TATLI DİL
Son günlerde birçok haber bültenlerinde bir sürü kavga görüntüleri adeta dizi gibi oldu.
Gün geçmiyor ki bitmez tükenmez kavgalar...Toplumun dengeleri psikolojik olarak dağılmış durumda.
Nedir paylaşılamayan yolar mı, mal mı, mülk mü, yoksa gururlar, nefisler mi?
Tatlı dil mütevazılık, alçak gönüllülük. Sahi bunlar neydi? Nerede kaybettik? Ne tez bunlardan uzak kaldık?
Küçüğün büyüğe saygısı yok büyüğün küçüğe sevgisi yok.
Ne demiş şair ‘TATLI DİLE GÜLER YÜZE DOYULUR MU DOYULUR MU ?’
Aslında temel açlığımız budur. Biz insanlar açlık olarak mideyi düşünürüz. Lakin o mide bir şekilde dolar. Ama gönüllerdeki açlık çok daha acıdır ve onun doldurulması gereklidir. Aksi takdirde toplumsal olarak birbirimizin kırmadık yeri kalmayacak.
Şimdi ben burada bazı ağır ifadeler kullansam hakkımda’ toplumsal nefret yaymak’ diye bir ifade kullanılarak bir sürü sorgulama olurdu. Oysa ki bugün birçok TV kanalında bu tür diziler adeta yarışıyor. Toplumu derinden bilinçaltına nefret kin entrika gibi kötü şeyleri pompalıyor. Sonra da bunlar sokağa yansıyor.
Eski Türk sineması filmlerine baktığımız da hep sevgi aşk muhabbet ön planda olurdu. İnsanlarımız fıkra kültürüyle yaşardı. En kötü zamanlarda bile insanlar bir komedi kültürüyle sorunlar çözülürdü.
Ne olduğunun araştırılması ve vatandaşımızı derin etkileyen bu yozlaşmanın ne olduğu araştırılmalıdır. Psikolojik ve sosyolojik bir vaka olan bu durumun çözülmesi gereklidir.
Aksi takdirde her türlü bu sorunların polisiye tedbirlerle çözülmesi imkânsızdır.
Birçok genel yayın yapan ulusal kanallarda bu eğitimlerin İLMİ olarak topluma anlatılması gereklidir. Ve bu yayınları gece yarısından sonra değil birinci kuşak yayınlarda ara skeçler olarak yapılarak bu toplumsal hataların düzeltilmesi gereklidir.
Ahmet KÖKSAL