-Bir bilge çölde öğrencileriyle otururken demiş ki: ‘Geceyle gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman aydınlanır?
Öğrencilerden biri: ‘Uzaktaki sürüye bakarım, koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir’ diye cevap vermiş.
Başka bir öğrenci söz almış: ‘İncir ağacını zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır’
Bilge uzun zaman susmuş öğrenciler meraklanmışlar ve ne düşündüğünü sormuşlar. Bilge şöyle demiş:
‘Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi, çirkin mi, beyaz mı, siyah mı diye ayırmadan ona kız kardeşim diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi, yoksul mu diye bakmadan erkek kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, aydınlık başlamıştır’
.....................
İnsan ön yargılı ve artniyetli olmamalı.
Daima iyilik düşünmelidir.
İnsan insana önce insan olduğu için değer vermelidir.
İyi insanlar yıldızlara benzer.
Yıldızların sayısı çoğaldıkça karanlıklar da bir o kadar aydınlanır.
Yalnız iyi düşünmek yetmez.
İçerisinde adalet ve eşitlik bulunan güzel düşünceyi hayata yansıtmak ta gerekir.
İnsan işte o zaman kazanır.
Gayrısı nafile.
Dünyayı aydınlatan da insan, karartan da...
"İnsan var odaya girince oda aydınlanır, insan da var odadan çıkınca" derler.
Güzelleştiren de insan çirkinleştiren de...
Çimenleştirende o, çamurlaştıran da o.
Yakan da söndüren de...
Yaptığı hatayı kendinden başkasına mal eden tek varlık.
Dünyayı kurtaracak olan da kurutacak olan da...
Bilgenin sözlerinden ders çıkarmak gerek.
İşte o zaman kazanan insan olacak.
.....................
ve sonuç:
Geldik gidiyoruz işte hepsi bu.