DİJİTAL PARA ve SOSYAL KREDİ SİSTEMİ
Dijital para, geleneksel kâğıt ya da madeni paralar gibi bir değeri, karşılığı ve satın alma gücü olan ancak yalnızca sanal ortamda kullanılabilen ve fiziksel olarak ele alınamayan bir para çeşididir. Elektronik para, sanal para, dijital döviz veya elektronik döviz olarak da adlandırılır.
Dijital parayı internetten alarak sanal ortamda kullanabilir ve bu sayede alışverişlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Dijital paranın fiziksel olarak varlığı olmadığından direkt olarak dışarda kullanamazsınız. Fakat internet üzerinden yapacağınız tüm alışveriş ve satın almalarda dijital paranızı kullanabilir ya da başkasına da transfer edebilirsiniz.
Banka hesaplarında bulunan paralar banka ortamında dijital değilken bilgisayar, tablet ve telefon gibi araçlar yardımıyla kullanıldığında dijital olur. Aynı şekilde kredi kartlarının içindeki paralar da bu şekilde dijital para olarak kabul edilebilir. İnternet bankacılığı, mobil bankacılık faaliyetleri de dijital para faaliyetleridir.(1)
Yani dijital para olarak bildiğimiz, somut olmayan ancak fiilî olarak elektronik ortamda kullanılan bir araçtır. Mesela bankadan internet üzerinden gönderdiğimiz paralar ya da ödemeler dijital para hükmündedir. Kredi kartlarıyla yaptığımız alışverişleri de dijital paraya örnek olarak verebiliriz.
Nasıl da hayatımızı kolaylaştırıyor değil mi? Apartman aidatı ya da yakıt parası ödeyecekseniz bankadan hesaptan hesaba gönderiyorsunuz, hem de saniyeler içinde. Arabanıza yakıt alacaksanız kredi kartınızı okutuyorsunuz anında hesaba geçiyor, hem de temassız. Mesela iki bin liralık benzin alacak olsanız bunun için on tane 200’lük banknot taşımak zorundasınız ama dijital para kullanınca bu kadar para taşımak zorunda kalmıyorsunuz.
Kredi kartını pos cihazına yaklaştırdığınızda ‘’biippp’’ sesini duyunca diyorsunuz ki ‘’Oh be, bi rahatlık varmış. Ne diye taşıyacağım ki o kadar parayı.’’ Artık buna öylesine alıştık ki para taşımak zor gelir oldu insanlara. Malum enflasyonist bir ortamda yaşadığımız için, her alışverişimizi peşin yapacak olsak gerçekten taşıyacağımız para cüzdana sığmayacaktır.
Halen faaliyette olan dijital para sistemine tam geçiş olduğu zaman, piyasadaki nakit para kullanımı da kalkmış olacaktır. ‘’Nakitsiz Toplum’’ hayatımıza yerleşmiş olacak ve sözde hayatımız kolaylaşmış olacak.
Ancak bu meselenin bir de görünmeyen yüzü var. Daha doğrusu dijital paraya geçişten sonra bizi bekleyen daha büyük bir tehlike: ‘’Sosyal Kredi Sistemi.’’
Sosyal Kredi Sistemi, işletmelerin, bireylerin ve devlet kurumlarının güvenilirliğini izlemek ve değerlendirmek için Çin hükûmeti tarafından geliştirilmiş olan bir kredi derecelendirme ve kara liste sistemidir. Çin'deki Sosyal Kredi Sistemi, bireylerin ve işletmelerin davranışlarını kontrol etmek için tasarlanmış bir sistemdir.(2)
Peki sistem nasıl işliyor?
Veri toplama, değerlendirme ve ceza ödül sistemi, atanmış bir kimlik numarası, çalışan ağın genel yapısını oluşturmaktadır. Sistem, hükümet, mahkemeler, özel işletmeler ve sosyal gruplar dâhil toplum genelinde dürüst ve samimi bir kültürün inşası için yapay zekâ sistemlerini kullanmaktadır. Bir yüz tanıma yazılımı, kişinin çevrimiçi olarak bulunabilen her bir görüntüsünü toplayabilmektedir. Cep telefonu sinyallerinden takip yapılabilmekte ve kamuya açık kayıtlarla birleştirildiğinde konum verileri, memurların ve ailelerinin mahremiyetlerine ait bilgiler elde edilebilmektedir.
Diğer bir ifade ile kişinin cep telefonuyla, onun her hareketi onlarca şirket tarafından kayıt altına alınabilmekte ve takip edilebilmektedir. Üst düzey yetkililer dâhil olmak üzere günümüzde hiç kimse dijital gözetimden muaf değildir. Sosyal kredi uygulamasında, dijital teknolojilerin en önemli aktörü olan yapay zekâ ile toplanan veriler işlenmektedir ve belirlenen kriterlere göre bir puanlama yapılmaktadır. Kişi, güven sarsıcı bir davranışta bulunduğunda kişinin adı ve sosyal kredi kodu, eyleme ilişkin ayrıntılar ve yasal yaptırımlarla birlikte çevrimiçi “kara listede”, güveni koruyan eylemler ise “kırmızı listede” yer almaktadır ve kişinin sosyal kredisine göre ödül ve cezalar verilmektedir.(3)
Daha basit bir anlatımla bir nevi ödül-ceza sistemidir. Uygulamada, sosyal kredisi iyi olanlar her türlü imkândan daha geniş ölçüde faydalanabilecektir. Sosyal kredisi zayıf olanlar ise kısıtlamalara daha fazla maruz kalabileceklerdir.
Kanunlara kurallara ne kadar riayetkâr olursanız puanınız o kadar yüksek olacaktır. Aksi durumda puanınız o kadar düşük olacaktır. Sistemde sürekli olarak gözetim altında olacağınız için hata yapmak istemeyeceksiniz. Çünkü her an kameralar ve yüz tanıma sistemiyle takip altında olacaksınız.
Diyelim ki sokakta yürürken yere çöp attınız ve bu da kameralar tarafından tespit edileceği için yaptığınız bu yanlış davranış sosyal kredi notunuzun düşmesine sebep olacaktır.
Diyelim ki arabanızı park yasağı olan bir yere park ettiniz ya da bilmeden herhangi bir trafik kuralı ihlali yaptınız (Kimseye bir zarar vermemiş olsanız bile) sosyal kredi notunuzun düşmesine sebep olacaktır.
Böyle bakıldığında toplumdaki uyumsuz vatandaşları uyumlu olmaya teşvik eden bir uygulamaymış gibi gözüküyor.
Peki sosyal kredi notunuz düşerse ne olur?
Devlet dairelerinde bir işlem yaptıramayacaksınız. Hastanede tedavi olamayacaksınız. Uçak ya da otobüs bileti alamayacaksınız. Toplu taşıma araçlarından faydalanamayacaksınız vb… Bunlar sosyal kredi notunuzun seviyesine göre belirlenecektir.
Düşünün hasta oldunuz ve tedaviye ihtiyacınız var. Ama sosyal kredi notunuz düşük olduğu için hastaneye gidemiyorsunuz. Kendinizi nasıl hissedersiniz?
Mesela China Daily'deki bir rapora göre; Çin'de kara listenin yayınlanmasından bu yana yaşanan önemli gelişmelere işaret edilmiştir. Raporda belirtilen verilere göre, 2013 yılından itibaren 6.15 milyon kez borçluların uçuşları otomatik olarak engellenmiştir. Ayrıca 2.22 milyon kez itaatsizlik gösterenlerin yüksek hızlı tren bileti talepleri reddedilmiştir. Borçları sebebiyle 71,000 kişi üst düzey yönetici pozisyonlarından mahrum bırakılmıştır.(4)
Sürekli takip altında olduğunuz için de hayatınızın hiçbir yerinde özgür olamayacaksınız.
Peki;
Diyelim ki yeni doğan bebeğinize aşı yaptırmak istemiyorsunuz ya da siz de (Mesela pandemi sürecinde olduğu gibi) aşı olmak istemiyorsunuz ve yetkililer tarafından aşı olmaya zorlanıyorsunuz. İşte o zaman itiraz etmek gibi bir şansınız olmayacak. ‘’Otorite’’ye karşı geldiğiniz için sosyal kredi puanınız düşecek ve kara listeye alınacaksınız. İşte bu durumda dijital paranın geçerli olduğu bir düzende maaşınıza bloke koyulacak ve maaş alamayacaksınız. Çünkü nakitsiz bir toplumda yaşıyor olacaksınız. Bu durumda maaşınızı alabilmeniz için aşınızı olmak zorundasınız.
‘’Dijital Esaret’’ denilen kavram da esasen bundan ibarettir. ‘’Nakitsiz Toplum’’ ortamında dijital esaret altında her kurala uymak zorundasınız.
Yani, ‘’Davulun sesi uzaktan hoş gelir.’’ Dijital paraya geçildiğinde belki nakit para taşımaktan kurtulacağız ve bu da kulağa hoş geliyor ama öbür taraftan da ‘’Dijital Esaret’’ altına girmiş olacağız. ‘’Nakitsiz Toplum’’ derken kastedilen de budur. Özgürlükler kısıtlanacak.
Zaten bu yönde çalışmalar da devam ediyor. TCMB dijital paraya geçiş ile ilgili çalışmalarına devam ediyor. Zaman zaman haberlerde 500 ve 1000 TL’lik banknotların basılacağı yönünde haberler yapılmasına rağmen, yetkililerden bu yönde bir açıklama yapılmadı. Belki de 500 ve 1000 TL’lik banknotlar dijital paraya geçişi hızlandırmak için bilerek basılmıyor.
Sağlıklı günler dilerim.
Hakan ÖZGEN
11 Şubat 2025
Not: Konu ile ilgili olarak Black Mirror 3. Sezon 1. Bölüm izlenebilir.
KAYNAKLAR
(1)Hakan ÖZGEN-Korona ve Yeni Dünya Düzeni-S:158-159
(2) https://tr.wikipedia.org/wiki/Sosyal_Kredi_Sistemi
(3)https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3945584
(4)https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3794152