Heraclea kentinin tarihi ile ilgili en önemli ve en eski kaynak olarak Demosten kaynağı kullanılmaktadır.
Eldar Uka.
Ηρακλής ήΑλκαίος ή Αλκείδης/Heraclea Lyncestis antik kent
Heraclea kentinin tarihi ile ilgili en önemli ve en eski kaynak olarak Demosten kaynağı kullanılmaktadır. Demosten Atina'nın bağımsızlığını, demokrasisini ve Helada'nın bağımsızlığını Makedon ırkından koruyan en önemli şahsiyetlerden biriydi. Demosten'in verdiği bilgilere göre Heraclea şehri II. Filip zamanında M.Ö. 351 yılında kurulmuştur. Kentin ismini Heraclea olarak vermesi aslında çok da şaşırtıcı değildir, çünkü Makedon hükümdarları kendi atalarının ve soylarının Yunan mitolojik kahramanı Heraclea'dan geldiğine inanmaktadırlar. Arkeolojide bu konu ile alakalı, kazılarda bulunan birçok kalıntılar ispat olarak sunulmuştur.
Makedonya Romalılar tarafından M.Ö. 148. yılında alınınca, Romalılar hem kente sahiplenme açısından hem de, kendi özerk bölgeleri açısından Heraclea'ya ilk defa yolları getiren medeniyet olarak bilinmektedir, bu şekilde kent Roma fizyonomisini kazanan kent haline gelmiştir. Romalıların Heraclea kentine yerleşmesi ile kent tamamen Roma hakimiyetinine girmiştir. Romalıların (Tribus Terentia) bölgesinden geldikleri bilinmektedir. Bunun kanıtını M.Ö. 10 yılında yapılan kazılarda görmek mümkündür. Kazılarda çıkan yazılı eserlerden anlaşıldığına göre 50'ye yakın Romalı asker ve ayrı statüleri olan Roma vatandaşlar Heraclea'da yaşamıştır. Kentin doğusunu ve batınısını bağlayan ilk asfalt yol "Via Egnatea" olarak bilinen yoldur.
Bu hat,Heraclea'yı Ege denizi ile Adriyatik denizini, Drachion şehrinden günümüzdeki İstanbul'a bağlayan stratejik bir yol ayrımı olarak bilinmektedir. Bu yol sayesinde antik kent Heraclea medeniyet açısındanda en yüksek seviyeye ulaşmış ve M.S. 1. yılında genel isim olarak "Septimae Aurelia Heraclea" ismini almıştır. Roma mimarisi acısından Heraclea çok büyük bir öneme sahiptir. Kentin yapıları günümüze kadar korunmuş ve bu yapılar arkeologları bölgede arkeolojik araştırılmalar yapmaya sevketmiştir.
Heraclea kentine ait olan bazı yapılar:
-ŞehirMahkemesi--
Şehir mahkemesi şehrin giriş kısmının sol tarafında yer almaktadır. Dikdörtgen şeklinde yapılan yapının içerisinde başta tanrıların tanrısı Zeus olmak üzere Heraclea'ya ve Tit Flaviy Oreste'ye ait olan iki tane daha heykel bulunmaktadır. Bu heykeller şehir mahkemesinde adaletin ve gücün sembolleri olarak bilinmektedir. Zeus'a, şehrin kaderini belirleyen tanrı olarak inanılmış ve eski antik kentlerde en görkemli yerlerde onun heykelinin yanında bir sürü farklı farklı tanrı bağışı yapan insanlar bulunmaktadır. Bütün bunlar Heraclea antik kentinin ne kadar yüksek bir medeniyete ve kültüre sahip olduğunun en önemli göstergelerinden biridir.
Roma döneminde şehirde inşa edilen bir diğer eser sıcak su havuzlarıdır.
--SuHavuzları?
Şahısların ve genel olarak herkesin yaşayabildiği ve havuzları kullanabildiği bir kent yapısına sahip olduğu bilinmektedir.
Heraclea su havuzu üç tane ayrı ayrı girişi olan en ihtiyaci yapı olarak bilinmektedir. Birinci kısmı (tepidarium) normal sıcaklık derecesine sahipken, ikinci kısım veya yıkanma kısmı (caldarium) daha sıcak bir alan olarak kullanılmıştır. İnsanlar genel olarak bayan ve erkek ayrımı olmadan aynı banyoyu kullanmışlardır. Su havuzunun üçüncü kısmı ise (frigidarium) soğuk su kısmı olarak kullanılmıştır. Hipokratus sistemi ile su ısıtma sistemini ve sıcak suyu temin etmişlerdir. IV. yüzyılda inşa edilen bu su havuzları, şehrin kanalizazyon sisteminin de genişletilmesine neden olmuştur. VI. yüzyılda sağlık kültürünün de bir hayli üst seviyeye çıkmış olduğunu görmemiz mümkündür. Kanalizasyon sistemi su kemerleri ile Heraclia antik kentinin dış cephesinden şehrin dışına çıkartılmıştır. Günümüzde Roma dönemine ait olan en önemli eser ise hiç şüphesiz Antik Tiyatro binasıdır.
--AntikTiyatro--
Antik Tiyatro muhtemelen Roma imparatoru Hadriyan zamanında yapılmaya başlamış,imparator Antoniye Piy zamanında da bitmiştir. Tiyatro şehrin en görkemli tepesinde, Baba dağın tam dibinde yaptırılmıştır. Yarım ay şeklinde oluşan ve kesme mermer taşlarınden yapılan bu eser günümüzde de görkemini ilk günkü gibi korumaktadır. Yirmi sıradan oluşan tiyatro toplam 2500 kişilik bir kapasiteye sahiptir. Oturma alanının ilk sıraları şehrin hükümdarlarına ve önde giden zengin ve bürokratlarına ayrılmıştır. Her oturan kişinin ismi kesme mermer taşlarına yazılmiştir. Tiyatronun alt kısmında ise 5 tane kafes bulunmaktadır. Bu kafeslerin içinde vahşi hayvanları saklıyorlardı. Bu aslında Heraclea tiyatrosunun sadece kültür amaçlı değil, aynı zamanda Gladyatörlerin hayvanlara karşı savaştırıldıkları yer olarak kullanıldığını göstermektedir.
--Hristiyanliği nyayılışı--
Makedonya sınırları içerisinde ilk hristiyanlığın yayılışı Aziz Pavlus zamanında olmuştur. Aziz Pavlus misyonerlik görevi için ilk şehir olarak Selanik'i seçmiştir ve Heraclea şehriyle ilk temasların IV. yüzyıla ait olduğu bilinmektedir. Heraclea'da ilk Bazilika'nın IV. yüzyıla ait olduğunu bilmekteyiz. Piskoposluk olarak Heraclea ilk defa 325 yılında, İznik Konsilinden alınan kararla piskopsluk unvanına sahip olmuştur. 343 yılında Serdicadaci konsilinde ise kesin olarak Makedonya'nın ilk piskoposluğu olarak ilk sırada yer almıştır. 431 yılında Efes Konsilinde Heraclea bölgenin baş piskoposluk kilisesi ünvanını kazanmıştır ve Makedonya'daki diğer kiliseler de Heraclea'ya bağlı kalmışlardır. Bizans hakimiyeti V. yüzyılda Roma'nın çöküşü ile başlamıştır ve VII. yüzyıla kadar devam etmiştir. Slav döneminde, IX- XII. yüzyıllar arasında Heraclea Ortodoks dini inancini korumuş ve Konstantiniye'ye bağlı kalmıştır.
Günümüzde bu antik kent bütün zorluklara rağmen muhteşem bir tarih dokusu ile resmen günümüzdeki şartlara meydan okuyor ve günümüze kadar geçmiş milletlerin,medeniyetlerin, dinlerin, külltürlerin en önemli adresi olarak bilinmektedir.