• İHSANBAŞKAN

HAFTANIN KONUĞU: TİYATRO SANATÇISI-HÜSEYİN KURT

RÖPORTAJ Haber Girişi : 04 Mart 2021 18:46
HAFTANIN KONUĞU: TİYATRO SANATÇISI-HÜSEYİN KURT
Tiyatro gerçekten insanı insana insanla ve insanca anlatan muhteşem bir sanat. Tiyatro eğitir ve öğretir. Tiyatro başarıyı artırır. Tiyatro huzur ve mutluluk verir. Tiyatro insanı kötü alışkanlıklar uzak tutar. Tiyatro nefsi okşadığı gibi o nefsi ayaklar

HÜSEYİN KURT: Tiyatro gerçekten insanı insana insanla ve insanca anlatan muhteşem bir sanat. Tiyatro eğitir ve öğretir. Tiyatro başarıyı artırır. Tiyatro huzur ve mutluluk verir. Tiyatro insanı kötü alışkanlıklar uzak tutar. Tiyatro nefsi okşadığı gibi o nefsi ayaklar altına da aldırır.

 

SAMSUN ENGELLİLER TİYATROSU GENEL SANAT YÖNETMENİ HÜSEYİN KURT VE TİYATROYA GÖNÜL VERMİŞ SANATÇI ARKADAŞLARI YILLARDIR SAHNELERDE. NEREDEYSE ANADOLU’DA ADIM ATMADIKLARI ŞEHİR KALMAMIŞ VE MESAJLARI ÇOK AÇIK: “BU İŞTE BİR SAKATLIK VAR.”

 

HÜSEYİN KURT İLE HAYATI, SANATI VE TİYATROYU KONUŞTUĞUMUZ SÖYLEŞİMİZİ BEĞENECEĞİNİZİ UMUYORUM.

 

Celalettin TUTKUN: Okurlarımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi adına Hüseyin Kurt kimdir, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

 

Hüseyin KURT: 1972 yılında Samsun’un Çarşamba ilçesinde dünyaya geldim. İlk-orta ve lise öğrenimimi Çarşamba’da, üniversite öğrenimimi Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde tamamladım. Ayrıca aynı anda Samsun Büyükşehir Belediye Konservatuvarında 4 yıllık Tiyatro eğitimimi tamamladım. Çarşamba Belediyesi Cemil Şensoy Kültür Merkezinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra istifa edip, Çarşamba Halk Eğitimi Merkezinde çalıştım. Sonrasında Samsuna tayin isteyerek Canik İlçesinde bir okula geldim. Hala orda görev yapıyorum.

 

Biz sizi tiyatro sahnelerinden tanıyoruz, çok başarılı oyunlar sahnelediniz, tiyatro ile tanışmanız nasıl oldu?

 

Daha küçük yaşlardan beri Tiyatroya çok merakım vardı. Ben İlkokula giderken İlkokullar arası Tiyatro yarışmaları olurdu. Mayıs ayı gibi başlar Haziran 15 gibi okullar kapanırken finali olurdu. Kendimi hep sahnede hayal ederdim. Ayrıca ben İlkokul 4 veya 5. Sınıf olacak rahmetli Hulusi KENTMEN’in, tiyatro oynamak için Çarşamba Halk Eğitimi Merkezine geleceğini duyunca onu izlemek için okul harçlıklarımı biriktirmeye başlamıştım. O gün geldi babacan tavırlı, pala bıyıklı rahmetliyi görünce çok mutlu olmuştum. Rahmetli araçtan sırtında dekor taşırken bir ara göz göze geldik. Tabi ki ben o zamanlar utangacım. Tebessüm ederek başıyla beni selamladı. Onu da izlemek kısmet oldu. Derken içimde var olan tiyatro aşkı bu vesilelerle aleve dönüştü. Bir gün arkadaşlarla otururken dedim arkadaşlar gelin Tiyatro oynayalım. İlk yazdığım Güller Solmasın oyunuyla Çarşamba da 10 Nisan Polis haftasında başlayan ve 30 Nisan’a kadar süren oyunumuzu güzel ilçemizde o zamanlar 13500 kişi izlemişti. Her zaman var oldu içimde Tiyatro aşkı…

 

Samsun engelliler tiyatrosu ve “Bu işte bir sakatlık var” nasıl ortaya çıktı?

 

Uzunca yıl Çarşamba’da Engelli olmayan arkadaşlarla Tiyatro oynadıktan sonra, Samsun’a tayinle gelince engelli arkadaşlardan gelen taleple çoğunluğunun engelli olduğu bir tiyatro grubu kurarak çalışmalara başladım. Hiçbir zaman engelliliğin arkasına sığınılmadan, sahnelerde sadece engellilerin hayatı değil, engelli kardeşlerimizin her alanda olduğu gibi kültür ve sanat alanında da başarılı olabileceklerini göstermek adına mücadele verdim. Bu İşte Bir Sakatlık Var adlı oyunda buradan çıktı. Oynayan engelli ama sahnede engelli olmayanlardan hiçbir farkları yok. Düşünülenin tersine işler yapıyorlar. Oyunlarımda genelde negatiflikler değil, olumsuzluklar değil, hayata bakılanın tersinden bakabilmeyi sahneledim. Onun için Bu işte Bir Sakatlık Var.

 

Sahnelediğiniz eserleri kendiniz yazıyorsunuz, ilham kaynaklarınız nelerdir?

 

Oyunları yazarken ilham kaynağım, kimi zaman bir hikaye, birinin yaşantısı, çevremizdeki olaylar, etrafımızda gördüğümüz eksiklikler, yaşadığımız diyaloglar. İnsanın var olduğu ve yaşam döngüsünün döndüğü her şey kaynağım.

 

Türkiye’de tiyatronun geleceğini nasıl görüyorsunuz.

 

Yaklaşık 28 yıldır bu alanda ayakta kalabilmek için mücadele ediyorum. Tabi ki Türkiye’de Tiyatro hak ettiği yerde mi? Tabi ki hayır! Samsun’umuzda da birçok özel Tiyatrolar var. Onlar da bu işi sürdürmek için mücadele veriyorlar. İlkokuldan başlayarak çocuklarımıza Tiyatroyu sevdirmek, yeteneği ve arzusu olan evlatlarımızı bu doğrultuda yönlendirmek ve eğitmek gerekir. Tiyatro fuzuli bir iş ve meslek gibi görülmemelidir. Tiyatroda bir eğitim biçimidir. Tiyatro yaşam biçimidir. Tiyatro ülkemizde maddi ve manevi olarak desteklenmelidir. Aksi takdirde Tiyatro yapanlar bu belirsizlikte kaybolup gideceklerdir.

 

Engellilerin toplumda yer alması konusunda neler söyleyebilirsiniz?

 

Engelli kardeşlerimizin her alanda var olabilmeleri için psikolojik ve sosyal yönden desteklenmeli. Yetenekleri ve engelleri oranında topluma entegre edilmeli. Onlar sadece engelli gün ve haftasında anılan değil her zaman aranan ve sorulan insanlar olmalı. Onların kendilerini değerli hissetmelerine yardımcı olmalıyız. Engelin yaşamaya engel teşkil etmediğini unutmamamız gerekiyor. Engelli kardeşlerimiz toplumun içinde yer alarak her türlü engeli aşıyorlar.

 

Turnelere çıktığınızı birçok şehirde sahne aldığınızı biliyorum, ilginç bir anınız mutlaka vardır, bizimle paylaşır mısınız?

 

Tabi çok sayıda anımız var. Grubumuz engellilerden oluştuğu için ilginç anılarımız oluyor. Turneye giderken birçok il için uçakla seyahat ediyoruz. Grubumuzda görme engelli bir arkadaşımız var. Uçağa giriş yaptık koltuğumuza doğru ilerlerken o arkadaşımız dedi: “Hocam ben cam kenarına oturmak istiyorum.” Dedim, neden cam kenarı olsun ki. O arkadaşımda bana: “Hocam dışarıyı izleyeceğim.” Şaşırdım ne diyeceğimi bir an bilemedim. “Aslanım” dedim “sen görmüyon dışarıyı nasıl izleyeceksin.10000 fitten ben bile görmüyorum” deyince: “Hocam cam kenarına oturunca görüyormuş gibi hayal ediyorum” dedi.

 

Çok fazla anımız var tabi ki. Gaziantep’te turnedeyiz. Öğretmenevinde konaklıyoruz. Sabah kahvaltımızı yaptık. Bahçede çay içiyoruz. (Tabi o zamanlar pandemi yoktu). Görme engelli arkadaşımız bizden sonra bahçeye indi yanımıza gelecek. Bir arkadaşıma yardımcı olmasını istedim. Bunu duyan görme engelli arkadaşım “bana kör muamelesi yapmayın, ben gelirim” diye bağırdı. Tabi biz takipteyiz. Biraz geldi, önünde ağaç var dedik inşallah çarpmaz. Der demez kafayı çarptı ağaca ve kızgın bir ifadeyle: “Benim geleceğimi bilmiyorlar mıydı da ağacı buraya dikmişler demez mi”. Hemen yanına gidip yardımcı olduk.

 

Ortopedik engelli ayağı hemen hemen 15- 20 cm kısa olan bir arkadaşımız var. Oyun bitti izleyici fotoğraf çektirmek için sahneye geldi, sonrasında sohbet ediyoruz. Bir izleyici arkadaşımıza sordu: “Abi ayağın kaç cm kısa?”. Arkadaşım: 9 cm diye cevap verdi. Gruptan bir başka arkadaşımız: “Ne 9 cm, benim ayağım 5 cm kısa, yürürken bir yere bir göğe çıkıyorum, sen farkında değilsin galiba, sen mağma’ya inip ay’a çıkıyorsun” deyince gülüşmeler havada uçuştu.

 

En önemlisi de oyundan sonra izleyicilerin, birçok arkadaşımızın engelinin farkına varmayıp selamlamadan sonra “Aaaaa valla hiç farkında olmadım” dediklerine de çok şahit olduk.

 

Gençlere ve tiyatro severlere vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

 

Tiyatro gerçekten insanı insana insanla ve insanca anlatan muhteşem bir sanat. Tiyatro eğitir ve öğretir. Tiyatro başarıyı artırır. Tiyatro huzur ve mutluluk verir. Tiyatro insanı kötü alışkanlıklar uzak tutar. Tiyatro nefsi okşadığı gibi o nefsi ayaklar altına da aldırır. Yediden yetmişe her bir bireyin Tiyatronun içinde olamasa bile mutlaka tiyatro izlemelerini tavsiye ediyorum. Toplumun gelişmesi, eğitilmesi açısından tiyatro yön vericidir. Özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz mutlaka sanatın her dalında olacağı gibi tiyatronun da içinde olup, o sahnenin tozunu yutmalarını çok arzu ediyorum.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.