk güreşinde eşi bulunmaz ve doldurulamaz bir insandı.Çok güzel bir ahlak sahibi idi.

GÜZEL AHLAĞIN SPORA YANSIMASI

              İnsanı çok önemli yerlere getiren , onu toplumda sevdiren en önemli kriterlerden birisi şüphesiz güzel ahlaktır.Rahmetli yaşar doğu nun yaşadığı dönemde çalıştırmış olduğu bütün sporcular ile yaptığım söyleşide onun tek kelime dahi acı söz etmediğini herkes söyledi.Türk islam ahlakı ile bezenmiş olan bu insan, kafkas törelerindeki inceliklerinde etkisi ile adeta toplumda çok büyük saygı ve sevgi gören bir şahsiyet haline getirmiştir.İnançlarına son derece bağlılığı hayatı boyunca yapmış olduğu bütün müsabakaların hepsine çıkmadan önce abdest alması 2 rekat namaz kılarak çıkması onun sporda inancın ne kadar önemli bir yeri olduğu ıspatlamasına vesile olmuştur.Hem ailesinde müşfik bir baba, hem çalıştırmış olduğu bütün sporculara sevgisi ona büyük bir saygı duyması onun ne kadar önemli bir insan olduğunu ıspatlamaya yeterde artar bile.Gölbaşındaki antrenman tesislerine ulustan sırtına çuval ile odun yüklerek gitmesi orada sporcular gelmeden önce iğne iplik ile sökükleri dikmesi , içeriyi havalandırması gibi tevazu içinde yapmış oldukları hareketler bir çok teknik adamın hiç tenezzül etmeyeceği şeyledir.İnançlarımıza göre TEVAZU SAHİBİ İNSANI ALLAH CC kademe kademe yükseltir.Evet yaşar doğu toplumun her kesiminde büyük bir sevgi ile anılan Türk güreş tarihindeki en önemli şahsiyetlerden birisidir.Onun örnek kişiliği,ahlağı, davranış biçimleri aslında bilimsel bir platformda ele alınarak incelenmesi ve milli takımlarımıza yansıtılmasının olumlu bir düşünce olduğu kanaatındayım.

Yaşar Doğu hoca ile ilgili yapılan araştırmalar zaman zaman bu sitede yayınlanacak ve sizlere duyurulacaktır

Rahmetli hocaya Allahtan rahmet diliyorum

Avni TARHAN -SPOR  YAZARI         

YAŞAR DOĞU

        1913 Yılında Samsun'un kavak ilçesine bağlı karlı köyünde dünyaya gelen yaşar doğu 1936 yılında Ankara'da askerliğini yaparken minder güreşine başladı. İlk antrenörlüğü nü Faik dura (arap hoca) yaptı. Biz şimdi çok başarılı bir çizgisi olan bu örnek şampiyonumuzun derecelerine bir göz atalım;1936 (G,romen avrupa 2 cisi), 1940 grekoromen balkan  1.cisi, 1946 Stockholm serbest stil avrupa şampiyonu, 1947 Prag serbest stil avrupa şampiyonu, 1948 Londra olimpiyat oyunları şampiyonu, 1949 serbest stil avrupa şampiyonu,1951 Helsinki de yapılan dünya şampiyonasında Dünya şampiyonu. Evet güreş yaptığı yıllar içinde toplam 6 altın 1 gümüş olmak üzere toplam 7 madalya kazandı. Ayyıldızlı mayo ile çıkmış olduğu 47 müsabakadan 33'nü tuşla 11'ni ittifakla ve ikisini ekseriyetle kazanarak büyük bir başarıya imza attı.Güreş yaptığı o dönemden günümüze kadar taraflı tarafsız herkes tarafından Türk güreşinin en örnek insanı olarak kabul edilen yaşar hoca 15 aralık 1955 senesinde milli takım ile birlikte iscveç'te  bulunurken ağır bir kalp krizi geçirdi.Yurda döndükten sonra doktorlarının ikazlarına rağmen yinede çok sevdiği ve güreş ve güreşçi evlatlarından kopamadı.Hastalık onun temposunu hiçte düşürmedi hasta yatağından kalkarak antrenmanlara gitti durmadı çalıştı.Büyük üstad 8 ocak 1961 günü Ebediyete irtihal ettiğinde henüz 48 yaşında idi.Çok genç yaşta aramızdan ayrılan doğu nesiller ve asırlar boyu Türk gibi kuvvetli imajının baş mimarı olarak ebediyeten gönüllerde yaşayacaktır.Gerek sporculuk gerek ise antrenörlük yaşantısında inançlı ve ibadetli tarzı ile herkesin çok sevdiği yaşar hoca Anadolundan bulup getirerek yetiştirdiği şampiyonlar ilede Türk güreşini Dünya platformuna taşıdı.Hayatı boyunca nefsi için hiçbir gayret içinde olmayan doğu her zaman sporcuları için canını ortaya koydu.Nitekim vefat ettiğinde hiçbir mal varlığı bırakmadı.Oysa istese idi ona büyük devletimiz her şeyi verirdi.Ama o nefsi için değil devamlı sporcuları için istedi.onlara ev aş iş buldu ve şampiyon yaptı.Bana göre gerek sporculuğu gerek örnek insanlığı gerek ise antrenörlük hayatındaki babacan kişiliği ile Türk güreşinin en mümtaz şahsiyetlerinden biri idi o.O bu aziz millet için canını hiçe saydı ve millet için tüm gücünü ortaya koydu

RAHMETLİ YAŞAR DOĞU İLE İLGİLİ BİR HATIRA :

       Bir hatıra: "O zamanlar Jandarmagücü'nün komutanıydım. Bir gün Gölbaşına gidiyordum.Rahmetli Yaşar Doğu ile karşılaştık.Banan nereye gittiğimi sordu."Gölbaşı'na cevabını alınca."ben de oraya gidiyorum,istersen birlikte gidelim hocam " dedi.Baktım elinde bir çuvala doldurulmuş odunlar vardı.Birlekte yola çıktık.Yolda Yaşar Hoca'ya sordum:"Hayırdır hocam odunlarla ne yapacaksın? Milli Takım hocası Yaşar Doğu'nun cevabı,"Biraz sonra ciğer parelerim gelip antrenman yapacaklar.Sonra duş almaları lâzım.Bu odunları,sobayı yakıp,onlara su ısıtmak için yanımda götürüyorum"oldu.Gölbaşındaki antrenman yerine geldikYaşar hoca hemen pencereleri açtı,salonu havalandırmaya başladı.Sonra yanında getirdiği paketten iğne iplik çıkardı ve minderlerin kenarlarındaki yırtıkları dikmeye başladı.O zamanlar şimdiki gibi kaliteli minderler yoktu.Dediği laf şu oldu:Antrenman sırasında minderin yırtık bölümündeki toz ve pislikler güreşçilerin ağızlarına geliyor ve hastalanmalarına yol açıyor.Birilerinin bu yırtıkları dikmesi lazım.Bizim güreş ailemizde anne olmadığına göre,baba olarak benim dikmem icabederki,evlatlarım hastalanmasınlar"Yaşar doğu böyle bir insan,böylesine sporcularına sahip çıkan bir antrenör idi.Bu anı eski spordan sorumlu Devlet bakanı Yücel Seçkiner'in 8 ocak 1998 tarihinde Yaşar Doğu'yu anma töreninde yapmış olduğu konuşmasının yayınlandığı Türk Güreş Vakfı dergisinden alınmıştır.".

Yaşar Doğu

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Yaşar Doğu, (doğum 1913Samsun - ölüm 1961Ankara) hem serbest, hem de grekoromen stilde güreşen, Türk güreşinin simge ismi.

1913 Yılında Samsun'un Kavak İlçesine bağlı Karlı köyünde doğan Yaşar Doğu, 1. Dünya Savaşısırasında babasının ölmesi üzerine annesinin köyü olan Emirli'ye yerleşti. Bu köyde çok küçük yaşta güreşe başladı. Daha 15 yaşında iken yörenin en ünlü pehlivanları arasına girdi. Askere gidene kadar karakucak güreşi yaptı.

1936yılında Ankara'da askerde iken, Güreş Kulübü'ne girdi ve minder güreşine başladı. 1938 yılında askerliği bitince Ankara'ya yerleşti ve kulübü adına güreşmeye başladı. Burada o dönem milli takımın başında olan Finlandiya'lı antrenör Onni Helinen ondaki güreş stilini ve gücünü görünce 1939 yılında Milli Takıma aldı. Aynı yıl Oslo'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda 66 kiloda güreşti ve yaptığı dört güreşin birinde yenildi ve ikinci oldu. Bu tek yenilgisini sayı ile Estonya'lı güreşci Toots'a karşı aldı. Osla Turnuvası Yaşar Doğu'nun katılıp da şampiyon olmadığı tek turnuva oldu.

1940yılında İstanbulÇemberlitaş'da yapılan Balkan Şampiyonası'nda üç tuşla 3 galibeyet aldı ve 66 kiloda şampiyon oldu. Araya 2. Dünya Savaşıgirmesiyle 1946'da Kahire ve İskenderiye'de yapılan iki milli karşılaşmada iki tuşla iki galibiyet daha kazandı. Yine o yıl Stockholm'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda 73 kilo ile 6 maça çıktı ve hepsini kazanarak ilk defa Avrupa Şampiyonu ünvanını kazandı. Bir yıl sonra Prag'da yapılan Avrupa Grekoromen Şampiyonası'nda yine bütün rakiplerini yendi ve 73 kilonun şampiyonu oldu.

1948 Londra Olimpiyatları'na katıldı ve burada 5 rakibini de yenerek Olimpiyat Şampiyonu oldu.

1949yılında Türk Milli Takımı ile bir Avrupa Turnesi'ne çıktı. İtalya, İsviçre, İsveç ve Finlandiya'yı kapsayan bu turnede 79 kiloda toplam 7 güreş yaptı ve hepsini kazandı. Aynı yıl Avrupa Güreş Şampiyonası İstanbul'da düzenlendi. Yaşar Doğu, 79 kiloda güreşti ve ilk üç rakibini tuşla,finalde ise İsveçli ünlü güreşçi Groemberg'i sayı ile yenerek şampiyon oldu.

1950yılında bu defa Asya'da bir turneye çıktı. Bağdat, Basra ve Lahor'da yaptığı tüm güreşlerde rakiplerini tuşla yendi ve ününü Doğu'da da yaygınlaştırdı.

Yaşar Doğu, güreş hayatı boyunca bir kez Dünya Şampiyonası'na katılma şansını yakaladı. 1951yılında 87 kiloda mindere çıkan Yaşar Doğu kısa boylu olduğu için bu kiloda güreşmesinin güç olmasına rağmen Finlandiyalı, İranlı, Alman ve İsveçli rakiplerini yenerek, ömrünün ilk ve son Dünya Şampiyonluğu'nu kazandı.

Londra Olimpiyatları'ndan sonra kendisine ev armağan edildiği için Olimpiyat Komitesi'nce profesyonel ilan edilince, 1952 Helsinki Olimpiyatları'na katılamadı.

Güreşi bıraktıktan sonra Milli Takım'da antrenör oldu. 15 Aralık1955günü Milli Takım'la beraber İsveç'te bulunduğu sırada ağır bir kalp krizi geçirdi. Doktorların kesin dinlenme önerisine rağmen yurda döndükten sonra genç güreşciler yetiştirmeye devam etti.

8 Ocak1961'de Ankara'da geçirdiği ikinci kalp krizi ile vefat etti.

Türk güreşinin efsane isimlerinden biri olan Yaşar Doğu, ay yıldızlı mayo ile yaptığı 47 güreşin yalnızca birinde yenilmiş, gelip geldiği 46 karşılaşmanının 33'ünü tuşla kazanmıştır. Kazandığı 46 karşılaşmanın normal süre toplamı 690 dakika olduğu halde, kısa sürede yaptığı tuşlar nedeniyle bu güreşler toplam 372 dakika 26 saniye sürmüştür.

Etiketler : Yaşar Doğu
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.