Ben geçmişimi dürdüm bıktım çöpe attım çöplükleri sadece köpekler kurcalar.
Bir gün Necip
Fazıl bir üniversitede konferansa katılmış...
Çıkıp her zamanki gibi Din ve ALLAH kavramı hakkında konuşmuş...
Konuşması bittikten sonra onunla karşıt görüşlü olan bir Profesör Necip Fazıl'a
'Siz önceden çıkıp farklı şeyler söylerdiniz şimdi ise o sözlerinize çelişen
şeyler söylüyorsunuz... Yazdığınız şiirler hala ezberimdedir... Bu ne demek
oluyor? '
Necip Fazıl'ın cevabı meleklere parmak ısırtacak bir cevap olur 'Ben geçmişimi dürdüm bıktım çöpe attım çöplükleri sadece köpekler kurcalar. '
***
"Ahirete kabul etmediler geri döndük"
Nur Harmanı'nın pırıltılı kalemi Necip Fazıl'ın da içinde bulunduğu uçak Yeşilköy Havaalanından kalktıktan kısa bir zaman sonra arızalanır ve geri döner. Havaalanındakiler merakla "Ne oldu nasıl oldu?" diye sorarlar. Mübareğin cevabı hem teslimiyetçi hem de hikmetli: "Ahirete kabul etmediler geri döndük"
***
Mahkemede hâkim Necip Fazıl'a:
- Bak der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim öyle değil mi?
Necip Fazıl sorar:
- Hâkim Bey yoksa istifa mı ediyorsunuz?
***
Rahmetli Üstat bir yerde konferans verirken Üstadı sevemeyen biri konuşmayı
biraz
dinledikten sonra salondan çıkar gibi yapıp üstadın önünden geçerken muz kabuğunu
üstadın on tarafına yere atar.
Üstat umursamaz bir tavır;
-Burada bir kimlik bulunmuştur kayıp eden varsa gelip alsın der.....
***
1960'lı yıllar Üstad'ın "Sahte Kahramanlar" konferansı ile Türkiye'yi salladığı yıllar. İşte bu "Sahte Kahramanlar" dolayısıyla Ankara'ya gittiği zaman devrin başbakanı bir adamını göndermiş Üstad'a adamın getirdiği mesaj şu:
Muhterem Üstadım sayın başbakanımızın size çok selamları var.
-Aleyküm Selam ne diyor?
Sahte kahramanlar konferansında kendilerinden söz edilmemesini istiyorlar.
Başbakanın adamının sözü bitince şöyle gürlemiş Üstad:
Var git söyle ona sahte kahraman olmak da bir seviye işidir. Onda bu seviye de
yok merak etmesin bahsetmeyeceğim.
***
Yine bir gün Üstad'a sormuşlar:
-Üstad özel arabanız yok mu?
Üstad düşünmeden cevap verir:
-Ona en son bineceğiz.
***
Üstad Yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi. Bir gün bir tren istasyonunda onun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (bazı rivayetlere göre onu sevmeyen biri) sorar:
- Ne oldu Üstad treni mi kaçırdınız?
Üstad böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir eksiklik bir
yenilgidir.
- Kovdum gitti der.
***
Üstadın müdafaaları basit birer savunma değildir. Hâkimleri diliyle ve zekâsıyla etkilemek üstad için zor değildi. Sanatsal savunmaların etkisinde kalan hâkim değiştirilirmiş. Bir seferinde yine hâkim değişmiş ve yeni hakim üstadın savunmasını duyunca "artistlik yapma adam gibi konuş" demiş. Tabi üstadın altta kalması beklenemez.
"Hakim bey biz tutukluyken öyle muamele ediyorlar ki bizde adamlık bırakmıyorlar o sebeple karşınıza çıktığımız vakit rol yapmak zorunda kalıyoruz"
***
Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp:
"Üstad" diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu biz
kendimiz yolumuzu bulabilirdik."
N. Fazıl okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
"Ne diye vapura bindin ki yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.
***
Peki o zaman
Necip Fazıl Kısakürek sakal bırakmaya karar verir ve bırakır. Sakallı halini
görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat üstad bu.
Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir. Üstadın sakallı halini
gören biri üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kastederek;
-"Yahu Maymuna dönmüşsün!" der.
Bu söz üzerine üstad adama haddini bildirir:
-"Öylemiii peki o zaman arkamı döneyim!.."