Onlar tıpkı üstadın;" Cemiyet hayatını avuçlarına alanlar, şahsi hayatlarını ellerinden bırakırlar" dediği gibidirler.
Birisi günün adamı, öteki gönül adamı.
Günümüzde maalesef günün adamlarını tutup, gönül adamlarını
ötekileştirmişizdir.
Yani varsa yoksa günün adamı.
Günün adamı kendine, gönül adamı ise herkese kazandırma derdindedir.
Günün adamı eline diken batsa dünyayı velveleye verir de gönül adamının eli
kesilse sesini çıkarmaz.
Onun canı daha çok başkalarının eline batan dikenlerden dolayı incinir.
Onlar tıpkı üstadın;" Cemiyet hayatını avuçlarına alanlar, şahsi hayatlarını
ellerinden bırakırlar" dediği gibidirler.
Bugün cemiyet hayatını avuçlarına aldıklarından dolayı şahsi hayatlarını
ellerinden bırakan onlarca insan tanıyorum.
Seçtikleri tek makam vardır o da gönül makamı.
İşte budur onları gönüllerde yükselten, yücelten.
Peki günün adamı böyle midir?
Dikkat ederseniz çoğunu kendileri ve yanında olduklarına kazandırma kaygısı
içerisinde olduklarını görürsünüz.
***
Selçuklu Sultanlarından biri, Mevlâna'yı ziyaret ederek, saltanatları arasında
ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı alır;
Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir. Benim saltanatım ise,gözlerimi
kapadığımda başlar.
***
Anlıyor muyuz şimdi gönül adamlığının kıymetini?
Birisi mezara konulduğu gün yani gözlerini dünyaya kapadığı gün unutulur.
Öteki ise ahrete kadar yaşar.
Günün adamı yalnız gözleriyle, gönül adamı ise gönül gözüyle de görür.
Bu yüzden günün adamları, gönül adamlarını göremezler.
Görseler de görmezden gelirler.
Hani zaman zaman adam gibi adam diyoruz ya.
İşte o adam gibi adam gönül adamıdır aslında.
Yani Diyojenin fenerle aradığı adamlardır.
Onları bulursunuz bilemezsiniz, bilirsiniz bulamazsınız.
Bugün daha çok maddeci dünyanın ötekileştirdiği gönül adamlarına ihtiyacımız
var.
Bulmuşsanız eğer kıymetini bilin.
Şayet bulamamışsanız aramaya devam edin.
Dikkat edin günün adamı güneşte yanan mum gibidir.
Yanar ama ışık vermez, verdiğini sanır.
Hoşçakalın.