Aylar önce köylerine bir prensesin geleceğini haber alan köylüler sevinçle evlerini süslemekte, karşılamak için yeni elbiseler diktirmektedir.
Günler sonra prenses köye doğru yola çıkar. Delikanlı o gün son bir işini daha yapmış yolun ortasındaki tümseği düzeltmiş,apar topar köy meydanına gelebilmiştir. Prenses nihayet köydedir. Herkes ellerine çiçeklerle onu karşılamaktadır. Günlerce çalışmaktan elleri yara bere içerisinde kalmış delikanlı bir ara prenses yaklaşıp elini uzatır. Prenses delikanlının elini görmezden gelir. O kendisine gül uzatanlarla ilgilenmektedir. Güller öyle hoştur ve öyle güzel kokmaktadır ki...Prenses köyünüz der, ne kadar güzel. Hele yollarınız pırıl pırıl, yol boyu gül dalları arasında kendimi masal ülkesinde hissettim. İlk defa böylesine güzel kokan güller gördüm. Kim yaptı bunu? Onu görmek ve tanışmak istiyorum. Herkes birbirine bakmaktadır. Az önce Prensesin bunu yapan delikanlıyı görmezden geldiğini herkes görmüştür. Delikanlı da orayı çoktan terketmiştir. Prensesin sorusunun cevabı verilmelidir. Kural böyledir. Kimse ben yaptım diyememektedir. Köylüler delikanlının peşine düşerler. Bulup getirirler. Bütün bunları işte bu delikanlı yaptı derler. Delikanlı önüne bakmakta ve ellerini gizlemeye çalışmaktadır. Bu defa Prenses delikanlıya doğru yürür. Elini, delikanlının adeta göstermemek için yumulmuş ellerine uzatır avuçlarına alır ve herkesin şaşkın bakışları arasında öper. Ardından da fısıldayarak gül gibi kokuyor der.
Her eserin ardında nasırlı bir yürek ve güzel bir gönül vardır. Ancak onlar, gizli kahramanlardır. Öne çıkmayı sevmezler. Çıksalar da anlaşılmazlar. Onları bilmek için sizin arayıp bulmanız gerekir. Ne güzel demişler; Gül yetiştiren elde gül kokusu kalır. O koku gül yetiştireni ele verir. Müessir eseriyle bilinir.
/ahmetseven/
/