Sakal bırakan siyasetçilere bir bakın. Her gün sinekkaydı traş olurken bir anda değişiveriyorlar. Nedense altlarındaki koltuk kayınca oluyor genelde bu işler.
Her gün sinekkaydı traş olurken bir anda değişiveriyorlar.
Nedense altlarındaki koltuk kayınca oluyor genelde bu işler.
Aklımda bir çok isim var.
Sakal peygamberimizin sünnetidir.
Fakat bunların sünnet olarak yaptığına inanmak oldukça güç
Onun için bin kıl bir araya gelse bir ayıp örtmez derim.
Altlarından kayıp giden koltuklarını tekrar verseniz yani oraya oturtsanız tekrar traş olur yüzlerinden bir tek kıl bırakmazlar.
Bundan eminim.
Sanırım mazlum masum ve mağduriyeti oynuyorlar.
Beyaz bayrak çekiyorlar.
Kafayı kuma gömmek deyiminde olduğu gibi yüzlerini kıllara gömmek istiyorlar.
Adına da sakal diyorlar ya, titiz olduğum için farkındaysanız sakalı bunlardan hep ayrı tutmaya özen gösterdim.
Acaba o süre içerisinde uzlete de çekiliyorlar, kendilerini muhasebe edip kafalarını kimselerin görmediği yerde duvarlara vuruyorlar mı orasını bilmem.
Sakallılar grubuna her geçen bir yenisi ekleniyor.
İsim vermeye gerek var mı bilmem.
Oktay Vural, Suat Kılıç vs vs.
Şimdilerde ise Zafer Çağlayan var sırada.
Sakallı haliyle öyle masum görünüyor ki?
Ayırım yapmadan söylemek gerek sakal bırakanların hemen hepsi o masumiyeti veriyor pozlarında.
Bunu özellikle mi yapıyor diye de düşünmüyor değilim.
Konuyu eni boyu irdelemek istemem.
Takıldığım bir nokta var.
Kıyıya vuranlar neden sakal bırakır onu sormak istiyorum.
Sakal dedimse?
Sünnet olan sakal değil.
Orasını kurcalamaya gerek yok.
Neden mi?
Nasılsa bir gün bir jiletlik işi var.
Kazırlar olur biter.
Ve yine ortalığı kıl ederler.
Bizin oralarda bir söz var.
Bunu işi biten için söylerler.
Seni artık kimse kazımaz.
Yani dikkate almaz demek isterler.
Doğrusu bu çakma sakalları da kimse kazımaz.
Anladınız sanırım.