"Dünyayı tuş eden şampiyon" lakabıyla tanınan 1964 Tokyo Olimpiyatları altın madalya sahibi İsmail Ogan vefat etti.Yaşar Doğu'nun talebesi İsmail Ogan vefat etti
Yaşar Doğu'nun talebesi İsmail Ogan vefat etti
"Dünyayı tuş eden şampiyon" lakabıyla tanınan 1964 Tokyo Olimpiyatları altın madalya sahibi İsmail Ogan vefat etti.
5 Mart 1933 tarihinde Antalya ilinin Aksu İlçesine bağlı Macun köyünde dünyaya gelen İsmail Ogan güreş hayatında birçok başarıya imza attı. 1960 yılında Roma Olimpiyatlarında Serbest stil 73 Kg'da 2'incisi, 1964 yılı Serbest stil 78 Kg'da Balkan Şampiyonu ve 1964 yılı Tokyo Olimpiyatları'nda Serbest stil 78 Kg'da olimpiyat şampiyonu olmuştu.
Türk Güreşine Yaşar Doğu tarafından kazandırılmıştı.
Merhum İsmail Ogan'a Allah'tan rahmet yakınlarına ve Türk güreş ailesine sabırlar diliyoruz.
Not: İsmail Oğan nam-ı diğer (Çürük Pehlivan) ın cenazesi 28.04.2022 perşembe günü ikindi namazından sonra Serik/Eminceler mahallesi mezarlığına defnedilecektir..
İSMAİL OGAN KİMDİR?
İsmail Oğan (1933 Aksu-Antalya)
Olimpiyat Şampiyonu Talebesi
Beni Antalya’da keşfedip Ankaraya götüren Yaşar Doğu’dur
Ben çocukluğumdan beri güreş yaparım. Ustam yoktur. Oyunları güreş seyrederek öğrendim. Antalya yöresinde köy güreşlerine katılıyor, rakiplerimi yenerek köyüme dönüyordum. 1955 yılıydı. Elmalı güreşlerinde rakiplerimi yenmiştim. O zaman güreş milli takımını Elmalı’ya getiren Yaşar Doğu’da orada bulunuyor. Yaşar Doğu beni seyretmiş ve güreşimi beğenmiş. Babama, ver onu bana şampiyon yapayım demiş. İş güç zamanı. Babam o giderse burada hayvanları kim otlatacak diyerek vermek istememiş. Ancak Yaşar Doğu bu. Bir şeye inanmışsa, inandığı şeyi de aklına koymuşsa yapar. Durumu Antalya valisine bildirmiş. İsmail bize lazım, geleceğin şampiyonunun buralarda kalmasına gönlüm razı olmaz demiş. Vali devreye girince babam da durumun ciddiyetini anlamış ve ne yapalım varsın gitsin demiş. Ben işte böyle geldim Ankara’ya.
Yaşar Doğu benimle yakından ilgilendi. Kalacak yerimizi temin etti. Ekmeğimizi aşımızı hep o karşılardı. Maltepe’de bulunan güreş kulübüne başladım. Celal Atik’te hocalığımızı yaptı. Ondan da faydalandım. Yaşar Doğu’nun karşısındakine son derece güven veren bir yapısı vardı. Size şöyle bir baktı mı bütün umutsuzluklarınız kaybolur giderdi. Yeniden moral bulurduk. Sen bu işi yaparsın dese sanki gücümüz ikiye katlanırdı. Daha çok çalışırdık. Kendimize güvenimiz artardı. Zaten bir güreşçiye de bunlar lazımdı. O varken güreşçilerinin çaresizliğe düştüğünü hatırlamıyorum. Yalnız bizimle değil ailelerimizle de irtibat kurardı. Onlara mektup yazar evlatlarını merak etmeyin size şampiyonluk hediyesi ile göndereceğim derdi. Bunu neden yaptığını daha sonraki yıllarda anladık. Bizim gözümüzün arkada kalmasını istemiyordu. Yani yalnızca güreşi düşünmemiz için bu fedakarlıklara katlanıyordu. İnsanın en yakını bile onun sprovusuna gösterdiği yakınlığı gösteremez, verdiği değeri veremez. Hayatta bizi en fazla üzen şeylerden birisi onun vefatı oldu.
Vefatıyla Anasından ayrılmış kuzuya dönmüştük
Vefat ettiğinde arkadaşlarımızın ne kadar çok gözyaşı döktüğünü gözlerimle gördüm. Sanki anne babalarından ayrılmışlardı. Vefatıyla Anasından ayrılmış kuzuya dönmüştük.
Bize yalnız güreşi ve güreş oyunlarını öğretmekle kalmadı. Biz insanlığı da ondan öğrendik. Saygıyı sevgiyi hep ondan öğrendik. Onun bir şey konuşmasına lüzum yoktu. Şunları yap şunları yapma demesine gerek yoktu. Onun yaşantısı ve tavırları yetiyordu.
Her birimiz Anadolunun çeşitli yerlerinden Ankara’ya gelmiştik. O güne kadar askerlik görevimizi saymazsanız doğduğumuz köyden başka yer görmemiş çocuklardık. Bize gurbet nedir tattırmadı. Kısacası yalnız güreşi düşündük. Şampiyon olmayı kafamıza koyduk. Ve olduk ta… Şampiyonluklarımızı kuşkusuz Yaşar Doğu’ya borçluyuz.
Bir insan kolay kolay Yaşar Doğu olmuyor. Onun bulunduğu yerde kimse bizim hakkımızı yemeye cesaret gösteremezdi. Anında müdahale eder, duruma el koyardı. Öyle kolay kolay Yaşar Doğu’ya karşı konulmazdı.
Keşke o günleri Yaşar Hocam’da görseydi
1960 Roma Olimpiyatlarında finalde karşılaştığım Amerikalı rakibimi önemsemediğim için bir puan farkla ikinci olmuştum. Bu bana büyük ders oldu. Hâlbuki Yaşar Hocamız her zaman rakibinizi küçümsemeyin diyerek tavsiyelerde bulunurdu. 1964 Tokyo Olimpiyatlarında oradaki durumu telafi ettim. Rakiplerimi ciddiye aldım. Nasılsa yenerim demedim. Ülkeme şampiyon alarak döndüm.
Tek bir üzüntüm vardı o da neydi biliyor musunuz? Keşke Yaşar Doğu hocam da bu günleri görebilseydi. Anlayacağınız bu olay üzüntü ile sevinci bir arada yaşadığım bir hatıra olarak kaldı bende.
Eğer okuyabilseydim Profesör olurdum
Bizim dönemimizde köylerimizde işler insan gücüyle yapılıyordu. Ben okumak istediğim halde babam karşı çıkıyordu. Okumayı çok istiyordum. Eğer okuyabilseydim Profesör olurdum. Şimdi ise şampiyon oldum. Ancak bu hayalimi çocuklarımda gerçekleştirdim. Hepsini üniversitelerde okuttum.
*İsmail Oğan: (Hayatı)
1933 Yılında Antalya’nın Aksu Beldesinin Macun Köyünde dünyaya geldi. Baba adı Halil, anne adı Fatma’dır. Evli ve beş çocuk babasıdır. İlkokula dokuz yaşında başladı ve ilkokul çağlarında defter yaprağı ve kalem için güreş yaparak güreş hayatına başladı. Yıl 1942 savaş zamanı olduğu için maddi imkansızlıklardan dolayı defter ve kalem sahibi olması çok zor olan İsmail Oğan arkadaşlarının teşviki ile üst sınıflarla güreş tutardı. Güreşte kazandığı defter yapraklarını annesi dikerek birleştirir, küçük kalemleri kargıyla uzatırdı. İlköğretimini on beş yaşında bitirdi. Honamlı Yörüklerinden olan ailesi hayvancılık ile uğraştığı için babasının davarlarını güderek hayatına devam etti. On yedi yaşında davar çobanlığı yaparken o zamanlar yapılan köy düğünlerinde tertiplenen yağlı güreşlere katılmaya başladı. Babası tarafından davarları bırakıp güreşe kaçtığı için defalarca dayak yiyen İsmail Oğan; bir gün bir köy düğününde deste boyunda bir miktar para kazanıp bu parayı da babasına verince gerçek güreş hayatı başlamış oldu.
1955 yılı tarihi Elmalı yağlı güreşleri Ogan’ın hayatının dönüm noktası oldu
Elmalı güreşinde Kırkpınar’da güreş tutan rakiplerle karşılama fırsatı bulan Ogan Kırkpınar pehlivanlarından Kör Sezai’yi yendi. Finalde İrfan Atan ile berabere kalarak Baş pehlivanlığı paylaştı.
O zaman güreş milli takımını Elmalı’ya getiren Yaşar Doğu tarafından güreşleri izlenen Ogan ünlü güreşçi tarafından beğenildi. Yaşar Doğu tarafından Minder güreşi ile Yağlı güreş arasındaki farkı göstermek amacıyla; Minder güreşçileriyle Yağlı güreşçiler arasında gösteri amaçlı bir güreş tertip edildi. Yaşar Doğu, İsmail Oğan’ın o yıl dünya şampiyonu olan İsmet Atlı ile güreşmesini isteyerek denedi. İsmet Atlı ile sıkı bir güreşe tutuşan Ogan herkesi hayrete düşürdü. Başa baş geçen güreş sonrası Yaşar Doğu tarafından beğenilen İsmail Ogan’ın Minder güreşi hayatı başlamış oldu.
Ankara’ya dönen Yaşar Doğu; Antalya valisi ile temasa geçerek İsmail Ogan’ın Ankara’ya gönderilmesini istedi. Vali, Ogan’ı bularak Ankara’ya gönderdi. Yaşar Doğu; Ogan’ı Ankara Güreş Kulübüne getirdi ve lisanslı güreşçi olarak kaydını yaptırdı. Bu kulüp güreşçisi olarak katıldığı Türkiye Şampiyonasında ilk yılında birinci oldu.
Şampiyonlukları:
1957 – İstanbul da Serbest stil 73 Kg’da Dünya 2.si.
1959 – Tahran, İran da Serbest stil 79 Kg’da Dünya 3.sü.
1960 – Roma Olimpiyatlarında Serbest stil 73 Kg’da 2.si.
1961 – Yokohama, Japonya da 79 Kg’da Dünya 4.sü.
1965 – Sofya, Bulgaristan’da Serbest stil 78 Kg’da Dünya 3.sü.
1964 – Köstence de Serbest stil 78 Kg’da Balkan 1.si.
1964 – Tokyo Olimpiyatları’nda Serbest stil 78 Kg’da 1.si.