TİTREYİP KENDİNE GELMESİ GEREKEN İKİ KURUM

KÖŞE YAZILARI Haber Girişi : 19 Ekim 2019 11:51
TİTREYİP KENDİNE GELMESİ GEREKEN İKİ KURUM
Türkiye’de titreyip kendine dönmesi gereken iki kurum vardır. Birisi Diyanet, ikincisi Milli Eğitim Camiasıdır. Aslında her ikisi de eğitim camiasının önemli parçalarıdır.

TİTREYİP KENDİNE GELMESİ GEREKEN İKİ KURUM


AHMET SEVEN

Samsun Yazarlar Derneği Başkanı 


Türkiye’de titreyip kendine dönmesi gereken iki kurum vardır.


Birisi Diyanet, ikincisi Milli Eğitim Camiasıdır.


Aslında her ikisi de eğitim camiasının önemli parçalarıdır.


Milli Eğitim camiası deyince Üniversiteler bunun dışında kalmış olmuyor.


Hele üniversite hocaları ayrı bir alem.


Onlar için kitap yazsanız kütüphane tutar.


Orası eğitimin üst çatısıdır.


Bir memlekette bu kurumlar tefessüh (bozulur, aslını kaybederse) ederse diğerleri tamamen gevşer.


Bir toplumun hakikatten uzaklaştığını görürseniz onların eğitimi ile ilgili kurumları masaya yatırıp sorgulamanız gerekir.


Diyanet ve Eğitim camiası sıradan bir memuriyet alanı değildir.


Bunların kimliklerini yitirmesi başta emperyalizmin işine yarar.


Zaten onların da maksadı bu iki kurumun aslından uzaklaşmasıdır.


Şimdi bu kurumları ve müntesiplerini eleştirmeye kalkıştığınızda cevapları hazırdır.


Diyanet mensupları bizi eleştirenler din düşmanları diyerek mazeret beyan ediyor.


Kendilerine böyle bir savunma mekanizması kuruyorlar.


Eğitim camiası da aileye çevreye ve teknolojinin yanlış kullanılmasına yükleniyorlar.


“Sen doğru isen cümleler doğrudur. Sen eğri isen cümleler eğridir. Ne ararsan kendinde ara” sözündeki hakikatten kaçıyorlar.


Bu iki kurumun müntesipleri asli görevlerinin farkında değiller.


Sıradanlaştıklarını anlamayacak kadar gaflet ve dalalet içerisinde yüzüyorlar.


Bu başıbozukluktan asıl şikâyet başta bu camiada yer alan samimi gayretkeş mensuplarından geliyor.


Bu camianın mensupları heva ve heveslerine kurban oldu.


Kendilerini yetiştiremediler.


Çağın ve gerçeklerin gerisinde kaldılar.


Ellerindeki imkânları imkânsızlığa çevirdiler.


Kendilerini yenileyemediler.


Diyanet ve Milli Eğitim yetkilileri koltuk sevdası ile sarhoş oldular.


Eğitimi ile sorumlu oldukları toplumun gerisinde kaldılar.


Şimdi kendi hanelerinde bile binbir teseyyüple (ihmalkarlık) karşı karşıyalar.


Samimiyet ve güven sorunu ile boğuşuyorlar.


Başkalarına tavsiye ettiklerini kendileri yapmadılar.


Sonuç kaçınılmaz oldu.


Bu iki kurum vakit kaybetmeksizin titreyip kendine dönmeli, yani aslına rücu etmelidir.


Yoksa bu hal dostu üzüp düşmanı sevindirmeye devam edecektir.


Bu yazıyı okuyunca saldırmak yerine biz nerede yanlış yaptık diyerek iç muhasebeye yönelmelidirler.


Ateş olmayan yerde duman tütmez.


Bu sahada iyiye gidilmiyor.


Bunu kendileri de biliyor.


Ona buna laf yetiştirmekle hedefe varılmıyor.


Asıl mücadele cehaletle olması gerekirken, cehaletin içerisinde yuvarlananlar nasıl ayağa kalkabilirler?


Unutmayın ki; Sizden şikayetçi olan güvenini yitiren ve sizinde kendilerinden şikayetçi olduğunuz bu toplum sizin eserinizdir.


Bu toplum muhteşem camiler ve devasa okullar yapmakla düzelmez. Ancak buralara liyakat sahibi görevliler yetiştirilerek düzelir.


Vesselam.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.