SINAVLAR ÜLKESİ MİYİZ?

SINAVLAR ÜLKESİ MİYİZ?

Şimdi bu soruya eminim ki herkes evet cevabını verecektir. Çünkü işe girerken, okula girerken,
eğitim seviyesini yükseltirken her yerde sınav. Yurt dışında da sınav yok diye hepimiz özeniyoruz. Bu
sözü unutmayalım.

 

Avusturya’dan yeni dönmüş ve oraların eğitim sistemini incelemiş hatta sosyal medya hesabımda da kısa açıklama yapmış biri olarak burada da paylaşayım.


Avusturya’da her şeyden önce okul öncesi şart ve okula başlarken öğretmen görüşü ve müdür görüşü önemli. Bu konuda ülkemizle ortak payda olduğu net. İlkokula başladığında ise birinci sınıfta istenilen başarı yoksa ve öğretmen görüşü de olumlu değilse, yani diğer bir deyişle öğretmen çocuk için ikinci sınıfa uyum sağlayamaz derse uyum sınıfına alınıyor.

 

Aile itiraz ederse gerekirse psikolog görüşü alınıyor. Bu sınıfta kalma var demektir. Ortaokula geldiğinde ise yine öğretmen görüşü öne çıkıyor.

 

Buna göre öğrenci mesleki eğitim veren ortaokula ya da akademik başarıya yönelik ortaokula gidiyor. Ortaokulda notlar çok önemli. Çünkü ortaokuldan sonraki ayrışmada notlar çok önem arz ediyor.


Liseye geldiğinde ki ayrımda meslek lisesine ya da akademik başarıya yönelik, bizde ki fen lisesi
ayarındaki liseye gidebiliyorlar. Burada ki en önemli kriter ortaokul notları. Öğrenci velisi ile liseye
başvuru yaparken notları ve müdür görüşü ile kabul ediliyor.


İşte en önemli konuya geldik. Üniversite sınavı benim de çok merak ettiğim konu idi. Bizdeki fen lisesi ayarında ki akademik başarıya yönelik liseye devam eden öğrencilerin notları ve okul bitirmek için hazırladıkları küçük tez önemli. Bu tezi de başarı ile veren öğrenci matura olarak adlandırdıkları diploma diyebiliriz belgeye sahip oluyor. Böylece öğrenci istediği üniversiteye başvuru yapabiliyor.


Yalnız bir detay var.

 

Öğrencinin başvuru yaptığı üniversite ve bölüme talep çok ise sınavla bölüme alınıyor. Sınavı üniversite yapıyor. Diğer bir deyişle, talebin çok olduğu yerde mecburen sınav yapılıyor. (Bunu ‘Sınav Senden Korksun’ kitabımda açıklamıştım.) Öte yandan orda genç nüfus az olduğu için sınavlar büyük olay haline gelmiyor.


Bizde üniversite sınavı her ailenin büyük problemi çünkü her lise öğrencisi mutlaka üniversite okumalı beyaz yakalı olsun mantığı var.

 

Bu mantıkla da sınava üç milyonun üzerinde genç giriyor. Hal böyle olunca da ne yazık ki, sınavda sıfır çekenler, barajın altında kalanlar, sınav stresi ile sınavda
bayılan öğrenciler gazetelere manşet oluyor. Oysa bugün meslek lisesinde okumuş ve sorumluluk
sahibi bir gencin altın bileziğe sahip olacağının farkında mıyız?

 

Bugün hepimiz sorumluluk bilincinde ve işini iyi yapan usta arıyoruz. Tabi ki bize usta da lazım, çöpçü de demeyeceğim. Akademik başarıya yatkın olmayan çocukları meslek okullarına yönlendirmek gerektiğini fark edelim.


Hem Avrupa’nın sitemine özenip, hem de akademik başarıya yatkın olmayan çocukları ısrarla
dershane, özel ders, sınav koşturmayalım.


16.05.2024
Bilsen ŞAHİN
Eğitim Danışmanı
İnstagram: bilsen_sahin

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.