İslam alemi emperyalistler tarafından ezildikçe hayallerini dahada güçlendiriyor, daha güçlü hayaller kuruyordu.
Çakma Mehdiler Şeyhler Ermişler
İslam alemi emperyalistler tarafından ezildikçe hayallerini dahada güçlendiriyor, daha güçlü hayaller kuruyordu.
Birgün Mehdi gelecek...Ezilenleri kurtaracak.
Bu birilerinin iştahını kabartmış olacak ki zamanlı zamansız mehdiliğe soyunup etrafına topladıklarına akıl tutulması yaşatıp kendilerine bağladılar.
Her biri duvara çakılan çivi misaline benziyordu. Çakmak kolay fakat sökmek zordu. Sökülmek istenince duvardan bir parça da onunla birlikte kopuyordu. Zaten bu mehdiler! çakma oldukları için kendileri uğruna kıyamette kopsa farketmiyordu.
Bazıları açıkça bunu yani Mehdiliğin kendilerinde olduğunu söyleyemiyorlar.
Ancak söylemlerinin tamamı kendilerini işaret ediyor.
İşret alemleri, bozuk düzenleri, sermaye çarkları hep bu akıl tutulması yaşattıkları güruh tarafından sağlanıyor.
Onların etrafında yer alanları anlamak mümkün değil.
Gördüğünüz zaman bunları aklı başında birer insan olarak görüyorsunuz.
Veya öyle sanıyorsunuz.
Her kıyafetin her unvanın karakterin vs. içerisinde insan olmadığı gibi bir durum söz konusu.
Eli ayağı bağlı olanların çözülmesi kolaydır. Fakat beyni bağlı olanların aklına kilit vurulanların çözülmesi çok zor. Bazen bunların çözülmesi ya tabutta ya da kıyamette olur diyerek düşünmek zorunda kalıyorsunuz.
Aklı selim kimseler insana değil hakikatlere bağlı olur. Hakikatlerle bağdaşmadığı yerde itiraz eder. Sorar sorgular.
Bunların çevresinde bulunanlar böyle insani yeteneklerini yitirmiş durumdadırlar.
Artık bundan sonra yalan da konuşsalar sevap, kıvırsalar da sevaptır.
Hatta daha ileri gidelim akideleri tahrip etseler inkar etseler bile...
Takiyyenin de bir ölçüsü bir sınırı vardır. Bu ölçü ve sınır böylelerinde sonsuzdur.
28 Şubat postmodern darbesinde açıktan üretilen sahte şeyhleri görenler bundan ders çıkarmalı değiller miydi?
Yeni oyunlara gelinmemeli. Kuklalar ve kuklacılar iyi tanınmalıdır.
Bilmiyordum tanıyamamıştım ahmaklık etmiştim gibi sözler sonradan fayda vermiyor.
Bu vatana bu ülkeye bu bayrağa bu millete bu devlete zarar verecek yapı ne olursa olsun hiçbir şekilde masum görülmemeli, bunun için kırk dereden su getirmeye çalışılmamalıdır.
Bu ülkenin kurtarıcısı Hakka inanmış vatanına bayrağına sevdalı milletidir.
Onun yolunda gözünü kırpmadan canını verenlerdir.
Keramet diye ermişlik diye buna derim ben.
Tarihe bakın.
Bunlar en büyük zararı gerçekten hak yolunda, ilim yolunda gayret göstermiş şahsiyetli alimlere veriyorlar. Zira en çokta onları kullanıyorlar. Onların üzerinden sıçramaya çalışıyorlar. Halbuki o güzel insanların kemiklerini sızlatıp kahrına sebep oluyorlar.
Allah'a ve Rasulüne tabi olmak varken böyle saçmalıklara sapkınlıklara düşmenin elbette bir cezası olur.
Altın hırsızın eline geçti diye kıymetinden bir şey kaybetmez. Ancak o hırsıza arsıza kıymet vermek insanlığını şahsiyeti yok eder.
Bu arada hırsızın arsızın eline geçen altına değer kaybettirme yarışına girenler de zaten maksatlı kimselerdir. Bunun izahatını yapmak zaman israfı alır.
Dine maneviyata ahlaka edebe düşman kimseler mal bulmuş mağribi gibi fırsattan istifade düşman oldukları değerlere saldırmaya başlıyorlar.
Onlara söylemek gerekir ki ulan parazitler biz kendi meselemizi konuşuyoruz size ne oluyor. Sizin bizim doğrumuzla eğrimizle zaten bir işiniz yok...
Fikretmek akletmek tefekkür etmek güzeldir.
