Gün geçmiyor ki bir cinayet haberiyle uyanmayalım.
Vatandaş haberlere bakmaya çekiniyor.
Üçüncü sayfa haberleri uyuşturucu üzerinden gidiyor.
Bugün İstanbulda yine bir uyuşturucu bağımlısı aile fertlerinden dört kişiyi öldürdü.
Nerede katliam derecesinde cinayet haberi varsa altından uyuşturucu bağımlısı biri çıkıyor.
Bunlar o ana kadar toplum içinde yani çarşıda pazarda ellini kolunu sallayarak geziyorlar.
Her an adı ne olursa olsun sonu cinayetle bitebilecek bir olay işlemeye müsait kişilerdan söz ediyorum.
Bunların her biri canlı bomba.
Her biri yürüyen tehlike.
Ne zaman nerede ne yapacakları belli değil.
Vatandaş bunlar yüzünden sokağa çıkmaktan korkuyor.
Örnek vermeye mecburum.
Sokak köpekleri nasıl toplanıp barınaklara götürüldüyse bunlar da toplanıp barnınak tipi yerlere götürülmelidir.
Yani toplumdan uzaklaştırılmalıdır.
Sakın sakın toplum içerisinde kalıp kendilerini toparlasınlar topluma uyum sağlasınlar demeyin.
Bugüne kadar bunun emsali çıkmadı.
Uyuşturucu bağımlılığı kolay kolay üstesinden gelinebilecek bir hastalık değil.
Bir kere işi düşünün.
Bağımlı kişi dünyada en çok sevdiği ve uğruna canını verdiği kişilerin canını alabiliyorsa...
Evladının, annesinin, eşinin... katili olabiliyorsa...
Sözün bittiği yerdeyiz demektir.
Her katliamın ardından ne yaptığını bilmeyen bir insan ortaya çıkıyor.
Yani o an ki iradesizliğin neticesi oluyor.
..................
Taşları toplamakla iş bitmiyor.
Uyuşturucuyla mücadele de bir sorun görmüyorum.
Emniyet güçlerimiz gerekeni fazlasıyla yapıyor.
Fakat işin bağımlılık yanı başka.
Uyuşturucu bağımlısıyla birlikte yaşamak zorunda kalanlar evlerinde geceleri kapılarını kilitleyip yatmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar.
Bunu söyleyen anne-baba eşler...
Durum bu kadar vahim.
Hem sonra bunların her birinin birkaç suç dosyası var.
Zira "Alkol bütün kötülüklerin anasıdır" HŞ
Uyuşturucunun ilk basamağı alkol almakla başlıyor.
Velhasıl bu canlı tehlikelere bir çözüm bulmak gerek.
Kanun çıkarmaksa kanun, artık her neyse...
Hamasi duygulardan uzak mantıklı yaklaşımla hareket ederek bu iş çözüme kavuşabilir.
Toplum olarak el ele verildiği takdirde bu işin de üstesinden gelineceğinden endişem yoktur.