EĞİTİM ÜZERİNE
Celalettin TUTKUN
Yeni bir eğitim öğretim yılının başındayız. 18 Eylül tarihinde ilk ders zili çalacak ve on aylık bir süreç hem öğrenciler hem öğretmenler hem de veliler için başlayacak.
Eğitim kelimesinin insanoğlunun öğrendiği ilk kelimelerden biri olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Çünkü insanoğlu eğitime açık, gelişmeye ve öğrenmeye yatkın bir varlık.
O zaman insanlık tarihi kadar eski bu sözcüğün biraz üzerinde duralım mı?
"Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme." Olarak genel anlamıyla çerçevesini çizdiğimiz eğitim kavramı hayatın tüm aşamalarında, sosyal yaşamımızın her anında karşımıza çıkabiliyor.
"Eğitim şart" sözünü duyarız ya hani. Bazen şaka yollu, bazen bir sitem olarak. Şart olan, gerekli olan eğitim nedir o zaman?
Bundan 18 yıl öncesinden bir istatistik vereyim. Birleşmiş Milletler' in, "Dünya Çocuklarının Durumu 1999" adlı raporuna göre, dünyada 1 milyar insan yeni bin yıla okuma yazma bilmeden girmiş. Durum şu anda da çok farklı değil. Özellikle geri kalmış dünya ülkelerinde okuma yazma oranı hala çok düşük. Bu her yedi insandan biri okuma yazma bilmiyor demektir ki, insanlık için çok acı bir tablo. Okula gidemeyen her 3 çocuktan 2'sini ise kızlar oluşturuyor maalesef.
Peki, ülkemizde durum nasıl?
Türkiye İstatistik Kurumundan (TÜİK) alınan 2015 eğitim istatistiklerine göre, Türkiye'de 6 yaş ve üzeri okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 3,78. Erkeklerde okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 1,29'da kalırken, kadınlarda ise bu oran yüzde 6,28 olarak hesaplandı. Şu an % 97 oranında okuryazarlık oranına sahibiz.
Tabii ki okuma yazmayı bilmek eğitimin sadece bir yönü. Eğitimli olup da eğitimliymiş gibi davranmayan insanımız az değil. ''İstediğin kadar oku, bilgine yakışır şekilde hareket etmezsen cahilsin'' sözü tam bu noktada gerekli.
Trafik kurallarını hiçe sayan, kul hakkı nedir bilmeyen, saygı ve edepten bi haber, çevresini kirleten, nerde nasıl davranılacağını bilmeyen, büyüğüne saygısız, yalan söylemekten kaçınmayan... Nice adı üstünde eğitilmişlerimiz var. Ya da eğitemediklerimiz. Çünkü eğitimli olsalar böyle davranmazlardı.
İnsan olma özelliklerine sahip, milli-manevi değerlerle donanmış, ne yaptığını bilen, ne söyleyeceğini düşünen, sorgulayan, iyi şeyler yapmayı hedeflemiş, her yönüyle iyi yetişmiş nesiller yetişmek zorundayız.
Önce insan, önce sevgi, önce barış diyecek ve dedirtecek gençler yetiştirmek biz öğretmenlerin birinci öncelikli görevidir.
Yeni eğitim öğretim yılı hepimize hayırlar getirsin.
Biz öğretmenler olarak üzerimizde ağır bir sorumluluk var, geleceği yetiştirmek omuzlarımıza yüklenmiş.
Çok çalışmalıyız.