Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, millete rağmen siyaset yapılamayacağını söyledi. Türkiye'nin teröre ağır bedeller ödediğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin giderek güçlendiğini bugün gelinen noktada IMF borç verebilecek bir ekonomik güce ulaş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, millete rağmen siyaset yapılamayacağını söyledi. Türkiye'nin teröre ağır bedeller ödediğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin giderek güçlendiğini bugün gelinen noktada IMF borç verebilecek bir ekonomik güce ulaştığını söyledi.
Erdoğan, TRT ekranlarında Türkiye ve dünyada yaşanan gelişmelerle ilgili gençlerin sorularını cevapladı. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Terörün bedelini ağır ödedik. Başbakanlığım döneminde demokratik açılım süreci başlatalım dedik. Baktık ki karşı taraftan tepki alamıyoruz. Bu defa bizler geniş kapsamlı çözüm süreci başlatalım dedik. Süreci tahrik edenler, yazar-çizerler tarafından takdir edildi. Millete rağmen siyaset yapmaya kalkarsanız millet sizi ilk fırsatta cezalandırılır.
Erdoğan gitmeden Türkiye'ye istikrar gelmez diyorlar. Peki 2002 yılından önce Erdoğan mı vardı bu ülkede? O dönemde Türkiye'nin durumu nasıldı? Borç mu alıyorduk yoksa borç mu veriyorduk? Bunların konuşulması gerekiyor.
İsteseler de istemeselerde bu can bu tende olduktan sonra milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz.
Türkiye'nin oraya üye olarak girmesini istemiyorlardı bazı liderler. Bunu defalarca gündeme getirmemize rağmen devamlı oyaladılar. Ne yazık ki hep oyalayarak bu süreç devam etti. Orada alınan kararlar siyasidir, bunun bilinmesi gerekiyor.
Bizim tüm çabalarımıza rağmen Güney Kıbrıs'ı AB'ye aldılar; ancak Kuzey Kıbrıs'ı birliğe kabul etmediler. Özetle samimi davranmadılar, davranmıyorlar.
Sözlerinde durmadılar biliyorum yine durmayacaklar. Fasıllara aç kapa yaparlardı. Lakin sadece eğitim dışında 13 fasılda sadece açıldı ama kapanmadı. Bu kapanma meselesini ortadan kaldırdılar neden Türkiye var.
Türkiye şu anda AB'ye ilk müracaat eden ülkelerden bir tanesi. Siz güçlünüsünüz ya Türkiye'nin AB'de sorun olacağını düşünüyorlar. Buna rağmen arkadaşlara sabredin dedik. Biz de Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz. Şu anda da yaptığımız bu. Endişeye kapılmaya gerek yok. Türkiye'nin AB'ye alınmamasıyla ilgili bir sıkıntı yaşamadık. Vizeyi Haziran'a çekeceklerini söylüyorlar. Bu arada 72 madde ortaya çıkardılar. AB'ye sınırı olmayan ülkelere schengen vizesi imkanı tanıyorlar. Güney Kıbrıs'ın Avrupa ile bir sınırı mı var da veriyorsunuz.
Son anayasa 1982 anayasasıdır. Bu anayasa aslında darbe anayasası olarak üzerine ısrarla gitmemiz gereken bir anayasa oldu. Darbeci bir bakış açısı hakim. Bu sıkıntıyı giderebilmek için biz bir adım attım. O adımı attığımızda da 26 maddeyi ancak değiştirebildik. Son bir madde vardı o da partilerin kapatılmasıyla ilgili bir maddeydi.
Bugün partiler kapatılmasın diye bağıranlar neden biz partiler kapatılmasın diye çabaladığımızda Meclis'i boşalttılar. Onların yedekte bir kaç partisi var, ona güveniyorlar. Siz sadece bir partiyi kapatırken, onun liderini, milletvekilini cezalandırmıyorsunuz. Ona oy veren seçmeni de cezalandırıyorsunuz. Bir parti hangi suçu işlerse işlesin kapatılmasını doğru bulmuyorum. Kişileri cezalandırabilirsiniz ama partilere bunu yapamassınız.
Birileri onların taziye çadırına gidiyorlar. Ne demek ya... Bölücü terör örgütü mensubunun bir çadırı olabilir mi? Bir milletvekili çadıra gidebilir misiniz? Böyle bir saçmalık mı olur? Bu konuda adım atılmalı, gereken yapılmalı ve siyaset bu insanların önüne bariyer olmamalı. Sayın Başbakan'ın bu konudaki adımını önemsiyorum. CHP ve MHP bu konuda kararını verir ve zannediyorum bu konuda ciddi bir düzenleme yapılır, yargıda gerekli adımları atar.
Sadece iktidar partisi ile MHP el ele verse, 367'yi bulamayabilirler o ayrı bir konu ama hiç olmazsa millete gitmenin yolu açılabilir. Ben inanıyorum ki millete gitmenin yolu açılsa, millet böyle bir yeni anayasaya 'evet' diyecektir. Ben milletimize bu noktada güveniyorum. İktidar partisi ile MHP arasında asgari müştereklerin değil, azami müştereklerin olduğuna inanıyorum.
Bu bir sistem arayışıdır, benimle ilgili değildir. Şu anda 13-14 yıllık bir süro sonunda gelindiğinde artık bu aracın patinaj yaptığını görüyoruz. Ülke olarak zaman kaybına tahammülümüz yok. Gelişmiş ülkelerin çoğunluğu başkanlık sistemiyle yönetiliyor.
Yürümüyor şu anki ortamda. Başbakan ve Cumhurbaşkanı farklı siyasi anlayıştaysanız yürümüyor. Bunu defalarca gördü bu millet. Anayasa kitapçığının fırlatıldığı dönemleri biliyoruz.
İlk defa millet oylama yapıyor. Şahsımı da cumhurbaşkanı seçti. Bu zaten fiili olarak yarı başkanlık sistemidir. Seçildiğimde alışıldık cumhurbaşkanı olmayacağım dedim bunu da yapıyorum.
İktidar partisi ile aynı görüşte olmamıza rağmen yürümüyor, tıkanıklık var."