Ankara katliamında 102, Paris katliamında ise 132 kişi hayatını kaybetti. Her iki saldırının da sorumlusu DAEŞ'ti. İki büyük başkent bu kanlı saldırılar karşısında sarsıldı, acil önlemler aldı.
Türkiye, 102 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara katliamının yaralarını sarmaya devam ederken Fransa'nın başkenti Paris, 132 kişinin ölümüne neden olan saldırılarla sarsıldı. Tüm dünyayı yasa boğan her iki saldırının altından da kanlı terör örgütü DAEŞ çıktı.
KİN VE NEFRET YAYINLARI
Türkiye'deki bazı kesimler, terör örgütü DAEŞ'in gerçekleştirdiği Ankara katliamından sonra yaşanan büyük acı ve travmaya rağmen, birlik olmak yerine muhalefet etmeyi, ortak düşman olan terör örgütü yerine, suçu devlete, hükümete atma kolaycılığına kaçtı. Türk medyasının bazı yayın organları, Ankara katliamının ardından hükümeti hedef gösterip Türkiye'yi kutuplaştırmak, kin ve nefreti körüklemek için yayınlar yaptı. Paris saldırısının ardından gazeteler ve televizyonlar, Fransa'nın dış politikasını eleştirmek ya da istihbarat ajanlığına soyunmak yerine Fransa için birlik mesajı verdi. Ana akım medya kuruluşlarında saldırıların ardından ortaya çıkan kanlı görüntüler yer almadı. Türkiye'de soruşturmanın gizliliğini ihlal eden haberler yüzünden suçlular başka ülkeye kaçtı. Ancak Fransız basını, güvenlik güçlerinin işini zorlaştıracak ya da terör örgütünün propagandasını yapacak, ülkede panik havası yaratacak hiçbir habere yer vermedi. Paris'te saldırıların ardından Cumhurbaşkanı François Hollande, orduyu göreve davet edip olağanüstü hal ilan ettiğini ve sınırları kapattıklarını söylerken Türkiye'de saldırı sonrasında güvenlik tedbirleri adına atılan her adım medya ve muhalefet tarafından eleştiriye tabi tutuldu.
GERE KİRSE YASAK
Fransa'da havaalanları ve metro istasyonları kapatılıp sosyal medyaya erişim engellenirken Ankara saldırısından sonra Twitter erişiminin yavaşlaması bile günlerce muhalefet tarafından hükümet aleyhine kullanıldı. Terörün barbarlığı Fransa'yı birleştirdi, Türkiye'de ise medya ve muhalefetin geliştirdikleri ayrıştırıcı üslup Cumhuriyet tarihinin en kanlı eyleminde bile beraber ağlayıp beraber üzülmemize izin vermedi.
TÜRKİYE VE FRANSA'NIN TERÖRLE İMTİHANI
Fransa'da öyle
Saldırının hemen ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı François Hollande, 54 yıl sonra ilk kez ülke genelinde olağanüstü hal (OHA L) ilan etti.
E n az 132 kişinin ölümüne neden olan 13 Kasım Paris katliamının ardından Fransız yetkililer olağanüstü güvenlik önlemleri alma konusunda hiç tereddüt göstermedi.
Ü lkeye giriş çıkışlar tamamen yasaklandı. Parislilere "Zorunda olmadıkça evlerinizi terk etmeyin" çağrısı yapıldı. OHA L çerçevesinde başkent caddeleri araç ve yaya trafiğine kapatıldı. Polise olağanüstü hal yetkileriyle hareket etme hakkı tanındı.
89 kişinin hayatını kaybettiği Bataclan konser salonundaki rehine krizi devam ederken Fransız yetkililer televizyon kanallarına "Bölgeden yayın yapmayın" çağrısında bulundu. Polisin operasyon düzenlediği dakikalarda, tüm kanallar çağrıya uydu.
Hayat durdu
Saldırganların hedef aldığı Stade de France'da da karmaşa vardı. Stadın giriş çıkışları kapanınca, maçı izlemeye gelenler panik yaşadı. Maç bittikten sonra seyirciler sahaya inerek burada beklemek zorunda kaldı. Paris'in en önemli metro hatları hizmet vermeyi durdurdu.
Sosyal medyada taksilerin dışarıda kalanlardan ücret almayacağına dair haberler çıktı. Trafik büyük ölçüde durduğundan Parislilerin bir kısmı güvenliksiz ortamda evlerine yürüdü.
Paris ve çevresinde, 19 Kasım'a kadarki tüm gösteriler ve destek yürüyüşleri iptal edildi. Okullar 16 Kasım'a kadar kapatıldı, 22 Kasım'a kadar planlanan tüm okul gezileri iptal edildi. Müzeler ve sinemalar saldırının ertesi günü kapalı kalırken, hafta boyunca düzenlenecek birçok konser iptal edildi. Saldırıyı takip eden hafta sonu boyunca tüm spor müsabakaları iptal edildi.
Hükümet muhalefet el ele
Pazartesi günü ülke genelinde 1 dakikalık saygı duruşu yapıldı. Hollande, saldırının "Fransız yaşam tarzını ve bilhassa gençleri hedef aldığını" söyledi.
Saldırıların ardından Fransa'da muhalefetin tavrı da dikkat çekiciydi. Hollande'ın rakibi ve selefi Nicolas Sarkozy, pazar günü Elysee Sarayı'na giderek Cumhurbaşkanı Hollande ile görüştü.
Hollande'ı en çok eleştiren aşırı sağcı Front National Partisi Lideri Marine Le Pen de Elysee Sarayı'na gitti.
Pazartesi Cumhurbaşkanı Hollande, parlamento ve senatonun vekillerini toplayarak olağanüstü hali üç aya uzatmalarını istedi. Hollande'ın konuşmasını muhaliflerin de aralarında bulunduğu tüm vekiller ayakta alkışladı.
Hollande'ın ulusal birlik çağrısına uyan vekiller, oturumun bitiminde Fransa'nın milli marşı La Marseillaise'i hep birlikte söyledi.
Basın tek ses
Fransız basını saldırı karşısında tek sesli bir tutum sergiledi.
Saldırganların birçoğunun emniyetin radarına giren kişiler olduğu ortaya çıkmıştı. Buna rağmen basın, emniyeti suçlamaktansa onlara yardımcı olacak bilgileri paylaştı.
Gazetelerin birçoğu kanlı ceset fotoğrafı paylaşmamaya özen gösterirken, önemli gazetelerin manşetleri "Paris'te katliam" ve "Yastayız" şeklindeydi.
TÜRKİYE'DE BÖYLE
Ankara katliamının ardından kameralar karşısına geçen Davutoğlu, "Bu saldırı ülkemizin bütününe karşı yapılmış bir saldırıdır" diyerek birlik ve beraberlik mesajı verdi.
Güvenlik güçleri ve savcılar saldırı ile ilgili hemen harekete geçti. DEA Ş, PKK, DHKP-C ve MLKP olmak üzere çok yönlü bir terör soruşturmasına başlandı.
Halkın günlük hayatına devam etmesi ve bir panik havası yaratılmaması için yasaklar konulmadı.
Tüm uyarılara rağmen olay yerinden kanlı ve halkı galeyana getirecek yalan yanlış iletiler paylaşıldı.
Hükümet karşıtı gösterilere döndü
Ankara'daki hain saldırının ardından üç gün ulusal yas ilan edildi. Bayraklar yarıya indirildi.
Sosyal medyada günlerce süren bir provokasyon başladı. Yapılan birlik ve beraberlik çağrılarına rağmen çeşitli siyasi parti ve marjinal gruplar Cumhurbaşkanı ve hükümeti hedef aldı.
Acıları paylaşmak için düzenlenen eylemeler hükümet karşıtı yürüyüşlere dönüştü. Sokağa çıkan marjinal gruplar güvenlik güçlerine saldırdı.
Acı bile birleştirmedi
Saldırının ardından açıklama yapan muhalefet liderleri birlik ve beraberlik çağrısı yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hükümet ve MİT'i hedef gösterdi.
Erdoğan yaptığı ilk açıklamada "Her Türlü terör eyleminin karşısındayız" dedi. Cumhurbaşkanı, "Bu saldırı karşısında göstereceğimiz dayanışma ve kararlılık, teröre vereceğimiz en büyük, en anlamlı cevap olacaktır" dedi.
Ankara'daki saldırıyı değerlendiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Yönetenlerin herşeyi önceden görmesini istiyoruz. Neden Türkiye bu halde?" diyerek hükümeti suçladı.
MHP lideri Bahçeli de Ankara'daki saldırıya ilişkin, "Canlı bombalar başkentimize kadar gelebilmeyi göze almışken, güvenlik ve istihbarat kurumlarının bundan habersiz kalmaları bir başka sorgulanması, üzerine gidilmesi gereken sorumsuzluk ve ihmalkarlıktır" dedi. Birlik çağrısı yerine hükümetin dış politikasını suçladı.
HDP Eş Başkanı Demirtaş da hükümete yüklendi.
Yayın yasağı delindi
Başbakanlık Ankara'daki patlamayla ilgili geçici yayın yasağı getirdi.
Soruşturmanın gizliliği için alınan kararı başta muhalefet partileri olmak üzere birçok basın yayın meslek kuruluşu protesto etti.
Gizlilik kararına rağmen başta Hürriyet olmak üzere birçok gazete canlı bomba oldukları iddia edilen kişilerin isim ve fotoğraflarını, daha önce ne yaptıklarını, ne zaman ve nerde bulunduklarını içeren bilgileri yayınladı. Bu yüzden birçok şüpheli yurt dışına kaçtı.