DEFALARCA TARTIŞMA KONUSU OLDU
Çanakkale kahramanlarından Seyit Onbaşı, mekanizması bozulan bir topun mermisini sırtına alarak namluya sürmüş, ateşleyip İngiliz zırhlısını vurarak savaşın seyrini değiştirmişti. Tek başına kaldırdığı merminin ağırlığı için bugüne kadar farklı rakamlar söylendi. Resmi kaynaklarda da yer alan 276 kg. ağırlık, birçok kez tartışma konusu oldu. Bu tartışmaya, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı alan klavuzlarından, emekli Topçu Yüzbaşı Rıdvan Arı ve emekli öğretmen Zafer Aydoğan da katıldı. Arı, Mecidiye Tabyası'nda sergilenen Seyit Onbaşı heykelinin yanındaki top mermilerinin orijinal olduğunu iddia etti. Daha sonra Aydoğan'la birlikte bunları tartmaya karar verdi.
"TOPUN AĞIRLIĞI NET 215 KİLOGRAM"
Dört kişinin güçlükle taşıyıp tartıya koyduğu bir merminin ağırlığı 215 kg. çıktı. Rıdvan Arı, "Ben 25 senemi TSK'da geçirdim. Topçu yüzbaşı olarak emekli oldum. 2004 senesinden beri de alan klavuzu olarak görev yapıyorum. Seyit Onbaşı'nın taşıdığı top mermisinin farklı rakamlarla ifade edilmesi dikkatimi çekti. Tarih kitaplarında birçok araştırma yaptım ancak net bir rakama ulaşamadım. Alan klavuzu arkadaşım Zafer Aydoğan ile birlikte, Mecidiye Tabyası'ndaki top mermilerini tartarak sonucu bulmaya karar verdim. 25 yılımı topçu olarak geçirdim, bu nedenle bu top mermilerinin orijinal olduğunu, 24 cm.'lik bu mermilerin, Seyit Onbaşı'nın kullandığı topunkilerle aynı olduğunu biliyorum. Çanakkale'den emaneten dijital bir tartı alarak Mecidiye Tabyası'na götürdük. Burada mermiyi bir battaniyenin üzerine koyup dört kişi güçlükle tartıya kadar taşıdık. Dijital tartı aleti, 219 kg. gösterdi. Ardından mermiyi indirip darasını almak için bu kez battaniyeyi boş olarak tarttık, 5 kg. geldiğini gördük. Yaptığım incelemede, merminin alt kısmında bulunan 1 kg. ağırlığındaki tapanın olmadığını gördüm. Bunu da ekleyince, merminin gerçekten 215 kg. ağırlığında olduğunu tespit ettik. bunu da fotoğraflarla belgeledik. Kafa karışıklığının bu sayede giderildiğini umuyorum." şeklinde konuştu.
TARTIŞMA
18 Mart 1915'te Müttefik donanması, Çanakkale Boğazı'nı geçmek için saldırdı. Bu sırada Seyit Onbaşı, Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görevliydi. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret Mayın Gemisi'nin döktüğü mayınlar, bu saldırıyı püskürttü. Atışlar sebebiyle tabyada bulunan topun, mermi kaldıran vinci parçalandı. Bunun üzerine Seyit Onbaşı, bir mermiyi sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Attığı mermi, "Ocean" adlı İngiliz zırhlısına isabet etti. İsabet alan gemi, sürüklenerek Nusret'in yerleştirdiği mayınlara çarpıp battı. Bu atış, savaşın seyrini değiştirdi. Müttefik donanması, boğazı geçemeyeceklerini anlayarak geri çekildi. Seyit Onbaşı'nın kahramanlığı dilden dile dolaştı.
FARKLI RAKAMLAR TELAFFUZ EDİLİYORDU
Kasım 1915'te Harp mecmuası, Seyit Onbaşı'yla ilgili habere yer verdi ancak merminin ağırlığı, 215 kıyye olarak kayda geçirildi. Eskiden kullanılan ve 1282 gr.'a tekabül eden "kıyye", çevrildiğinde merminin ağırlığı 275,63 kg. çıktı. Günümüze kadar, aralarında resmi kaynakların da yer aldığı birçok belgede bu rakam kullanıldı. Mecidiye Tabyası'nda sergilenen Seyit Onbaşı heykelinin kaidesinde de kaldırdığı top mermisinin 276 kg. olduğu yer aldı ancak daha sonra bu rakam düzeltildi. Çanakkale Valiliği'nin internet sitesindeki "Kültürel Değerler" sayfasının "Anıtlar ve Heykeller" bölümünde, halen Seyit Onbaşı'nın 276 kg. mermi kaldırdığı bilgisi veriliyor. TSK internet sitesinde ise bu 215 kg. olarak yer alıyor. Bugüne kadar Çanakkale Savaşları ile ilgili kitaplarda da merminin ağırlığı 215 ve 276 kg. olarak farklı farklı yer aldı. Zaman içerisinde bazı tarihçiler, 215 kg.'ın yanlışlıkla "kıyye" olarak yazıldığını belirtti. Bu durum, kafa karışıklığını daha da arttırdı.
SEYİT ONBAŞI OLAYI ŞÖYLE ANLATIYOR
"Kilitbahir Mecidiyesi'ndeki uzun 24'lüklerin üçüncü topunda idim. Bir kere mermiyi kucaklayacak oldum, yağlı olduğundan elimden kaydı. Elimi biraz topraklayarak bir dizimi yere koydum ve mermiyi sırtladım. Merdivenleri ilk defa nasıl çıktığımı hatırlamıyorum. Gene aşağıya atlayarak 2., 3., 4. mermileri sıra ile taşımaya başladım. Aslan topumuz gürlemeye başlamıştı. 4. mermiyi attıktan biraz sonra idi, Gonca Suyu tarassut mevkisi, iki mermimizin isabetini bildirmişti. Bu haberi de duyduktan sonra bana gülleler, ufak bir saman çuvalı kadar yenik (hafif) geliyordu. Sanki denizin üzeri yanıyordu. sağda solda iki gemi, kara dumanlar ve kızıl alevler içinde yana yana batıyordu."