Bir şehrin gelişmesi için insan kaynakları yoksa o şehir gelişemez.
Yetişkin ve kabiliyetli insanların olmadığı veya onlara fırsat tanınmadığı yerde herkes trene bakan.....ökz gibi bakar durur.
Bir düşünür: "Huzursuz insanları seviyorum. Zira dünyanın kaderini değiştirecek olan huzursuz insanlardır" der. Dikkat edin huysuz insan demiyor huzursuz insan diyor. Yani bulunduğu yerde bir şeyler yapabilmenin derdini ve sancısını çeken insanlardan söz ediyor.
Şehrin gelişmesini istiyorsanız sıradan insanlara değil, sıradışı insanlara görev vereceksiniz.
Benim adamım veya adamımın adamı dediğiniz insanlara değil, herkesin adamı olabilicek nitelikli kişilere ışık yakacaksınız.
Mağdurları değil, mağrur yani karakterli kişileri tespit edeceksiniz.
Kibirli zayıf karakterli birilerine sırtın dayayarak hareket edenlerden görev beklemeyin. Onlar efendilerini memnun etmeye çalışırken halkı ezerler. Birilerinin tavassutuyla işbaşına gelenler diyet borcu olarak yalakalık yapmaya emredersin demeye mahkum olurlar.
İktidar olurlar muktedir olamazlar. Sahip olurlar layık olamazlar. Günü kurtarmaya çalışırlar ancak geleceği kaybederler.
Bu tavır Kamu kurum kuruluşlarından tutun da sanayi alanlarına doğru dağılıp gidiyor. Başta Belediyeler ve üniversiteler de...bu çemberin içerisinde yer alıyor.
Arayın bakalım kaç tane görev adamı bulabileceksiniz.
Sanki bulundukları yerde birilerinin hakkını korumak için nöbet tuttuklarını sanırsınız.
Şahsi çıkarlar cemiyet menfaatlerinin önüne geçiyor.
Birçok şehirde olduğu gibi maalesef bu zararlı alışkanlıklar Samsun'da da vardır.
Var olduğu için Samsun bir adım bile ileri gitmiyor.
Cenap Şahabettin'in sözünü tekrar ifade etmeliyim: Ne diyor?: "Yerinde sayanlar yürüyenlerden çork ayak patırtısı yaparlar" Peki öyle değil mi?
Gürültünün patırtının olduğu yerde ilerlemeyi hayal bile etmeyin.
Samsunun idarecileri bu şehrin STK'larına kulak verin. Onlarla istişare yapın.
Mesela; Şair Yazar...Hangi kültürel etkinliğinize Yazarı Şairi davet ediyorsunuz?
Unutmayın! Şehirler şair ve yazarıyla anılır. Gerisi nafile!
Şairlerin yazarların değerini bilmeyen idarecilerden idareci olmaz. Yönetici olmaz. Görev adamı olmaz. Onlardan sevgi adamı çıkmaz...
Ben yalınzca misal verdim.
Mesela dedim.
Samsun neden böyle? Şimdi anlıyor musunuz Samsunun neden böyle olduğunu?
Biraraya getirici kaynaştırıcı unsurlar yok ta ondan.
Sağlıklı iletişim kuran idareciler yokta ondan...
Kimseyi zorla bulunduğu makamda tutmuyorlar.
Herkes bulunduğu yeri hak etmek zorunda.
Keyif bağışlamalarına gerek yok.
Diyojen Sinop sokaklarında gündüz eline fener alarak: "Adam arıyorum adam" demişse ben de Samsunda liyakatli yönetici arıyorum diyorum.
Vesselam.
Bugünlük nokta koyalım. Devam ederiz.