AA muhabirinin, yazar Sümeyra Sağlam Saydam'ın, Çanakkale Savaşları'nın 95. yıl dönümü dolayısıyla kaleme aldığı "Kan ve Mürekkep" adlı kitabından derlediği bilgiye göre, hiçbir savaşta Çanakkale Savaşları'nda olduğu kadar okumuş, eli kalem tutan şehit ve zayiat verilmedi.
Askeri okulların son sınıf öğrencileri ile tıp fakültesinin 3-4'üncü sınıf öğrencilerinin yanı sıra liselerden çocuk denecek yaştaki gençler de cepheye alındı. Tıp fakültesinin tatil döneminde olduğu ağustos ayında, 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte genel seferberlik ilan edildiği için tıp öğrencilerinin hemen hemen hepsi silah altına alındı.
Bir buçuk ay askeri okula sevk edilen 1894 (1310) doğumlular, bölük çavuşu, er ve onbaşı olarak askeri eğitime tabi tutuldu. 1915 yılında 1894'den önce doğanlar birliklere dağıtıldı.
3, 4, 5. sınıf öğrencileriyle Şam Tıbbiyesi, eczacılık, dişçi fakülteleri öğrencileri, farklı hastanelere ve değişik birliklere dağıtıldı. Askeri ve sivil tıbbiyeden askere alınan son sınıf öğrencileri "zabit vekili", 3. ve 4. sınıf öğrencileri "başçavuş muavini", 1. ve 2. sınıflar "çavuş" rütbesiyle subay adayı oldu.
Seferberlik ilanı ile birlikte tatilde olan binlerce üniversite öğrencisi, bulundukları yerlerdekiaskerlik şubelerine başvurdu. İhtiyat zabiti olacak bu gençlerin eğitimleri, vakit geçirilmedenHarbiye Mektebi'nde başladı. Yeni kurulmakta olan birliklerin subay ihtiyacı yine İstanbul ileAnadolu'daki üniversite ve liselerden karşılandı.
Seferberlik başlangıcında ilk silah altına alınanlar, üniversite ve medrese öğrencileri oldu. Muharebelerin ilk günlerinde İstanbul'a cepheden gelen telgraflarda birçok subay zayiatının olduğu ifade edildi ve ilk vasıtalarla yeni subayların gönderilmesi istendi.
LİSELİLER DE CEPHEDE
Üniversitelerin büyük kısmı silah altına alındığından sıra liselere geldi. İlk önce liselerin 11. ve 12. sınıf öğrencileri askere alındı. Birçok lise öğrencisi de gönüllü olarak Çanakkale'ye gitmek için askerlik şubelerine koştu. Mayıs ayının sonlarına gelindiğinde, birçok lisenin son sınıfında öğrenci kalmadı. Çanakkale Savaşları'nın bitmek üzere olduğu aralık ayında tablo daha da netleşmeye başladı.
Cephede şehit olan binlerce gencin yerine yenilerinin silah altına alınması gerekiyordu. Bütün gayretlere rağmen açık bir türlü kapatılamadı. Geriye tek çare kaldı, daha genç yaştaki Mehmetler de askere alınmalıydı.
Bunun için henüz zamanı gelmemiş tertipler askere çağrıldı. Aralık 1915'te, 1896 (1312) doğumlu gençlerin ilk muayenelerinden sonraki bir yıllık bekleme süreleri kısaltıldı, bununla beraber 1897 (1313) yılı doğumluların ilk muayeneleri 1916'nın Martı olması gerekirken iki ay erkene alındı. Bu tertibin de ikinci muayenesi bir yıl beklenmeyerek 1916 Mayısı'nda yapıldı yeni Mehmetler silah altına alındı.
Yüzyıllara dayanan birikimlerin, bazen saat kadar küçük zaman dilimlerinde kaybedildiği cenk meydanında, cephaneler, ordular, sınırlar, Osmanlı coğrafyasına ait, yüz binlerce insan, köylüler, çalışıp üreten kesim, öğrenciler, öğretmenler, doktorlar, hukukçular, subaylar, erler ve çocuklar yitirildi. Metrekareye 6 bin merminin düştüğü, gerçek bir mahşer yeri olan Çanakkale'de askerler zaman zaman çocuk denecek yaşlara kadar inmiş birliklerden oluştu.
Kimi liselerden, kimi üniversitelerden, kimisi yurt dışındaki kariyerini yarım bırakıp cepheye koşan ülkenin beyin takımı eğitimli gençler, arkalarında büyük bir zafer bıraktı. Maarif olarak ödenen ağır bedel karşısında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, "Biz Çanakkale'ye bir darülfünun (üniversite) gömdük" dedi.
SİVAS MEZUN VERMEDİ
17 yaşındaki öğrencilerini cepheye gönderen Sivas Lisesi'nde öğrenciler okuldan ayırılırken, hocalara hitaben tahtalara; 'Hocam biz Çanakkale'ye gidiyoruz, hakkınızı helal edin...' diye yazdılar. Savaşa giden öğrencilerin hepsinin şehit olması nedeniyle 1915'te Sivas Lisesi'nde hiç mezun verilmedi.
İLK GÖNÜLLÜ MEKTEPLİ
Çanakkale Savaşları'nın ilk dört ayında, yeni birliklere ihtiyaç duyuldu. İstanbul'da gönüllü duyurularıyla ilgili ilanlar duvarlara asıldı, gazetelere ilan verildi. İlanlarda gönüllü kaydı için verilen günün gelmesine bir gün kala, Mekteb-i Sultani öğrencisi 646 Celal de gönüllü yazılmayı aklına koydu ama o, bu işe farklı bir anlam daha katmak istiyordu.
Sıradan bir kayıt yaptırmayacaktı. Herkese bu işe nasıl baş koyduğunu göstermek istiyordu. Belki bu hareketiyle uyuyan bazı ham gönülleri de uyandırabilecekti. O gece geç saatlerde, gönüllü asker kaydının yapılacağı askerlik şubesinin kapısına gitti. Sabaha kadar kapıda bekledi. Onun çok anlamlı bir amacı vardı. Günün ağarmasından bir süre sonra önce görevliler, ardından da gönüllü yazılmayı düşünenler gelmeye başladı.
Kapıda geceden beri bekleyen Celal İbrahim'i görünce şaşırdılar. Neden orada beklediğini soranlar, aldıkları cevap karşısında daha da şaşırdılar. O, adını gönüllü listesinin en başına yazdırmak istiyordu.
MEVKİSİ SOL BEKTİ, ŞEHİT OLDU
Celal İbrahim, Galatasaray spor Kulübünün 4 numaralı kurucu üyesiydi. Celal İbrahim, Galatasaray İstanbul Futbol Birliği Ligi'ne katıldığında, 25 Kasım 1906'da İngiliz Imogene takımına karşı sahaya çıkan ilk takımda da yer alır. Mevkisi sol bekti. Kuruluştan 1914'e kadar bütün maçlarda yer aldı. Galatasaray-Fenerbahçe arasında 12 Şubat 1911'de oynanan ve Galatasaray'ın 7-0 galibiyeti ile biten maçta 4 gol birden attı. Irak'ta, Müstakil Süvari Alayı Birinci Bölüğü'nde teğmen rütbesiyle görev yaptı. Celal İbrahim, ihtiyat zabiti olarak katıldığı Birinci Cihan Harbinde 1917'de Irak cephesinde şehit oldu.
100 BİNDEN FAZLA AydınI KAYBETTİK
Çanakkale Savaşı'nda 100 binden fazla okumuş ve aydın Türk'ü kaybedildi, bu kaybın olumsuz etkileri Türk İstiklal Harbi'nde ve Cumhuriye Türkiye'sinde görüldü. Mustafa Kemal Atatürk bu kaybı şöyle ifade etmiştir: 'Biz Çanakkale'de bir dar-ül fünün (üniversite) gömdük'