Bu sesi duymayan, bir sensin!
İnsan, hayvan, cemat, nebat, bütün kadrosuyla bütün âlem, bu sesin ahenginden, az veya çok bir nasibe mâlik?
0 nasip yalınız sende yok! Sen Allah Kelâmının «Belhüm adal Hayvandan aşağı» diye tarif ettiği kazurat insanın bizzat kafa kâğıdısın!
Zamanın mekânız bir boşlukta aktığı, mekânın zamansız bir zeminde donup kaldığı en yakası açılmamış mücerretten, Hindli paryanın burnundaki cüzzam yeniğini saran, Amerikalı milyarderin purosundaki külü titreten müşahhas korku tecellisine kadar, bütün varlık, her yerde, her vakit, yalınız bu sesin doğru veya eğri nağmelerini heceleye heceleye yaşıyor: Allah, yol, dâva, ideal?
Yalınız sen, biricik varlık haysiyeti olan bu kaygının dışındasın! Ağzından tıkındığın levsleri ardından, biraz daha temiz iade eden bir hazım cihazı istirahati içinde, öleceğini bilerek, fakat ona başkalarında inanarak, bir domuzdan daha hodgâm ve mes'ut, yaşamaktasın! Cins beyinlerin gışasına yapışarak kurtarıcı sistemlerin ruhunu aşılayan ulvi ıstırap, senden o kadar iğreniyor ki yanına bile uğramıyor! Ne kadar maddi ve mânevi uzvun varsa, hepsi, Allah tarafından işlemek üzere halk olundukları fiillerin, senin tarafından, aksini yapmaya memur. Allah'ın görmek için yarattığı gözü nasıl da görmemeye mahsus bir alet haline getirebiliyorsun? Ve sen bu sesi, bizim sesimizi, yankıları güneşin ateş fıkırdağında ıslık çalan sesimizi duymuyorsun!
Sen kimsin???
Küfür ve dalâletin, işi tam hissizlikte bitiren, son moda mücerret sembolü!
Fakat bu ses, bu ses, bu ses, seni bir gün öldürecektir!
(27 Mayıs 1949