Vehbi Koç’tan hayat dersleri

Haber Girişi : 23 Ekim 2022 15:58
Vehbi Koç’tan hayat dersleri
İnsan için yalnızca gideceği yolu hedeflemek yetmez. Azim kararlılık ve inanmakta gerekli. İş adamı Vehbi Koç başladığı yolculuğu anlatırken eşsiz tavsiyelerde de bulunuyor. Hikayesi olmayan insanın başarısı eksik kalıyor. İşte Vehbi Koç’un tırmanış hika

İnsan için yalnızca gideceği yolu hedeflemek yetmez. Azim kararlılık ve inanmakta gerekli.  İş adamı Vehbi Koç başladığı yolculuğu anlatırken eşsiz tavsiyelerde de bulunuyor. Hikayesi olmayan insanın başarısı eksik kalıyor. İşte Vehbi Koç’un tırmanış hikayesi.

 

1- İMRENDİM, OKULU BIRAKTIM

 

Yol kenarındaki bağımızın içinde büyük bir dut ağacı vardı. Mahalle çocuklarıyla hep orada oynardık. Yoldan geçen, şehirden bağa gelen Hıristiyanların hayvanlarının çok bakımlı olması, çeşitli güzel arabalarla yazlıklarına gitmeleri beni imrendirirdi, bunlar gibi olmak isterdim. Bunun çaresini de çabucak hayata atılıp iş yapmakta gördüm. Babam bana sünnetimde hediye ettiği eşeği 80 kuruşa almış. Eşek bakımsız olduğu için Hıristiyan çocukları yolda kendi eşekleriyle beni geçerlerdi. (…) Okumamayı kararlaştırmıştım. İmzayı attık, dilekçeyi okula verdim ve tasdiknamemi aldım. Tam 15 yaşındaydım.

 

DERS: İYİ EĞİTİM GÖRÜN

İyi bir okul eğitimi görmeyişimin ve dil bilmeyişimin eksikliğini daima duymuşumdur. Hayat mektebinde çok şey öğrenmiş olmama rağmen, bu eksiklikleri, sanki çok gençmişim ve başarılı olmama mani görüyormuşum gibi içimden atamamışımdır.

 

2-KOSTİ’DEN ÇOK ŞEY ÖĞRENDİM

 

Vehbi Koç, ticaret hayatına atıldı. İşler iyi gidiyordu. İki yıl sonra bakkallık ona az gelmeye başladı. Kösele işine girmeye karar verdi, ama işi bilmiyordu. Yanına işten anlayan bir arkadaş lazımdı. Bu işi en iyi bilenlerden Ebeoğullarının yanındaki Kosti adlı satıcıyı büyük para teklif ederek almayı başardı. Kosti, Vehbi Koç’a bu meslekte çok şey öğretti.

 

DERS: İŞİ İYİ BİLENLERLE ÇALIŞIN

 

İlk günlerdeki bir inancımdan hiç şaşmadım: Yeni bir işe girmeden önce konuyu iyice incelemek ve o işten anlayan bir veya birkaç kişiyi yanına alarak birlikte çalışmak, işte başarılı olmanın en başta gelen şartlarındandır.

 

 

3-BENİ TERSLEDİ, ÇOK ÜZÜLDÜM

Dükkân için 50 kiloluk bir fıçı karpit alacaktım. Galata’da o devrin çok tanınmış bir firması olan Gesaryan mağazasına girdim (…) Bay Agop’tan kiloda 10 para indirim istedim. Mağazada camekân içinde oturan çorbacıya, yani patrona gitmemi söyledi. İçeri girdim. Çorbacı sert bir tavırla, “Git Agop’la konuş, olmaz!” dedi ve beni tersledi. Son derece üzüldüm. (sonra) Galata’daki o dükkânda camekân arkasından tersleyen ve indirim yapmayan büyük çorbacı, Sirkeci’de odama kadar geldi ve bana ‘Koç Bey’ diye bol bol iltifat ediyordu. Allah’ın büyüklüğü bana bu ânı göstermişti.

 

DERS: NEZAKET VE TATLI SÖZDEN AYRILMAYIN

 

İnsan ne olursa olsun, kendinden küçüğüne ve büyüğüne, karşısındakinin mevkiine, işine, sanatına bakmadan, ayırım gözetmeden güler yüz göstermeli, tatlı sözden ayrılmamalıdır. Herkese aynı nezaketle davranan insan daima yükselir ve başarıya ulaşır.

 

4-GELİNİN YÜZÜNÜ AÇMAYI UNUTMUŞUM

 

Yaşım 25’e yaklaştığı için annem ve babam beni evlendirmeye karar vermişler. Annemin kız kardeşinin kızını almaya karar vermişler, hiç karşı gelmedim. O zaman şimdiki gibi nişanlılar bir araya gelsin, yesinler, içsinler, her istedikleri yere gitsinler, bu yoktu. Bir genç nişanlısını ancak nikâhtan ve düğünden sonra görebilirdi. 1926 yılının ilk haftasında düğünümüzü yapmaya karar verdik. O kadar yorulmuşum ki, gelinin yüzünü açmayı unutmuşum. Evlendiğim, teyzemin kızı Sadberk Hanım’ın yüzünü yakından ilk defa böyle gördüm. 47 yıllık evlilik hayatımın ve aile düzenimin, iş hayatımdaki başarımda çok büyük yeri vardır.

 

DERS: ANNE-BABA FEDAKÂRLIK GÖSTERMELİ

 

İş hayatının bitmek tükenmek bilmeyen çeşitli sıkıntıları vardır. Sabah erkenden işe başlayan ve akşam asık bir yüzle eve gelen erkeği hanımının karşılaması, “Rahatsız mısın, yorgun musun” diye gönlünü alması, eğlence ve zevklerinden mahrum kalarak erkeğinin gidişine uymasının büyük önemi vardır. Çocuklar anne babayı daima bir fotoğraf makinesi hassaslığıyla örnek alırlar. Bu bakımdan anne babanın çocukları yetişinceye kadar büyük fedakârlıklar göstermesi gerekir.

 

5- EMİN BEY’İN GÖZYAŞLARI

 

Benim üzerimde iz bırakan müteahhitlerden biri Eskişehir Milletvekili Emin Sazak’tı. Bir gün İş Bankası’nın karşısındaki yazıhaneme geldi, oturdu, bana şunları söyledi: “Ben müteahhitlikten çok büyük paralar kazandım. Hangi işe girmişsek kâr ettik. Etrafımdaki mühendisler, ‘Emin Bey sen peygamber gibi adamsın’ dediler, bana gurur geldi. Kendimi peygamber değilse bile en akıllı adam sandım. Bir orman işine girdik, büyük paralar kaybettik, hiçbir şey olmadığımı anladım. Anlaşma gereğince paraları bir hafta içinde götürmezsem iflas ettirecekler. Ankara’da Işıklar Caddesi’ndeki apartmanı, yakınındaki küçük binayı ve Yenişehir’deki arsamı alacaksın, 196 bin lira açığım var, bu parayı bana vereceksin…” Emlak almaya niyetim yoktu, “Müsaade buyur, bir göreyim” dedim. “Görmeyeceksin” dedi ve o dev gibi Emin Bey’in gözünden yaşlar boşandı. Dayanamadım, “Aldım” dedim. Emlak fiyatları arttı, ben zarar etmedim. Emin Bey servetinin çoğunu kaybetti.

 

DERS: SERVETİ TEHLİKEYE DÜŞÜRME

 

İnsan kazandıkça, “Her şeyi ben bilirim” sanıp elindeki serveti tehlikeye düşürmemeli. Her işe girerken çok iyi düşünüp taşınmalı, yoksa bu gibi şeyler her insanın başına gelebilir.

 

 

6- DAKİKADA 110 ADIM

 

Vehbi Koç’u tanıyanlar yürüyüş merakını bilirdi. İş görüşmeleri için zamanı yetmediğinde, görüşeceği kimseyle yürüyüş sırasında konuştuğu çok olmuştur. Sert ve hızlı yürür, dakikada 110 adım atardı.

DERS: SPOR YAPIN!

 

İşadamının çalışmasında dengeli olması, çalışmayla birlikte sporunu, eğlenmeyi, dinlenmeyi bırakmaması gerektiğini 1935 yılında öğrenmiş oldum. Bunu öğrenmeden önce en genç yaşlarımı zevksiz ve neşesiz geçirmiştim. Doktora gitmek şart, ama doktorun dediğine inanmalı, sinirleri bozmadan çalışmak için dengeli bir hayat yaşamaya dikkat etmeli.

 

7-HAYIR İŞLERİ

 

İşe başlayıp, biraz para kazandıktan sonra mahallemde, çarşımda, halk arasında muhtaç olanlara yardım etmekten büyük zevk almaya başladım. İsraftan her zaman kaçındım. Boş yere yanan elektrik, akan su, gereksiz kullanılan bir araba için daima mücadele ettim fakat hayır işlerine giden ve yerine giden parayı harcamaktan zevk duydum.

 

DERS: YARDIM YAPANLARA ALLAH BİRKAÇ MİSLİNİ VERİR!

 

Toplum içinde bulunanlara yardım yapanlara Allah daima yardım eder, birkaç mislini verir. Gerçekten de hayatımda ben bu zevkleri tattım, Allah da bana istediğimden çok fazlasını verdi. Vakıfları, hayatta başarılı olmuş insanların, içinde yaşadıkları topluma karşı en hayırlı ve tesirli bir borç ödeme müessesesi olarak gördüğümü söylemeliyim…

 

8- MİSAFİRLER ERKENDEN KALKAR

 

Sabahları kalkınca iki bardak su içerim. Bağırsaklarıma iyi geldiğine inanmışımdır. Günün meyvesi neyse ondan bir tane yer, gazetelere göz gezdirir, çalışmaya başlarım. Saat 10.30’da çay, beyaz peynir ve krikkrakla hafif bir kahvaltı yaparım. Akşam yemeğinden önce bir kadeh viski içerim. Günde beş sigaram vardır. Otuz ramazanda hiç içmem. Evimde verdiğim davetlerde, misafirlerim benim yaşayış programımı bildikleri için erkenden kalkarlar…

 

DERS: HAYATINI İYİ KULLAN!

 

Çalışan insan en büyük sermayesi olan vücudunu ve kafasını dinlendirmesini, sağlıklı tutmasını bilmelidir. Aşırılıklardan kaçınmak insanı tasarrufa, elindekini iyi kullanmaya alıştırır. İnsanoğlu her şeyden önce kendi hayatını iyi kullanmayı öğrenmelidir.

 

9- MÜESSESE YIKILMASIN!

 

17 yaşından başlayarak 46 sene geceli gündüzlü çalışıp, koca bir holding haline getirdiği Koç’u çocuklarının da aralarında olduğu hissedarlara bıraktı. Bunu yaparken, şöyle dedi: “Eğer bizlerin, benim ilelebet huzur içinde kalmamı istiyorsanız bu müesseseyi devam ettirirsiniz. Ufak tefek kaprisler uğruna müessese yıkılmasın…”

 

DERS: ÇOCUKLARINA GÜVEN

 

İnsanın eserlerini sürdürmek konusunda çocuklarının düşüncelerine bir takdir payı ayırması gerekiyor. Onlara güvenmemek için esaslı bir sebep yoktur. Dünyada babalarından kalan varlığı heba edenler çoktur. Fakat o varlığa yenilerini katanlar da onlardan az değildir.

 

10 -'HALK PARTİSİ’NDEN İSTİFA ET’ BASKISI

 

Delikanlılığa geçtiği yıllarda babası onu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne yazdırdı. “Bizim nesilden olanlar Kuvayı Milliye ruhunu iyi tanır” diyor. “Dayanışma, birlik, beraberlik içinde gücümüzü toplayarak sıkıntılardan, dertlerden kurtulmak düşüncesi Kurtuluş Savaşı günlerinde bizi o kadar sarmış ki, savaş bitti, Halk Partisi kuruldu, hepimiz girdik. Siyasal hayata atılmak, siyasetçi olmak aklımın ucundan bile geçmiyordu, sadece Atatürk’ün izinde olduğumuzu göstermek istiyorduk.” Ancak 1950 seçimlerini Demokrat Parti alır. Vehbi Bey’e, Halk Partisi’nden istifa ederek Demokrat Parti’ye geçmesi için baskı yapılır. Bu duygu onu yaralasa da tüm direnmelerinin sonunda Halk Parti’den ayrılır ama Demokrat Parti’ye de geçmez. O tarihe kadar başarıyla sürdürdüğü iş hayatını tehdit ve tehlike altında görmeye başlar.

 

DERS: HİZMET İÇİN İLLA POLİTİKACI OLMAK GEREKMEZ

 

Bir işadamı siyasal ilişkilerinden dolayı günün birinde önemli sıkıntılara uğrayabilir! Bu memleket sadece iktidarın veya muhalefetin değil, hepimizindir, bütün vatandaşlar aynı geminin içindeyiz. Bir işadamının da politikacılar kadar sorumluluğu olduğuna inanan Koç için bu yüzden ekonomik hayat içindeki rolünü bırakıp siyasal hayata geçmenin bir cazibesi yoktu…

Etiketler : Vehbi Koç
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.