UNUTULAN GELENEKLERİYLE RAMAZAN
Besmeleyle çıktım yola
Selam verdim sağa sola
A benim devletlü efendim
Ramazan'ın mübarek ola
Böyle söylermiş eskiden ramazan davulcuları sokak sokak gezerken. Artık kulaklarımız bu seslere pek aşina değil. Hala davulcular var, yaşatılmaya çalışılan bir gelenek. Ama manisi yok, eski havasından çok uzaklarda.
Güllaç tatlısı, ramazan pidesi, minareler arasındaki mahyalar, diş kirası, ramazan eğlenceleri? Eskilerde ramazan ayı daha bir şenlikli, daha bir içten yaşanırmış.
Ne çok duyuyoruz değil mi "Nerede o eski ramazanlar" sözünü.
Gelin şimdi eski ramazanlara gidelim. Unutulan veya unutulmaya yüz tutan, bizi anlatan, bizim ecdadımızın hayata geçirdiği geleneksel ramazan adetlerini hatırlayalım.
DİŞİNİZİ ESKİTTİK, BU DA KİRASIDIR EFENDİM!
Osmanlı devrinde varlıklı kişiler konaklarında halk için sofralar hazırlardı. Oldukça zengin olan bu iftar sofralarında halk ağırlanırdı. Misafirlerini iftar sonrasında ağırlayan ev sahibi; "sizi iftara davet ettik, icabet ettiniz,yemeğimizden yediniz, bu sırada dişiniz eskidi" diyerek keseler içinde altın,gümüş akçe vs. takdim ederlerdi. Ne kadar ince bir düşünce?
ZİMEM DEFTERİ
Ramazan geldiğinde yine varlıklı kimseler esnafa uğrar "zimem" adı verilen veresiye defterini ister, sonra defterden tesadüfen bir sayfa seçerlerdi. Bu sayfada ismi bulunan kişinin tüm borcu ödenirdi. Ne borçlu kimin ödediğini bilir, ne de borcu ödeyen kimin borcunu ödediğinden haberdar olurdu. Bir ince düşünce ve uygulama daha. Ne mağduriyet yaşanıyor ne gurur kapımızı çalıyor.
PADİŞAHLARA DİZ ÇÖKTÜREN HUZUR DERSLERİ
Huzur dersleri bir eğitim faaliyetiydi. Bir ilim adamının Kur'an'dan ayetleri tefsir etmesi ve dersi dinleyenlerin saygı ile diz çöküp dersi dinlemesi şeklinde uygulanırdı. Bu dersi alanların arasındakilerden biri de devrin padişahı olurdu. Ders padişahın huzurunda yapıldığı için bu derslere huzur dersleri adı verilmiş ve konu ilim olunca Padişahlara diz çöktüren huzur dersleri geleneği ortaya çıkmıştı.
TEKNE ORUCU
Çocukları oruca teşvik etmek için yapılan bu uygulamada çocuklar sahurdan öğlene kadar oruç tutarlardı. Sonrasında çocukların oruçları büyükler tarafından satın alınırdı. Hem oruca teşvik, hem çocuğu mutlu etme üzerine ne güzel bir gelenek. Hala Anadolu'da dedeler torunlarının, anneler babalar çocuklarının oruçlarını satın alıyorlar ve bu güzel gelenek yaşamaya devam ediyor.
Bu gelenekleri uzatmak mümkün. İftar saatinden sahura kadar devam eden Karagöz - Hacivat,meddah, orta oyunu gibi seyirlik eğlenceler, sultan 1. Ahmet devrinden bu yana minarelerimizi aydınlatan mahyalar, ramazan şerbetleri, çeşitli tatlılar,maniler, ramazan davulcuları?
On bir ayın sultanı ramazan her zaman farklı güzellikleriyle yaşamımızda bir fark yaratıyor. Bu kutlu ayın ruhuna uyan, gönül dünyamızı yansıtan, bizlere miras kalan bu gelenekleri yaşamak ve yaşatmak dileğiyle?