MADALYONUN İKİNCİ YÜZÜ
Ahmet SEVEN
Her zaman söylerim.İnsanın iki yüzü vardır diye.
Birincisine bakarsın yüzünü öpesin gelir.
İkincisine bakarsın yüzüne tüküresin gelir.
İnsandır bu.
Ümit ederiz ki hep birincisiyle kalsın.
Onunla anılsın.
Onunla bilinsin.
Ancak...
Özellikle siyasette gördüğümüz bir çamurluğu yazalım isterseniz.
Adam işbaşında ise kendinden ve bağlı bulunduğu partisinden daha değerli bir şey yoktur.
Dava adamı kendisi davası da partisidir.
Ya bir de aday gösterilmezse!?
İşte o zaman durum değişir.
Toz kondurmadığı partisinin yani davasının ilk karşısına geçen kendisi olur.
Çevresindekilere el altından talimat verir
Yönlendirir.
Bulunduğu merkezi zayıflatıp çökertmek ister.
Vereceği mesaj şudur;
Ben varsam her şey var, yoksam hiçbir şey yok.
Kabaran nefsi için bakın nele yapıyor.
Bu siyasette böylede ticarette farklı mı?
Veya kurumlarda...
Bir gün evvel ballandıra ballandıra satmaya çalıştığı ürünü, firmasından ayrıldığında yerle bir ettiğini düşünün.
Adamın müdürlüğünü düşürün de görün nasıl tersine döndüğünü.
Teferruata girmeyeceğim.
Şahsiyet meselesi bu.
Şereften söz ediyoruz.
Madalyonun iki yüzü var.
Karar verirken asla tek yüzüne bakarak karar vermeyin.
Yolda yürürlerken birbirleriyle mutluluk içerisinde oynaşan köpekleri gören dostları Mevlanaya efendim derler; "Bakın nasılda kardeşçe oynuyorlar" Mevlana cevabı geciktirmez: " Onları bir kere de önlerine kemik atılınca seyredin!"
Dilerim ki kardeşlik bozulup da kalleşliğe dönüşmesin.
Dilerim ki varlıkta ne isek yoklukta da o olalım.
Bir kez olsun madalyonu yanıltalım.
İnsan işine geldiği zaman değil, işine gelmediği zaman da adamlığını muhafaza etmelidir.
Bakıyorum da...
Davadan söz edenler, şahsiyetten insanlıktan....
Bir yerde görev verilmeyince, verilen alınınca veya yeter denilince nasıl da değiştiler, değişiyorlar.
İş mi şimdi bu?
Alanı satanı, yalanı dolanı, sahteyi sahtekarı, yalakayı karşı tarafla kurduğu alakayı...
Anlayan anladı.
Ve...yakın bir gelecekte bunlardan çok sayıda göreceksiniz.
Hem de yanıbaşınızdakilerden.
Ne kadar adam olduklarını ve yine ne kadar çapsız kaldıklarını.