Bir yaşında geçirdiği çocuk felci sebebiyle 35 yıldır hastane odasında yaşamını sürdüren Brezilyalı bir kadın ağzına yerleştirilen çubuğu kullanarak kitap yazdı. Sao Paulo şehrinde doğan ve henüz kundakta bebekken yatağa mahkûm hale gelen Eliana Zagui, 38 yıllık sıra dışı hayatına ait hatıraları kitapta topladı.
3 DİL BİLİYOR
Eliana'nın
hikâyesi, başrolünü Javier Bardem'in oynadığı ve ödüllü İspanyol
yönetmen Alejandro Amenábar'ın gerçek bir hayat hikâyesinden uyarladığı
"İçimdeki Deniz" isimli filmini anımsatıyor. Yatalak halde yaşama
isteğini kaybettiği için ötenazi isteyen filmdeki denizcinin aksine
Eliana hayata sımsıkı sarılmış. Bu haldeyken ana dilinin yanında
İngilizce ve İtalyanca öğrenen Eliana aynı zamanda usta bir ressam
olmuş.
Ucuna kalem tutturulan bir çubuğu ancak dişlerinin arasına
sıkıştırarak kullanabilen Eliana, yıllarca günlük tutmuş. Eliana,
günlüğüne kaydettiği notlardan yola çıkarak yazdığı kitaba "Yapay
Akciğer Brezilya'nın En Büyük Hastanesinde Bir Ömür" ismini vermiş.
Kitabın yazarı, 10 Nisan'da raflardaki yerini alacak 250 sayfalık
eserinde hastane odasında geçen ve nadiren çıkabildiği günlerde yaşadığı
olayları kendi penceresinden anlatıyor.
Eliana, 1970'li yıllarda
Brezilya'da yaşanan çocuk felci salgınının kurbanlarından birisi olmuş.
Babasının kollarında, kundağa sarılı halde ve neredeyse ölü vaziyette
hastaneye getirilen Elaine, getirildiği hastaneden bir daha ayrılamamış.
Aynı
yıl içinde çocuk felci nedeniyle hastaneye getirilen 120 çocuktan çoğu
birkaç sene içinde hayata veda etmiş. Bunca yıl süren yaşam
mücadelesinden geriye yalnızca iki kişi kalmış. 1953'te kurulan
hastanenin uzun yıllardır yaşayan iki felçli misafirinden biri Eliana,
diğer kader arkadaşı Paulo Machado ile odasını ve hayatını paylaşıyor.
Kitapta
anlattığı hatıralarında Paulo'dan sıkça bahsediyor. Zorluklara rağmen
paylaşmanın gereğine inandığı için bu eseri yazdığını ifade eden Eliana,yaptığının "diğerlerine bir örnek" olarak algılanmasından oldukça
rahatsızlık duyuyor. Brezilyalı yazar, kendisinin sıradan bir işi sadece
yatalak haldeyken yaptığı için herkes tarafından ilginç bulunmasını
anlamlandıramıyor.
KİTAPTAN ALINTILAR
Dr.
Giovani bizim toplumdan soyutlanmışlık hissimizi azaltmak için mümkün
olan her şeyi yapardı. Hastane yönetiminden onay aldıktan sonra sürekli
bizi unutulmaz gezilere götürürdü. Her şeyi hazır ederdi: ambulans,
oksijen tüpleri, taşınabilir solunum cihazı. Onunla birlikte diğer
çocuklar da parklara ve Sao Paulo'nun hayvanat bahçesine gittiler. Ancak
yaptığımız hiçbir gezi, sirke gittiğimiz o günle yarışamaz. Sirki
görmek bizim için bir rüyaydı. Dr. Giovani her şeyi ayarladı. Gezinin
altyapısı tamamdı ve bizi oraya götürdü. Ben, Paulo, Tania ve Pedro iki
ambulansta yolculuk yaptık. Ancak biz yola çıkınca şiddetli bir yağmur
başladı. Sirke giden izleyici olmadığı için gösteri o gün iptal edildi.
Bizdeki müthiş hayal kırıklığını fark edince, doktor sirkin sahibini
aradı ve durumu açıkladı. Sirkin sahibi bizi görmeye ambulansa kadar
geldi. Hemen harekete geçtiler. Oradakiler sanki biz de gösterinin bir
parçasıymışız gibi bize de makyaj yaptılar. Göstericiler, önce bizi
selamlayıp özel bir takdim ile açılış gösterisi yaptılar. Bu buluşma
orada hazır bulunan tüm gösteri ekibini duygulandırdı. Hıçkırık sesleri
yayıldı. Palyaçolar gösteriyi gözyaşları içinde sürdürdüler
HASTANEDEKİ TEK ADRES DEĞİŞİKLİĞİ
Çocuk
felci hastalığının kökünün kazınmasından sonra içinde bulunduğumuz
hastane, kemik ve omuriliğine bağlı tümörlerin alınması dışında kendini
neredeyse sadece ağır yaralı ve hareket problemi olan hastalara adadı.
Bu sırada benim içinde bulunduğum bakım ünitesi altıncı kattan ilk kata
taşındı. Neredeyse kırk yıla yaklaşan bu hastane hayatında
gerçekleştirdiğim tek adres değişikli bu oldu.
DAHA ÖNCE KİMSE BANA SARILMAMIŞTI
Adalberto
benim unutulmaz hikâyelerimin başkahramanlarından birisidir. O zamanlar
sadece sekiz yaşındaydım ve umutsuz bir şekilde saatlerce ağlardım. Bir
gün odaya girdi ve bana neden ağladığımı sordu. Ne söyleyeceğimi
bilmiyordum. Yalnızlık, üzüntü, sevgi ve şefkat ihtiyacı, acı.. Hepsi
bir aradaydı.
Beni teselli etmeye çalışırdı ancak her seferinde
daha fazla ağlardım. Adalberto elini omuzlarımın altından geçirdi, biraz
yukarı doğrulttu ve bana sıkıca sarıldı. Müthiş bir duyguydu. Daha önce
hiç kimse bana sarılmamıştı. Hatta bugüne kadar kendi annem ve babam
dahi hiç sarılmadılar.