İşletmelerde küçülme, kemer sıkma, işe ara verme...
Bütün bunlar karşısında işveren ciddi maliyetlerle karşı karşıya kalıyor.
Çıkış yolları arıyor.
Önceki gün bir vesileyle bulunduğum SGK müdürlüğünde bizzat şahit oldum.
İşverenler görevli memurlara adeta yalvarıyor.
Ne olur icrayı, hazici kaldırın diyorlar.
Konu şu.
İşverenin SGK'ya ödemesi gereken prim borçları.
Bu arada işveren derdini döküyor diyor ki;
Evet SGK prim borçlarımızda gecikme yaşıyoruz.
Elimizde gayri menkullerimiz var.
Biz ara vermeden çalışan bir kurumuz.
Çalışanlarımız evlerine ekmek götürsün diye uğraş veriyoruz.
Ancak prim borçlarımızdan dolay SSK mallarımıza haciz koydu.
Kurumumuz, varlıklarımız icralık...
Bu elimizin kolumuzun tamamen bağlanması anlamına geliyor.
Borçlarımızı yapılandırın diyoruz.
Haczi kaldırın malımızı satalım prim borçlarımızı ödeyelim diyoruz.
Verilen cevap kocaman bir hayır.
Ödeyin prim borçlarınızı icrayı öyle kaldıralım diyorlar.
Peki tamam da hesaplar blokeli, mallar hacizli bu durumda prim borçlarını ne ile nasıl ödeyeceğiz?
Bu uygulama ile bizim iflas edip aradan çıkmamız mı isteniyor?
Ticaret yapmak, şirket, firma, kurum işletmek kolay mı?
Adeta avucumuzda ateş tutuyoruz.
İşini yürüten hareketlilik içerisinde olan firmaların üzerine konulan haciz,
hesaplarına uygulanan blokenin bir an evvel kaldırılması gereklidir.
Bizim sesimizi yetkililerimiz duysun.
Ekonomi Bakanımıza sesimizi duyurmak istiyoruz.
Çok zor durumdayız.
SSK bu konuda aldığı talimatı uyguluyor olabilir.
Fakat bu talimat bu uygulama işvereni bitirir.
Ne yapmaya çalışılıyor anlamış değiliz.
Adeta şok yaşıyoruz.
İşte işverenin çığlığı bu.
BU SESE KULAK VERİN.
Bu sese kulak tıkamayın.
Ben bu feryadı duydum dinledim ve satırlara taşımayı bir görev bildim.
Şimdi sıra sizde.
Bu uygulamadan dönülüp güzel haberler almak dileğiyle...
