Fatih Terim Fonu ve dolandırıcılığın boyutları
Ahmet SEVEN-SAMSUNBÜLTEN
Türkiye'de futbol otoritesi Fatih Terim gidip milyonlarca doları bir bankanın şube müdürünün eline sayıyor.
Yeşil sahalarda olduğu gibi onun disiplin ve kararlılığına güvenen bir kaç futbolcu da milyon dolarları aynı kişiye teslim ediyor.
Paralar bankanın resmi hesabından giriş yapmıyor.
Anlaşılacağı gibi banka müdürü Seçil Erzan bankayı kullanarak fahri bir banka oluşturuyor.
Milyon dolarlara karşılık milyon dolarlar kazandıracak bir fon kuruyor.
Bu da bir anlamda zenginlerin saadet zinciri gibi bir şey.
Tamamen kağıt üzerinde oluyor bunlar.
Dolandırıcılık diye tabir ediliyor.
Ancak bir araba dolusu paraya kayıt kuyut olmadan işlem yapmak elbette ayrı bir suç.
Şimdi bu suça daha fazla para kazanacağım diyerek sisteme dahil olanlar kim diye bakıyorsunuz.
Aklı başında diye tabir edilen insanlar bunlar.
O kadının dolandırıcılığı tek başına yapması mümkün mü?
Ortaya çıkanlar buzdağının yalnızca görünen yüzü.
Peki ya göremediklerimiz?
Nasıl bir tezgah bu?
Fenomenlerin ardından böyle bir olayla karşılaşmak şaşırtıyor insanı.
Dokundukça bir diğeri geliyor.
Türkiye'de kayıt altına alınamayan paralar...
Nelere sebep oluyor bir bilseniz.
Yoksulluğa, işsizliğe, açlığa, her kalem malın şuursuzca artmasına, hayatın çekilmez olmasına...
Şimdi bu doymaz ve aymazlardan dolayı şimdi kaç işyeri kapanacak kaç insan işsiz olarak sokaklara atılacak?
Çünkü değneğin ucu sadece kendilerine dokunmuyor.
Bizi dolandırdı diyerek şikayetçi olan bu doymazlara verilecek cevabı kendileri de biliyor.
Siz yasaları delerek daha fazla kazanabilmek uğruna devlete kaybettirdiğinizi ödeyin. Siz de aynı Seçil Erzan gibi suçlusunuz. Suçluyu teşvik eden sizsiniz denilecek.
Eee şimdi kim kimi nereye şikayet ediyor.
Akıl ey akıl neredesin?
Para bu kadar çok olunca akıl kayıp mı oluyor?
Ha bir dakika...Bu iş bu kadar ucuz olmamalı. Bu deli parayı nasıl verirler? Sadece akılsızlık işi değil bu. Bu kadar parayı biriktirip elde tutmak akılsız insan işi değil. Aklına güvenmeyen yapamaz.
İşin içinde kim bilir daha bilmediğimiz neler çıkacak bekleyip görmeli.
Doyumsuzluk mu akılsızlık mı?
...........................