Maaşıma nasıl zam kopartırım kaygısı başladı.
Eğitimi dert etmek yerine maaş zammını dert etmek yer değiştirdi.
Sendikalar akşam sabah hükumetten daha fazla nasıl zam kapabilirim kaygısıyla hareket ediyor.
Her şey paraya bağlanmış.
Ağzınızdan çıkan kelime maddiyat.
Ben bugün öğrencilerime faydalı olamadım veya bir şey öğretemedim öyleyse yaşamadım diyen kaç öğretmen kaldı?
Nerede sizin mefkure sahibi öğretmenler cemiyetiniz?
Hangi sendika masasında öğretmen olarak öğrencilerimize ne verebiliyoruz diyerek konuşuldu?
Varsa yoksa maaşa zam.
Her birinin altında lüks arabalar.
Okul parkı o lüks araçlarla galeriye dönmüş.
Öğretmenler odasında konuşulan üç şey var.
Araba modeli, maaşa zam ve haftanın maçı.
Öğrencilerle ilgili konu yok.
Kıyafet derseniz hak getire.
Orası karışık.
Eee durum böyle olunca ortaya dayakçısından tutunda.....daha neleri çıkar.
Bu kötü niyetli kişileri bilip görüyor olay ortaya çıkıncaya fakat engel olmuyorsunuz.
Sonra da başınıza bunlar geliyor.
Hadi şimdi ayıklayın bakalım...
Ey eğitim ordusu önce titreyip kendinize dönmelisiniz.
Bu ülkede birisi Diyanet ikincisi Milli Eğitim kadrosu sağlam olmalıdır.
Bu iki kurumda çürüme yaşanırsa toplumun tamamına sirayet eder.
Diyanet Teşkilatının da bu tenkitlerimizin dışında çok övülecek bir tarafı yok.
Keşke iki kurumu öve öve bitiremeseydik.
Keşke önlerinde saygı ve hürmetle önümüzü ilikleyebilseydik.
Farkında mısınız her geçen gün kan kaybediyorsunuz.
Bize ne oluyor diyerek sorgulayın muhasebe edin kendinizi.
İki kurumun mensupları işçilikten memurluktan öte bir görev yapıyorlar.
Fakat ısrarla işçi gibi memur gibi hareket etmeye çalışıyorsunuz.
Yapmayın etmeyin.
Mukaddes görevinizin farkına varın.
İnsanı insanları dert edinin...
Anlaşıldı mı ola.
Bu arada sizlerin bu haline kahrolan bu iki kurumunda yüz akı, yaptığı işi görev bilen mensupları var. Onlara selam olsan.