Şair Rektör Prof.Dr.Hüseyin AKAN

RÖPORTAJHaber Girişi : 20 Mayıs 2012 23:05
Şair Rektör Prof.Dr.Hüseyin AKAN
Uğur DEDE Ondokuzmayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Hüseyin AKAN ile AKAN'ın Şair yönünü konuştu...
 Ne olduğunuz, kim olduğunuz aslında suskunluğunuzda saklıdır. Suskunluk bilgeliktir ama en önemlisi insanı erdemli kılan sihirli bir dokunuştur.
 Makamların yücelttiği değil de makamları yücelten insanın sahip olması gereken ne varsa var olan bir üslupla edip, şair bir rektörümüzle, suskunluğunda çoğalan bir bilgelikle merhaba diyoruz bu hafta.

Uğur DEDE: İzninizle Hüseyin AKAN'ı, kendi dilinden Hüseyin AKAN'dan tanımak, bilmek ister okuyucularımız. Nerede doğdu, nerelerde yaşadı, hangi görevlerde bulundu, ne zaman evlendi. Baba-Eş-Arkadaş-Akademisyen ve OMU Rektörü Hüseyin AKAN, kimdir üstadım?

Hüseyin AKAN:Manisa'da doğdum. İlk ve ortaokulu Manisa'da okudum. Çocukluğumda il halk kütüphanesi, yazları çiçekçi yanında çıraklık, bazen perşembe pazarında testi ile su satma, yazlık ve kışlık sinemalar, teksas-tommiks, klasikler ve bir yıllık yatılılık. Bütün bunların çevresinde uzun uzun konuşabiliriz. Özellikle sinema ve romanlar benim için çok önemliydi. Bunlar hayalci ve platonik yapmıştı beni. Bu dönemde idealim bilim adamı veya yazar olmaktı. Ortaokuldan sonra 1972 Eylülünde Ankara hayatım başlıyor. Üç yıl Ankara Fen Lisesi'nde yatılı olarak okuduktan sonra Ankara Tıp Fakültesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde tabiplik, Ankara Tıp Fakültesi'nde Radyoloji uzmanlık eğitimi. Radyoloji eğitimi sırasında 8 ay süreyle İtalya'da anjiyografı ve girişimsel radyoloji alanında eğitim ve araştırma için bulundum. Üniversite öğrenciliği yıllarında fen lisesi ve üniversite sınavlarına hazırlık kursu düzenledik. Yine bu yıllarda, bazı gazete, dergiler ve kitabevlerinde çok değerli yazar ve fikir adamlarıyla sohbet ve tartışmalar yapma şansını yakaladım. İlk edebiyat makalem, 1979 yılında Mavera dergisinde yayımlandı. Ankara yıllarımda edebiyat yazıları yazdım ve bir gazetede sağlık köşeleri hazırladım.

Uğur DEDE: Kişilerle makamlar arasında kaybolan birçok kimlik, birçok değere rağmen, herkesçe malum o insani ilişkilerdeki olumlu üslubunuz, yaşamışlık kadar en çok edip kişiliğinizin, bir şair olarak iç dünyanızın neticesi midir?

Hüseyin AKAN:Teşekkür ederim hüsn-ü zannınız için. Üslubum, insan ilişkilerindeki tavır ve tarzımın bu biçimde oluşmasını yukarıda özetlediğim yıllar sağlamış olabilir. Bunlara, anne ve babamın örnekliği ve dünyaya kuşbakışı bakabilme becerimi ve hekimliğimi de sayabilirim.

Uğur DEDE: Makamlarla, insanlar arasında biçim verici olarak yazar ve şair olmak nasıl bir denge unsurudur ya da beklentiden çok sonuç ne olmalıdır?

Hüseyin AKAN:Bu andan, bu günden uzaklaşıp zaman ve mekan olarak uzaktan bakabildiğiniz zaman hayatı bir öykü, bir roman olarak görebilir ve daha geniş, daha sabırlı, daha bütüncül davranabilirsiniz. Küçük, bencil ve çok şahsi olayların tüm tabloyu gördüğünüzde ne kadar önemsiz ve etkisiz olduğunu fark ediyorsunuz. Şunlar benim için çok önemlidir. İnsanlara bana sorduklarında anlatırım. Onları kendime benzetmeye çalışmam. Benim için insanın değeri çalışması ve insanlara faydalı olmasıyla paraleldir. Son olarak, yapılan işin kapasitemizin elverdiğince iyi ve güzel olmasına çalışmaktır.

Uğur DEDE: Sizi en çok ifade eden edebi akım, şair-yazar kişi ve kimlik nedir? Neler, beğeninizde satır başlarıdır?

Hüseyin AKAN:Şair, saymadıklarıma haksızlık etmeyeyim. Sezai Karakoç, İlhan Berk, Cahit Zarifoğlu, Yahya Kemal. Yazar; Refik Halid Karay, Necip Fazıl, Kemal Tahir, İsmet Özel, Rasim Özdenören, Dostoyevski, Emile Zola…

Uğur DEDE: Topyekün  bakıldığında Türkiye'yi, Türk aydınını, münevverini nasıl görüyorsunuz? Buna bağlı olarak gerek bir münevver, aydın kimlik olarak gerek bilginin ve bilimin başındaki bir üstat olarak genç okur-yazarlarımıza tavsiyeleriniz neler olur?

Hüseyin AKAN:Üstat kelimesi, usta, hoca ve profesörün karşılığıdır. Hoca veya profesör isimlerine evet ama üstat ve usta için iltifat ediyorsunuz demek istiyorum. Teşekkür ederim. Türk aydını az. Herkesin aydın isimlendirme gerekçeleri dolayısıyla isimleri farklı. Aydın, daha doğrusu münevver ya da entelektüel. Piyasada tanımlananların önemli bir yekûnu "entep"tir, "entelektüel" değil. Entelektüel, kendine sınır koymadan, peşi yargı ve kalıpları olmadan özgürce zihinsel faaliyette bulunandır. Bilgi sahibi olacak ve zihinsel faaliyetleri özgür işleyecek. O halde, öğrenme, bilgi sahibi olma ve özgürce zihinsel üretimde bulunma. Kaçınılması gereken davranışlar, doğru ve yanlış kalıplar sahibi olmak, insanları bu kalıplara zorlamak, basmakalıp kabullere hayatı/evreni kesinkes açıklayan hakikatler olarak inanmak ve en kötüsü yaftacılık. Bırakın insanlar kendilerini tanımlasınlar. Ben, insanları tanımlamak ve sınıflamak zorunda olmadığımızı düşünüyorum.

Uğur DEDE: En sevdiğiniz şiiriniz dediğimizde dilinize düşen şiirinizi okuyucularımızla paylaşır mısınız?

Hüseyin AKAN:Bir kişiye şair diyebilmek için elinizde bilgi ve belge olması gerekir. Bilginiz var mı bilmiyorum ama belgenizin olmadığına eminim. Şair değilim ama şiirler yazmıştım. Düz yazı, roman olsun, deneme olsun zihninizdekileri herkese ayan edebilirsiniz. Çünkü onlar sizin zihninizde olanlardır, düşünceleriniz ve kurmacalarınızdır. Şiir öyle mi ya? Şiir ruhunuzdur. Gizinizdir. Öyle gizlerdir ki bunlar, çoğu zaman kendinize bile itiraf edemezsiniz. Kendinize bile itiraf edemediğiniz gizlerinizi, ruhunuzun derinliğindekileri nasıl insanlara faş edersiniz. Ruhunuzu çırılçıplak insanların duyuları önüne serersiniz. Ben o kadar cesur olamadım. Çünkü ben kapalı, mahcup kimliğimi ikna edemedim. En sevdiğim ya da az sevdiğim değil ama bir şiirimi söyleyeyim size.

VURGUN
Güneş girince dağın arkasına
Saatini ayarlıyor gece
Birçokları yalnız
Henüz uslanmamış sokaklarda

Karanlığı yayıyor ayak sesleri
Sahipsizliği
Yatakları boşaltan
Pencere düşkünlerini
Yıllardır ayartan

Yandı yanacak yasak
Korkuyu yumuşatıyor bir kadın
Seslerin en renklisini pusuda bırakarak
 Puslu gözleri çok uzak

Saçını savuran gece
Sana ram olmuşluğumu
Üretir ha büyütür
Bir türlü dinmeyen gece

Gizli kemerler boğuyor denizi
Yalın parmaklar yorgun
Saçlarında kayboluyor
Gün boyu yağmurlara karışarak
(Hüseyin AKAN)


Uğur DEDE: Şair olmak, sanatçı olarak "sorumluluğu dışında" hassas kırılgan bir iç dünyaya sahip olmak ne kadar kolay ne kadar zordur?

Hüseyin AKAN:Hayattaki sorumluluklar, önemli olduğunu düşündüğünüz ve toplumsal ödev kaygısı veya sanısı ile yapmak zorunda olduğunuz işler ve takınmak zorunda kaldığınız tavır ve roller içinizden geleni geldiği gibi söylemekten alıkoyan sizi. İçinizde saklar, içinize atarsınız. Daha sonra bunları konuşmak, seslendirmek yorar sizi veya fuzuli sayarsınız söylenecekleri.

Uğur DEDE: OMÜ Rektörü olarak sanat adına düne göre öndeyiz dediğiniz çalışmalar nelerdir? Başarı, plan ve projelerinizden bahsetmenizi istirham edersek neler söylemek istersiniz? Öncelikli olarak Güzel Sanatlar Fakültesi'nin kurulmasına ilişkin sürecin sona ermesi ve Samsun'a kazandıracağı yeni vizyon ve katkıları değerlendirebilir misiniz?

Hüseyin AKAN:Öncelikli olarak Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Samsun'a açılmış olması memnuniyet verici bir durumdur. Yaklaşık 12 yıl önce yapılan bir başvuru vardır ve nihayete ancak ermiş durumdadır. Samsun ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi, bu fakülte ile bir imaj atılımı gerçekleştirecek inancındayım. Çünkü öğretim üye kadrosu, sanatsal potansiyeller, etkinliklerin sayısı ve trafiği açısından bakıldığında, çok da geç kalınmış bir oluşum denilebilir buna. İlk hedefimiz, kentimizin ve üniversitemizin bu fakülteye sanki yıllardır sahipmiş gibi oturmuş, gelişmeye heyecanla müsait ve kamusal açılımları ve entegrasyonları büyük ölçüde aşmış bir sanat ve dolayısıyla kültür etkileşimi sağlamak olacaktır. Bu yönde mevcut öğretim üyelerimize, genç sanatçılarımıza, şehrimizin sanata açlığına inanıyor ve güveniyoruz.

Uğur DEDE: "Tematik Kampüsler" projenizi duyuyoruz. Kısaca tematik kampüsler projenizden ve özellikle "Kültür ve Sanat ya da Güzel Sanatlar Kampüsü" projenizi açar mısınız?

Hüseyin AKAN:Bu çağdaş üniversite anlayışı içinde normal bir durum… Birden fazla kampüse sahip üniversite olarak, fakülteleri, yüksekokulları, araştırma merkezlerimizi, öğrenci kulüplerimizi paydaları açısından birarada düşünmeyi ve bunu en verimli bir yapıya taşımayı; çağdaş üniversite görüntüsünün bir gereği olarak görebiliriz ve ayrıca bölge üniversitesi olan üniversitemizin büyüklüğünü ve liderliğini yaygınlaştırmada etkili olacağını söyleyebiliriz tematik kampüslerin. Tematik kampüslerimizden biri olarak düşündüğümüz kültür ve sanat kampüsü ya da güzel sanatlar kampüsü, eskiden eğitim fakültesi kampüsü olarak bilinen şimdi eğitim fakültesinin güzel sanatlar eğitimi bölümü resim-iş ve müzik eğitimi bilim dallarının içinde yer aldığı, konservatuvarımızın olduğu Atakum kampüsüdür diyebiliriz. Çünkü sanat ile halkı en kısa mesafede buluşturmanın mekanı, Anakent ile Atakum yerleşkelerinin ortasında, Batıpark projesinin yanında olmasından dolayı bir avantaj arzetmektedir. Diğer yandan bu kampüs içinde güzel sanatlar fakültesinin yer alacak olması da bu düşünceyi daha kapsamlı hale taşımaktadır. Üniversitemizin tüm kültür sanat etkinlikleri olmasa bile büyük bir bölümünü burada gerçekleştirmek için yeni projeler ve mekanları da burada düşünebiliriz. Şu anda büyük onarım ve tadilat geçiren güzel sanatlar binamızın yanına kültür ve sanat etkinliklerini ve taleplerini karşılayabilecek fiziki yeni yapılar ya da eklentiler düşünmek zorundayız. Gelecek projelerimiz içinde önem verdiğimiz bir yere sahiptir diyebiliriz kültür ve sanat kampüsünü.

Uğur DEDE: Üniversitemizin kültürel ve sanatsal potansiyellerinin kentimizin beklentilerine ve ihtiyaçlarına cevap verme arzusu ve programlarını detaylandırmanız mümkün müdür?

Hüseyin AKAN:Tematik kampüs projesi konusunda da bahsettiğim gibi, üniversitemizin hem Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı hem de Müzik Eğitimi Anabilim Dalı'nın yıllık birçok etkinlikleri olmaktadır. Bu etkinliklerin sayısının ve enkinlik kalitesinin yüksek olduğunu görmekteyiz. Zira öğretim elemanları kadromuz ve öğrenci potansiyellerimiz bunun için son derece müsait ve zengindir. Evet, üniversitenin ve öğrencilerimizin sosyal etkinlikleri ile Samsun halkını temas ettirmek gerekmektedir. Bir kentin sanat yükünü çekmek için o kentin üniversitesinin büyük katkıları söz konusudur. Biz akademik bakış ve anlayışlar ile amatör ruh ve heyecanları birleştirme yoluyla üniversite ve kentimiz insanlarını kültür ve sanat ekseninde sürekli buluşturabiliriz.

Uğur DEDE: Son olarak üniversitemizin ulusal ve uluslararası ölçekte tanınırlığını artırmada sanatsal etkinliklerden ve bu etkinlikleri gerçekleştirecek olan öğretim elemanları ve öğrencilerden nasıl faydalanmayı düşünmektesiniz?

Hüseyin AKAN:Bu soruya birkaç farklı açıdan cevap verilebilir. Birincisi; bir uluslararası bir üniversite olma amacındayız. O yüzden mevcut öğrenci sayımızın yüzde onunu (%10) yabancı öğrencilerden oluşturmak amacındayız. Bu yüzden yabancı öğrencileri üniversitemize çekmeye çalışıyoruz. Bu konuda uluslararası bir tanıtım çalışmaları yürütmekteyiz. Bu çalışmaların içine kültü ve sanat etkinliklerimizi de katmalıyız. Bir diğer açı ise; üniversitemizin öğrenci kulüplerinin yapmış olduğu bilimsel, sosyal, kültürel ve sanatsal etkinlikler olarak gösterilebilir. Üniversitemizin öğrencilerinin kulüp kimliği ile oluşturduğu hassasiyetler ve yönelimler aynı zamanda ulusal anlamda da üniversitemizin tanınırlığını artırmaya katkılar sunmaktadır. Üniversitemizde okumak isteyen ve bizim fakülte ve bölümlerimizi tercih etmek isteyen öğrenciler, bu türden etkinlikleri önemsemektedirler ve Samsun'da okumayı düşünmektedirler. Bir değer durum ise; özellikle kültür ve sanat alanında ulusal ve uluslararası düzeyde etkinlikler gerçekleştiren öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin katkıları olarak gösterilebilir. Birçok alanda ödül alan, dereceye giren, ülkemizi çağdaş sanatın tüm boyutlarına taşıyabilecek donanım, birikim ve deneyime sahip öğretim elemanlarımızın varlığı, bizi, ulusal ve uluslararası anlamda gururlandıracak başarılara imzalar atmışlardır. Hem işitsel sanatlarda hem de görsel sanatlarda sayabileceğimiz birçok örnek mevcuttur.

Uğur DEDE:  Çok teşekkür ediyoruz Sayın Hocam. Burada bitirirsek daha iyi olacak sanırım zira işiniz ve projeleriniz daha çok sayfalar tutacak. Tekrar çok teşekkür ediyoruz üstadım. Nice başarılara…

Hüseyin AKAN: Rica ederim. Sizler de sağolun teşekkür ederiz Sevgili DEDE. Şahsınızda okuyucularınıza ve Haber Gazetesi ailesine, üniversitemiz bünyesinde görev yapan bütün personelimize selamlarımı sunuyorum.

Haber Gazetesi (20.05.2012 )

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.