"Ceza koçanı!"
Yaşanmış bir anıdır.
İntikali, olayın tanıklarından!
Olay Karadeniz'de geçmişse;
'Fıkra' demeye gerek yok!
O zaten fikradır!
Kaçak ağaç taşıyan kamyon, 'jandarma kontrol çevirmesi'ne takılır.
Araç durdurulur.
'Jandarma Komutanı' kamyona yaklaşır, şoföründen gerekli evrakları tek tek vermesini ister:
Ehliyet?
Yok!
Ruhsat?
Yok!
Ağaç taşıma izni?
Yok!
...
Yok!
...
Yok!
Sinirlenen Komutan; her 'yok' cevabının arkasından, şoförün yüzüne tokatı indirir!
Bi ceza yazar!
Bi tokat!
Bi ceza!
Bi tokat!
Bi ceza!
Şoför bakar, neredeyse makbuz bitecek!
Zar zor kendini toparlar, der:
"Gomitan, Gomitan;
hau elindeki çezaa koçanini penda mi pidirecesun!
...
Rahmetli Neşet Ertaş, bir tv programında biraraya geldiği, o dönem Başbakan olan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a,
arz-u hal'de bulunmuştu!
'Toprağı bol olsun...'
Herkesin aklındadır!
Söylenir durur!
'Usta' 'Anadolu'dur!..
Havasıyla!
Suyuyla!
Toprağıyla!
Diliyle!...
Tüm nezaket ve naifliğiyle, demişti...
'Başbakan Erdoğan', Cuma namazı cami çıkışı, yanına gelip, babasının sigara içmesinden rahatsız olduğunu belirten bi çocukla olan diyaloğunu anlatır...
Çocuk, Başbakan'a, 'Babam sigara içiyo, siz bıraktırın' dediğini, söyler...
Bu noktada 'Neşet Ertaş' lafa girer:
"Özür dilerim, baban zengin mi, fukara mı diyeydin."
"Zenginise bıraksın. fıkaraysa? Cuğara içmezse napıcak? Hanım tuz diyo, erkeğin yüreği cız diyo... Zavallı garip fakir fukaranın zaten canı burnunda, bi cuğara içecek, şeyapacak...”
"...Fukaranın bi cugarası var Sayın Başbakanım! Zenginise bıraksın, fakırısa derdinden içer! Ne yapsın fukara, içmezse avradını döver!"
..."
'Başbakan Erdoğan';
'Usta' siyasetçi!
Halkın içinden!...
Halkın içinde!...
Halkın hissiyatlarını bilen!
'İnce' espriyi sever!
Nüktedan!..
'Serencamı' anlıyor!..
'Neşet Baba' diye hitap ettiği 'Usta' ya, espriyle;
'Zülfiyâre dokunduk herhalde, programdan sonra seninle de küçük bi işimiz var desene!'
'Diyor!..'
Niyeti, 'Usta' dan da söz alıp, bıraktırmak!..
...
Bu 'iktidarın', maddi - manevi;
En büyük!
En sağlıklı!
En kârlı!
Fevkalade!
'İcraatı' deseniz?
Bilûmum kapalı alanlarda;
'Sigara yasağı' deriz!
İtirazsız!
Gönül rahatlığıyla!
'Dumansız hava sahası'!
Sonuna kadar!..
'Ne 'ilkellikti' o'!..
Akıllara ziyan!
Lakin...
'Tütün' işte!..
Paketinde durduğu gibi durmuyor!
'Neşet Usta'yı değil ki!
Zengini de!
Fakiri de konuşturuyor!
'Tiryakilik'!..
'Muradî' değil!
'İrâdi'!..
Hamurumuz...
'Doğu'dan!
'İç dünya'ya dönük!
Sevinç ve Hüzün, 'ikiz kardeştir' bizde!
'Gurbet' desek, efkâr basar!
'Ana' desek, oturur ağlarız!
'Düğün-dernek', bayramda bile,
içimiz burkulur!
'Yüce dağların başından, duman eksik olmaz' diyerek, 'subliminal' mesaj verenler de, bi alem!
İşin bahanesi!
Yıllar yılı...
İnce ince 'kodlanmışız'!
Üzülmek için...
Bahanemiz çok!
Her 'çağrışım'!
'Dumanlı hava sahası' demek!
Savunulur yanımız yok, doğru!
'Parasını el, dumanını yel alır', kesin!
Tiryakilik, zor zanaat!
Ne yaparsın?!..
'Zam' demek', 'jandarma kontrol çevirmesi"ne takılmak!
'Tiryaki' için, korkulu rüya!
'Olmak' bi dert!
'Almak' bi dert!
'Neşet Baba'nın 'derdi' de buydu!
Her 'zam' 'çevirmesi'nde;
'Sağlık' zaten!..
'Dert' tokatlıyor!
'Pahalılık', ceza kesiyor!
Bi tokat!
Bi ceza!
Bi tokat!
Bi ceza!
'Tiryaki' zar zor toparlanarak:
'Sağluk tersinde sinifta kaliyruk, çendumuze tüşmanluk edeyruk, haklisun da, haçan, hau elindeki vergi koçanini penda mi pidirecesun!'
'Demeye getiriyor'!
Çekine, çekine!..
'Konusu' bi kere, sorun!
'Sorunu' ise, konu dışı!
Tutulur yanı yok!
İnsan sağlığı, önemli!..
Ticari envanter!
Katma değer!
Kâr-zarar denklemi!
Nihayetinde!..
'Vergi dilimi'nde, birinci ligde!
Tüketimde şampiyon!
...
'Şehir efsanesi' değilse!..
Yeraltı!
Merdivenaltı!
Mevzuları da bi başka!
Kayıt dışı!
Haksız kazanç!
Kayıp!..
'Hazine'nin, başında, duman olmasın!
Eksik olsun!
'Devlet, kazansın'!
Tiryaki, 'üzülmesin'!
Kötü!
Zararlı!
Acımasız!
Gerçek!
Üzüldükçe...
'Dumanaltı!
Başka 'yöntemler' olmalı!
Çünkü...!
'Fukaranın bi cuğarası var, Sayın Başbakanım!'
...'demeye getirmişti lafı, nazikçe!..
...
Ömr-ü hayatında!
'Başı dumanlı olanlardandır usta!..'
'Son dönemleri dumansız geçti' der, yakınları!
74 yıl sonra...
25 Eylül 2012 tarihinde!
Kırşehir, merkez, 'Bağlarbaşı'nda!
Babası 'Muharrem Ertaş'ın yanına 'taşındı'!
Dediğin gibi!..
'Bir Anadan dünyaya geldik'!
'Hep yolcuyuz, böyle gelir gideriz.' (*)
'Nur içinde yat, Neşet Baba!..'
Hamit SEVEN
07 Haziran 2023, Perşembe