KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER MAHKEMEDE ŞAŞAR
AHMET SEVEN
Demokrasilerin en belirgin özelliği kişilerin fikirlerini özgürce ifade edebilmeleri.Ancak bunu yaparken kendi düşünceleri dışında kalanları rencide etmemeleri gerekiyor.
Ülkemizde fikirlerini ifade etmeye çalışanlar genellikle karşıt kesimi hedef alıyor.
Birikmiş öfke ve hırsını kusuyor.
Medeni biçimde tartışma yerine kavgaya çağrışım yapıyor.
Daha da öte gidip kişilerin hak ve hürriyetleri ayaklar altına alıp ezip geçiyorlar.
Tabi bu yapılanlar insanlıkla bağdaşmadığı gibi hukukun sınırlarını da zorluyor.
Konu yargıya taşınıyor.
Biraz önce ekranlarda yapmadığı hakareti bırakmayan, edepsizlikte sınır tanımayan, donkişotça sağa sola saldırıp kırmızı çizgileri aşanlar bu defa kıvırmaya başlıyor.
Öyle dememiştim veya öyle demek istememiştim, yanlış anlaşıldım...gibi bir sürü sözler.
Manevra başlıyor anlayacağınız.
Toplumda buna kısaca kıvırma deniyor.
Sözünün arkasında olacaksın ve kıvırmayacaksın.
Son olarak Erol Mütercimler yaptı bunu.
İmam Hatip okullarından mezun olanlara ağza alınmayacak laflar etti.
Ekranda söylediği sözleri defalarca dinledim.
Tepki alınca hayır ben öyle demek istememiştim diyor.
Açık ve mertçe söylenmiş bir sözün şerhe açıklanmaya ihtiyacı olmaz ki...
Şarkıda geçiyor ya: "Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar"
İşte böyle.
Ne konuşursanız konuşun, ancak edebinizi muhafaza edin.
"Merdi kıpti, şecaat arz ederken sirkatin söyler"derler.
Sözleriniz kimliğinizi ve kişiliğinizi deşifre eder.
Sözün özü: Ya söylemeyeceksin ya da söylemişsen kıvırtmayacak sonucuna katlanacaksın.
Töhmet altında bırakılanların suskun kalmaları düşünülebilir mi?