Hani Darılmak Yoktu
Ahmet SEVEN
Bir hatamı görürsen düzelt derdin.
Dost dostun eksiğini örter derdik.
Hz. Ömer (ra) Bir hatamı görürseniz ne yaparsınız diye sormuştu. Sahabe de kılıcını çekip seni bununla doğrulturuz diyerek cevap vermişti.
Bu vakayı kaç defa tekrar ettiğini ben de unuttum.
Herhalde sen unutmamışsındır.
Şimdi hatalı olduğun bir hususta hatırlatmada bulunduk diye gönül mü koyuyorsun?
Keşke gönül koysaydın.
Gönül koymaya hasret kaldık biliyor musun?
Şimdi gönlün yerini nefis aldı.
Nefis kabarıyor.
Hâlbuki gönül dediğimiz şey kucak açardı.
İtmezdi atmazdı kızmazdı darılmazdı
Bu durumda sana ne diyesim geliyor biliyor musun?
Sen de onlardan birisin.
Yani sen de ötekilere benzemeye başladın
Bak sen idarecisin.
Şeyh Edebalının sözlerini ezbere bildiğini sanıyorum.
Fakat ben yine de hatırlatmak için birkaç satırını yazıvereyim.
Ey oğul! Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlamak sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana...
Kim ki seni tenkit ediyor.
Reddetme.
Davet et.
Bir çay iç, kahve iç.
Olur a kim bilir belki de doğrudur.
Doğru değilse ona yazık.
Ya bir de doğruysa işte o zaman da sana yazık.
Bak seçimler yaklaşıyor.
Sabırlı ol.
Metanetli ol.
Darılmak yok tamam mı?
Anlaşıldı mı ola.