Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanın 12 Mart Muhtırası sonrası 6 Mayıs 1972'de gerçekleşen idamlarının üzerinden 48 yıl geçti.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnanın 12 Mart Muhtırası sonrası 6 Mayıs 1972'de gerçekleşen idamlarının üzerinden 48 yıl geçti.
Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı olan sert muhalefeti ve protestoları ile sembol haline gelen ve sol görüşlü kitleler ile sol siyaset tarafından sahiplenilen Gezmiş ve arkadaşlarını günümüzde de sol yelpazedeki tüm siyasiler olumlu şekilde yad ediyor ve idam edilişinin yıl dönümünü üzüntüyle anıyor.
Ne var ki, devrimci çizgide olanlar merkez solun Gezmiş olayı çerçevesinde kendi tarihi ile yüzleşmesi ve bugünkü söylemler ile o gün yaşananların tutarsızlığını açıkça dile getirmesi gerektiğini düşünüyor.
O günkü meclis tutanaklarında 450 üyeli Türkiye Büyük Millet Meclisinde oylamaya 323 milletvekilinin katıldığı ve 273 'evet'e karşı 48 'hayır' oyu ile idam cezasının onaylandığı belirtiliyor. Ne var ki, oy kullananların veya oylamaya katılmayanların hangi partilerden olduğu yazılı değil.
Bu tutanaktaki tüm isimleri TBMM arşivleri ile karşılaştıran Euronews Türkçe oylamada hangi partiden kimlerin ne yönde oy kullandığını tespit etti.
Ne var ki 1969-1973 yasama dönemi boyunca oldukça önemli sayıda milletvekilinin parti değiştirdiği veya bağımsız olduğu sonra yeniden partisine döndüğü veya başka partilere geçtiği görülüyor.
Pozisyon değiştirmiş olan vekillerin oylamanın yapıldığı gün hangi partide olduğu veya o gün bağımsız olup olmadığının tespitindeki zorluk nedeniyle oylamaya ilişkin isimlerin yeri belirlenirken bir dönem bağımsız olan veya çok sayıda parti değiştirmiş olan vekiller en uzun süre üye bulundukları ana partilere dağıtıldı.
CHP İKİLİ OYNADI
Buna göre CHP'den 30 'evet', 47 'hayır', 2 'çekimser oy çıktığı ve 52 CHP'linin de oylamaya katılmadığı görülüyor.
CHP ve geri kalan tüm partilerdeki isimlerin tercihleri ise şu şekilde:
Süleyman Demirel, İsmet Sezgin, Alpaslan Türkeş, Hüseyin Balan, Yusuf Ulusoy gibi isimler idama 'Evet' oyu verirken, Necmettin Erbakan, Osman Bölükbaşı ve Seyfi Günbeştan gibi isimler oylamaya katılmadı.
21 Mart'ta partinin genel sekreterlik görevinden istifa etmiş olan CHP Zonguldak milletvekili ve 14 Mayıs'ta da İsmet İnönü'nün istifası ile parti başkanlığına geçecek olan Bülent Ecevit oylamadan önce 24 Nisan 1972'de meclis kürsüsünden şu konuşmayı yapıyor:
"Huzurunuzda bulunan konuda öncelikle hüküm vermekten kaçınmak gerekir. Çünkü, ölüm cezalarının uygulanıp uygulanmaması söz konusu olan kimseler, münferit olayların sorumluları, suçluları olarak görülemezler. Geride acı, üzücü bir devre bıraktık. Şimdi birkaç kişinin muhakemesi yapılmıyor, bir bakıma tümü ile o acı, o üzücü dönemin muhakemesi yapılıyor, muhasebesi yapılıyor. Bu muhasebe tümü ile ortaya çıkmadan, bir sonuca varmadan önce, münferit sorumlular hakkında kesin yargılara varmak, daha doğrusu Büyük Millet Meclisi olarak, varılmış yargıları kesin sonuçlara ulaştırmak, ileride bizleri çok üzecek olan bazı durumlar ortaya çıkarabilir.
Nitekim zaman geçtikçe, konuya, soruna değişik açılardan bakılmakta; yine konuya değişik açılardan da baktığı için veya arada geçen zaman zarfında yeni ortaya çıkan verilerin ışığında değişik değerlendirmeler yapma olanağı bulunduğu için, aynı suçlardan dolayı bazı kimselere daha hafif, ölümden daha hafif cezalar verilmesi uygun görülmektedir."
Meclis tutanaklarına göre CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün konuşması ise şöyle:
"Arkadaşlarım; biz suçların infazında, infaz kanunundaki eksiklikleri tamir ettirmeye çalışırken; suçluları ceza görmemeleri, affedilmeleri fikrinde değildik ve yine öyle bir fikir taşımıyoruz. (CHP sıralarından «Bravo» sesleri.) Bunlar, suçlarının karşılığı olan cezaları görmelidirler; bu cezaları göreceklerdir. (CHP, AP, DP sıralarından «Bravo» sesleri.) Bu cezalar hususunda özel bir kanaatimiz var. O da, «Siyasî suçlardan dolayı idam cezası yapılmasın.» davasındayız.
Biz Anayasa Mahkemesine müracaat etmekle suçluların cezadan kurtulmalarını istemiyoruz, idama mukabil, müebbet ceza görebilirler. Müebbet ceza, idamdan daha hafif bir ceza değildir."
CHP idamların esas ve usul yönünden iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu ve mahkeme, itirazı usul yönünden kabul etti ve kanun Meclise geri geldi.Orhan Çalışlar CHPnin yeniden Anayasa Mahkemesine itiraz etmesi beklendi çünkü kanun esastan ele alınmamıştı. Çalışlar "Ne olduysa CHP bu kez itiraz etmedi. Etse birçok şey değişebilirdi"diyor.
Bu şartlarda tüm CHP'liler katılmış ve red oyu vermiş olsaydı da idamı durdurmak mümkün olmayacaktı ancak oylamanın CHP adına bu rakamlarla gerçekleşmiş olması bugün tartışma konusu olmaya devam ediyor.