Osmanlıda temizlik anlayışını İskoçyalı Asilzade İngiliz Milletvekili H.Munro Butler Johnstone Türkler adlı kitabında; Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de.
Osmanlıda temizlik anlayışını İskoçyalı Asilzade İngiliz Milletvekili H.Munro Butler Johnstone Türkler adlı kitabında; Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de. Diyerek yazıyordu.
Dünyanın ilk çevre kanunu, Kanuni Sultan Süleyman döneminde oluşturuldu. Fatih Sultan Mehmed vasiyetnâmesinde; İstanbulun her sokağına ikişer kişi tâyin eyledim. Bunlar ki, ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu hâlde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Sokaklara tükürenlerin tükürükleri üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar. diyerek sokak temizliğine ne kadar önem verdiğini göstermekteydi.
Osmanlıda temizlik anlayışını İskoçyalı Asilzade İngiliz Milletvekili H.Munro Butler Johnstone Türkler adlı kitabında; Osmanlı sadece yeryüzünün en kibar milleti değil, aynı zamanda en temizidir de. Gerçek şu ki, temizliğin dışında nezaket hiçbir şey ifade etmez. Temizlik onlar için sadece sıhhat amacıyla uyulan bir şey değildir. Onu samimi olarak dinî görevlerinden biri sayarlar. Durulamak, temizliğin temelidir. Daha ötesi, Türklere göre evler de insanlar gibi tertemiz ve kirlenmemiş olarak tutulmalıdır. Her Türk evinin eşiğinin üstünde ısmarlama pirinç harflerle Pis hiç bir şey bu eşiklere değmesin yazılmaktadır. Bundan dolayıdır ki hiçbir moda veya özenti, Türkleri ayakkabılarını kapı dışında çıkarmaktan alıkoyamamıştır. Onun evi temizliğin mabedidir. sözleriyle ifade etmekteydi.
Osmanlıda şehrin temizliğini Subaşının emrinde çalışan çöpçü subaşı yapmaktaydı.Bu kimseler sokaklardan geçerken çöp çıkaran çöp çıkaran diye bağırırlar, sırtlarındaki küfe ile sokakları dolaşır birikmiş çöpleri küfelerine doldurarak denize atarlardı. O devirde sanayi olmadığı için çöpler suda erir gider, deniz günümüzdeki kadar kirlenmezdi. Osmanlıda temizlik o kadar önemlidir ki sanayimizin ilk ürünü sabun oldu. Başlıca, trablus sabunu, hünkari sabun kara sabun, kokulu sabun, kandiye sabunu, girit sabunu, arap sabunu vs.akla ilk gelenlerdendi.
1854 yılında kurulan
şehremaneti(belediye) 1868 yılında ilk kez çöp arabalarının yaptırdı. Bu
dönemde İstanbulun caddelerinde ve sokak aralarında dolaşır ve arazöz
denilen tahta el arabasıyla çöpleri alırdı.Birinci Dünya Savaşında erkeklerin
neredeyse tamamı cepheye gidince şehremaneti kadın çöpçüler almaya başladı.
Temizlik işinde çalışan 1100 amelenin büyük bir kısmı kadınlardan oluşmaktaydı.
İstanbul Belediye Başkanı Cemil Topuzlu Paşa 23 Mayıs 1919 yılında Vakit Gazetesinde şöyle yazmaktaydı: Belediye gücü yetiştiği kadar sokakları temizlemeye, yıkamaya, pislikleri vesaireyi kaldırmaya başladı. Ancak sokakları temiz tutup kirletmemek ahalinin vazifesidir. Belediye ne kadar memur kullansa, ne kadar masraf etse ahali mütemadiyen süprüntü, kağıt vesaireyi sokaklara attıkça yetişemez ve yapılan mesarif boşa gider.Hemşehrilerimiz dükkan ve hanelerinden çıkan süprüntü, kağıt parçası vesaireyi sokaklara atmasınlar, araba gelinceye kadar bir kap içinde saklasınlar. Eski adetlerden vazgeçerek tramvay bileti, tütün paketi, eski gazete gibi şeyleri de her tarafa konmuş olan kutu ve sepetlere atsınlar. Çirkap sularını sokaklara dökmesinler, sümkürmesinler, tükürmesinler. Başka memleketlerde yaya kaldırımlarını kirletmedikten başka temizliği hane ve dükkan sahipleri yapar. Bizde öyle yapalım. Herkes ev ve dükkanının önünü temiz tutmaya çalışsın.
Biz de Cemil Topuzluun yazısından ders çıkarmalı ve çevremize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Tarihe, bizden sonraki nesillere, günümüzün çevre koşullarını iyi bırakmanın sorumluluğunu taşımalıyız.
Kaynakça
Mehmet Mazak, Osmanlıda Çevre ve Sokak Temizliği, İSTAÇ, 2001.
Evliya Çelebi, Seyahatname 1. Cilt, Kabalcı Yayınevi, 2005.
Gülden Sarıyıldız, Sokak Yazıcıları : Osmanlılarda Arzuhaller ve Arzuhalciler,Derlem Yayınları, 2011.
A Mumro Butler Johnstone, Türkler Karakterleri Terbiyeleri ve Müesseseleri, TDV Yayınları, 1996.