Milli Eğitim Bakanı son günlerde sıkça tartışılan soruların cevabını verdi.
Çiğdem Toker'in haberi
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer , YGS yerine, yılda dört sınava girme hakkı tanıyacak yeni sistemin
2014'te başlatılacağını açıkladı. Dinçer, 'olgunlaşma sınavı' mantığıyla
TOEFL'a benzettiği yeni sistemde; üç ay arayla yapılacak dört sınavdan
en yüksek puanın esas alınacağını söyledi. Hazırlık talimatını yedi ay
önce verdiğini; ÖSYM ile birlikte çalıştıklarını belirten Dinçer,
'Çocuklarımızı stresten kurtaracağız' diyerek sorularımızı yanıtladı:
SELF DİSİPLİN ZORDUR
- Neden hemen değil de 2014?
Asıl konu, soru bankası hazırlamak. Çünkü yeni sistemde sorular
kamuoyuyla paylaşılmayacak. Elde yeterli soru olmazsa, sonraki dönemde
girecek çocuğa haksızlık edilir. Sınavları ancak soru bankası
oluşturduktan sonra yapabiliriz. Yoksa teknolojik altyapı kolay. İkinci
sebep, TOEFL da yapar: Her sınavda, değerlendirmeye tabi tutulmayan
deneme amaçlı sorular sorulması gerekiyor. Biz, bunu yapacağız.
- Dershaneler kalkıyor mu?
Böyle yorumlanmasının sebebi var. Doğru, bu sistem dersane sistemini
zayıflatır. Diyelim ki çocuk, üniversite sınavını kazanamadı. Ebeveyn
olarak düşünün. Bir yıl boyunca boş oturması, öbür sınavı da
kazanamayacağı anlamına gelir. Self disiplin zordur. Dolayısıyla veli
dersaneye göndererek hem meşgul etmek hem de sınavı kazanmasını istiyor.
- Dört kez yapılınca dershane ihtiyacı azalıyor?
Elbette. Çocuk hazirandaki sınavı başaramadıysa, elindeki ders
notlarıyla üç ay sonra yeniden sınava gireceğini biliyorsa, dershaneye
yazılmasına belki hiç gerek kalmayacak.
- 4+4+4+'ün tarafların görüşü alınmadan, yasa tasarısı değil de teklif olarak gelmesi çok eleştirildi?
Böyle oluşu benim nezaketimle alakalı. AK Parti Grup Başkanlığı,
'Hazırlık yapıyoruz, uzman gönderin' dediğinde, ben 'Sizin böyle bir şey
yapmanız doğru değil. Biz yapmalıyız' tavrı içinde olmadım. Bu,
kişiliğim ve hocalığımla ilgili. Yıllarca insanların bir şey yapmasını
teşvik etmişseniz, 'Dur hele' demiyorsunuz. Biz işe başladıktan sonra
yönetmeyi tercih ettik.
- Sonuç iyi oldu mu?
Tasarı düşündüğümüz bir alternatifti. Hazırlık bitince yine tasarı
olarak gönderecektik. Ama arkadaşlar emek harcamıştı. Şöyle düşündük: Bu
yöntem meşru mudur? Evet. O yüzden itirazımız olmadı. Ama arzumuz
dışında eğilim çıkınca müdahale ettik.
- Çırak nesillerin kademesinin değişmesini mi kastediyorsunuz?
Arkadaşlar Meclis bünyesinde olduğu için kanun hazırlarken gösterdikleri
hassasiyet şöyle olmuş: Madem okulu kademeleştiriyoruz, 'Mevcut yaşı da
düzeltmemiz lazım' diye, kendi içinde tutarlılık sağlansın diye öyle
yazılmıştı. Halbuki mesleki eğitim gerçeğinin değiştiğini biz biliyoruz.
Bunu göz önüne alarak hukuki tutarlılıktan çok mesleklerin gereğini
anlattık.
Dikkat ederseniz alt komisyonda yapılan değişikliklere hiçbir partinin itirazı olmadı.
- Teklifin 28 Şubat'a rastlaması 'rövanşizm' eleştirisine yol açtı...
Alt komisyona havale edilmesi bu varsayımı doğrulamıyor. İnsanların kafasında bu var mıydı bilmiyorum.
VARDIM Kİ HERKES GİTMİŞ
- 20 maddenin arbede altında, 20 dakikada görüşülmesine, 'keşke böyle olmasa' demediniz mi?
O gün İstanbul'daydım. Komisyon Başkanı'na 'Geliyorum' diye telefon
ettim. 'Peki ama Meclis'e girmeden önce bir daha ara' dedi. Aradım, Nabi
Bey, 'Konuşacak gibi değilim, burası karışık' dedi. Bu kez tedirgin
oldum. Vardım ki, bitmiş, herkes gitmiş, Nabi Bey odasında oturuyor.
- Ne hissettiniz?
Şaşırdım ama çok da sevindim. Çünkü bir hafta orada oturduk, altı madde
geçti. Gönül şunu istiyor; keşke, bu tip meseleleri, oturup önyargısız
bir şekilde konuşalım. Karşı taraf da makul olan bir şey varsa, 'Öyle
değil böyle' desin. Belki bir gün olur. Ama mevcut siyasi kültürümüz şu
an bunu taşıyacak durumda değil.
- Yasa bir yıl geçiş süresi tanıyor. Ne yapacaksınız?
Arkadaşlar analiz ediyor. Bu yıl, geçiş süresine istemeden başlayacağız gibi görünüyor.
'66 ay'ı çalışıyoruz
- Okula başlama ayı, ne zaman netleşecek?
Mevcut yapı içinde, sistemi alt üst etmeden çözüm üretmeliyiz. İnşallah
eylül ayı geldiğinde, Türkiye'de okutabileceğimiz çocukların kaydını
yaparak, etkin ve verimli bir eğitim programı uygulayacağız.
- Öncelikle '66 aylık çocuk başlasın mı?' sorusu cevap bekliyor.
Ay aralığı, yapacağımız analizlerde belli olacak. Fazla derslik ihtiyacı
oluşturmadan, müfredat, çocuğun psikolojisi ve fiziki altyapı
itibarıyla yumuşak geçiş için uğraşıyoruz.
- 72 ay zorunlu ama?
Haydi haydi zorunlu. Aslında biz bu kanundan önce yaşı biraz esnetmişiz.
31 Aralık'ta çocuk 72 ayı dolduracaksa, kaydı eylülde yapılabiliyor.
Ben, okula 5.5 yaşımda gittim. Zararını görmedim... 66 desek, iki ayrı
sınıf yerine tek sınıf ve yumuşatılmış müfredat uygulasak. Derslik,
öğretmen sıkıntısı yaratmadan geçiş yaparız diye bakıyoruz. Kararımızı
yakında vereceğiz.
İbranice okumak isteyene de o fırsatı veririz
- Seçimlik dersler?
Talim Terbiye Kurulu çalışıyor. Haftada kaç saat , öğrenci profili, müfredat hepsi bütünlük içinde hesaplanıyor.
- 'Peygamber efendimizin hayatı ve Kur'an mealinin' kanun maddesine dönüşmesi şart mıydı?
Konulup kaldırılacak, seçimlik dersler ve içeriğin hepsi normalde TTK
kararıdır. Ama orada Meclis bir irade ortaya koydu. AK Parti ve MHP
birlikte karar verdi. Biz de bu iradeye uyacağız.
ARAPÇA TARTIŞMASI
- Türkiye farklı inanç gruplarını bir arada yaşatan bir ülke. Bu yapı ve anlayışla çelişmiyor mu?
Hayır tam tersi. Aslında böyle bir imkan verilmesi, kendilerine de bir
kapı açar. İncil yahut Tevrat okutma imkanı olur. Nitekim biz şimdi Din
Bilgisi diye ayrıca seçimlik ve tercihe bağlı bir ders koyacağız. Önemli
olan eğitim sisteminin daha esnek ve demokratik bir muhteva kazanıp
kazanmadığıdır. Açılan kapı herkes için geçerli... Her Hristiyan
İncil'i, Museviler İbranice'yi okumayı düşünebilir. Onlara da o fırsatı
veririz.
- Kur'an dersi için çocuk Arapça seçimlik ders alacak. Bir
röportajınızda Arapça öğretiminden söz ederken anlamını bilmeden
öğrenmesinden söz etmişsiniz. Anlamı bilse daha iyi değil mi?
Mesela Latin alfabesi biliyoruz. Yazıldığı gibi okunan bir dil düşünün.
Onu okursunuz ama anlar mısınız, hayır. Bu da böyle. Arap alfabesiyle
okumayı öğrendiğinizde, ne dediğinizi bilmezsiniz ama okursunuz. Fakat
aynı Arap alfabesiyle, Osmanlıca'yı öğrendiğinizde anlarsınız. Çünkü
Osmanlıca Türkçe anlatır. Sonuçta olması, olmamasından faydalıdır.
- Okurken bir de anlasa kötü mü olur?
Siz kendi kültürü içinde değil, dışarıdan düşünüyorsunuz. Hakikaten
İslam kültürünü içselleştirmiş birisi varsa, Kur'an-ı Kerim'i kendi
haliyle okumayı arzu eder.
- Yeni sistem Fatih Projesi'yle iç içe geçebilecek mi?
İkisi arasındaki etkileşim, içerikle alakalı. Ders içeriğini
değiştirmediğimiz sürece, o çalışmada yön değiştirmemize ihtiyaç yok.
Zaten şu anda Fatih Projesi ilkokul kısmını kapsamıyor. Bütün gücümüzle e
-içerikler üzerine çalışıyoruz.
- Fatih Projesi'nin kanunla KİK kapsamı dışına çıkarılması büyük eleştiri aldı. İhale ve alımların denetimi nasıl olacak?
Herhangi bir kamu idaresinin aldığı mal ve hizmet için nasıl yol izlenecekse öyle
olacak. Ama yolu TÜBİTAK, MEB belirleyecek. Yine ihale yapılacak, her
türlü denetim açık... Kaldı ki, ihaleye çıkarken bütün ihtiyacımızı
birden görmeyeceğiz. Parça parça alacağız. Sektör, 18 ayda Türkiye'de
üretebilir hale gelmeyi öngörüyor. Bu süreyi oluşturabilmek için, her
ürün alışımızda yerli ürün oranını arttırarak yüzde 60'ının Türkiye'de
üretildiği tablet noktasına geleceğiz. Akıllı tahtada da yüzde 80
civarında yerli üretilen ürüne ulaşacağız. Internet hizmetini ,TÜBİTAK
önerisiyle kabloyla almaya karar verdik. Kablosuz interneti SAR
değerleri nedeniyle (radyasyon) istemedik. 500 binden fazla dersliği
akıllı tahtayı bağlamak internetle ciddi maliyet. O yüzden, bize
internet hizmetini kim vermek isterse, kablo hizmetini de o versin
dedik. Kabloyla getirmemizin diğer gerekçesi, interneti beraber
almaktır.
HEDEF, HİZMETTE BÜTÜNLÜK
- Niye kanunla 15 yıla yayılıyor alım?
İnternet hizmetini sunan firmayla altyapıyı sunan firma ayrı olursa,
herhangi bir aksaklıkta, biri öbürünü suçlar endişemiz var. Bunu önlemek
için, hem finansman modeli olarak kullanalım, hem de hizmette bütünlük
sağlansın dedik. Yıllık anlaşmaya da kimse yanaşmıyor. Yasadaki 10-15
yıla yayılmasının sebebi de budur.
Kürtçe yabancı dil sayılmaz
- Kürtçe, Osmanlıca, Arapça seçmeli dersler?
Osmanlıca Sosyal Bilimler Lisesi'nde zaten zorunlu ders. Arapça da
seçimlik olarak var Türkiye demokratikleşmiş ve talep de varsa, sunmayı
uygun yaklaşım tarzı olarak görüyoruz. Kürtçe yabancı dil sayılmaz.
Kürtçe'nin seçimlik ders olmasını inceletiyorum.Sakınca varsa bu hükümet
politikasıdır.
- Artuklu Üniversitesi'nin talebi?
Henüz bize gelmedi. Eğer Artuklu Ünivresitesi samimi, bize de katkı
sağlamak istiyorsa, medya aracılığıyla duyurmak yerine gelip bizimle
istişare edebilir. Biz üniversitelerimizle her alanda işbirliği yapmayı
tercih ederiz.