Tarihin en büyük ve en acı sürgünlerinden birisi olan Kırım Tatar Sürgünün 75. yılında sürgünü gerçekleştirenleri lanetle anıyoruz.
KIRIM TATAR SÜRGÜNÜ 18 MAYIS 1944: UNUTMADIK
Tarihin en büyük ve en acı sürgünlerinden birisi olan Kırım Tatar Sürgünün 75. yılında sürgünü gerçekleştirenleri lanetle anıyoruz.
Sovyetler Birliği'nin 1922'de kurulmasının ardından Moskova yönetimi Kırım Tatarlarını özerk yerli nüfus olarak tanıdı.
1920 yılında Kırım Türkleri anavatanları Kırım'da gazeteleri, eğitim kurumları, müzeleri, kütüphane ve tiyatrolarıyla kendi kültürlerini geliştirme olanağına sahipti.
Kırım Tatarcası Rusçayla birlikte özerk yönetimin resmi diliydi. Zira, 1920 - 1930 yılları arasında Kırım Tatarları toplam nüfusun yüzde 30'unu oluşturuyordu.
1930'dan sonra Sovyet rejimi baskı ve zulme başladı. Önce Rusya'nın kuzeyinde yaşayan Tatarlar sürgüne gönderildi ardından 1932-33 yıllarında kıtlık yaşandı. Bu gelişmeler Kırım Türklerinin Sovyet rejimine tepki göstermeye başlamasına yol açtı.
Zorunlu sürgün 18 Mayıs sabahı başladı ve 20 Mayıs'ta son buldu. Bu sürede 238.500 kişi, yani Tatar nüfusunun neredeyse tamamı sürgün edildi. Sovyetler Birliği'nin İçişleri Halk Komiserliği sürgün için 32 bin kişilik güvenlik gücü kullandı.
Stalin liderliğindeki Sovyet yönetimi, "Vatan hainliği, Sovyet halkını imha etme girişimi ve Nazi işgalcileriyle işbirliği" gibi yalanlarla Kırımlı Tatarların sürgün ve katliamına meşruluk katmak istedi.
Kırım Türklerine eşyalarını toplamak için 15-20 dakika süre verildi. Her ailenin 500 kilo yük taşıma hakkı olmasına rağmen insanların çok daha az eşya taşımasına olanak tanındı. Tatarlar kamyonlarla tren istasyonuna taşındı ve 70 trenle doğuya sürüldü. Dar vagonlar fazlasıyla kalabalıktı ve sürgün sırasında çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere 8 bin insan yaşamını yitirdi. Ölüm nedenlerinin başında susuzluk ve tifo geliyordu.
Sürgünün ilk üç yılında Kırım Türklerinin yüzde 46'sı açlık, bitkinlik ve hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Birinci yılda ölenlerin yarısı çocuktu. Tatarların çoğu Özbekistan ve komşu ülkeler Kazakistan ve Tacikistan'a gönderildi. Bazı küçük gruplar Ural dağları çevresinde ve Kostroma bölgesine gitti.
Temiz su bulunmaması, kötü hijyen koşulları ve tıbbi yardım olmadığı için sürgün edilenler gittikleri yerlere sıtma, sarı humma, dizanteri ve başka hastalıklar taşıdılar. 1950 ve 60'larda Tatarlar vatanlarına dönmek için Özbek kentlerinde düzenledikleri eylemlerle mücadele verdi. Zamanla Kırım Tatarlarının hakları genişledi ama Tatarların Kırım'a dönüşü 1989'a kadar gerçekleşmedi.