Yaşadığımız kent bizim değil
İstanbul gibi, İzmit, Ankara gibi Türkiye çapında, Samsun gibi bölgesel çapta göç alan büyük şehirlerde yaşayanların büyük ekseriyeti vatan olarak hâlâ doydukları değil doğdukları yeri belliyorlar. kentlerin bu "gurbetçi" sakinlerinin hâlâ en büyük dayanakları bulundukları şehirde yaşayan kendi köylüsü ya da hemşehrisi. Dara düştüğünde imdadına yetişecek olarak gördüğü en önemli kurum köy dernekleri
Neden mi?
Çünkü insanlar geldikleri bu yerlerde terk ettikleri vatanlarından daha iyi bir hayat tarzı yakalayamadılar. Belki sadece karınlarını doyurabildiler, belki de doyuramadılar da ar belası geri de dönemediler. Emeği ile geçinebilecek bir ortam bulanlar ise, kentsel hizmetlerin ve altyapının kötü, ulaşımın elverişsiz, sağlık ve eğitim olanaklarının yetersiz olduğu alanlarda yaşamaya mahkum kaldı.
Çalışan kadınlar, karanlık sokakların yarattığı tehditlerle boğuşmak zorunda kaldı bu şehirlerde. Kendilerine iş verilemeyen kadınlar ise "ev hanımlığı" adı altında icat edilen saçma sapan bir meslek sınıfına dahil edilerek evlerin içine itildi, ev işlerinden ve çocuk bakımından arta kalan zamanda, sabah çığırtkanlarına, Semra kaynanalara, kuşum aydınlara mahkum bırakıldı.
Gençler kendilerini özgürce geliştirebilecekleri kültürel, ekonomik ve sosyal imkanlara sahip olamazken, çocuklar, oynayabilecekleri oyun alanlarının ve imkanlarının yaratılmamasından ötürü hayatî tehlikelerle karşı karşıya kaldılar.
Bedensel engelliler ve yaşlılar mekanların dikkatsiz ve özensiz düzenlenmesinden dolayı gündelik yaşamın kenarına itildi, hareket imkanı bulamadılar
Kentlerde yaşayanlar, çevrenin kirletilmesinden, havanın solunamaz hale getirilmesinden, yeşil mekan ve alanların rant nedeniyle yok edilmesinden, gürültüden, pislikten sağlıklarını yitirdiler.
Bu kentlerde çoğunluk olanlar, kenti oluşturanlar, her an kentin sorunları ile yüzyüze kalanlar, kentin bugünü ve geleceği hakkında söz ve karar hakkına, yönetim imkanlarına ve mekanizmalarına sahip olamadılar. Kent sakinlerinin değil, devletin merkez idaresinin, sermayenin, çeşitli kesimlerin sözü ve iradesi esas belirleyici oldu.
Selam ve sevgilerimle,