Ülkemizin dört bir yanında kadınlarımız kahramanca mücadele ederek vatan savunmasında eşsiz mücadele verdiler. Yazılmamış bir destanın kahramanı oldular. Bunlardan biri de Samsunda Dağköylü Fatma Çavuş oldu.
Kastamonulu Şerife Bacının mücadelesi yürekleri dağlarken aynı anda binlercesi buna benzer mücadeleyi verriyoırdu...
"1921-1922 kışı çok olmuştu. Ankara yolundaki dolu kafileler arasında doğal sayılan don hadiseleri yalnız kendi çevrelerinde birer destan olurken, bu hadise kahramanlarından bir tanesi şehrin kapısı sayılan Kışla önüne kadar gelmiş, yâni taşıdığı millet yükünü canı bahasına menzili maksuduna ulaştırmıştı. Bu hadise şehir halkının gözleri önünde cereyan ettiği için herkesi üzdü, ağlattı.
O günkü vazifelilerden olup Kastamonu tüccarlarından Cemil Patlaban'ın anlattığına göre (Bu destan halk arasında hâlâ yaşamaktadır.) 1921 Aralık ayında birdenbire bastıran kar, yolları kapamış, cepheye giden taşıt kolları geceye kalmadan yakın hanlara, köylere sığınmışlardı. Böyle fırtınalı bir gecede sabaha kadar yağan kar altında kalanların ara sıra olduğu gibi yine kara haberleri beklenirken o gece kar tipisine rağmen vatan aşkı ile ancak Kastamonu Kışlası'nın önüne kadar gelebilen cephane yüklü bir kağnı arabasının yanına ilk gidenin gördüğü acı manzara çok dehşetti.
Hadiseyi görenin kışlaya haber vermesi ile Menzil Mıntıka müfettişi Osman Bey derhal merkez Komutanı askeri postabaşı muavini Devrekânili Cemil ve Beşiktaşlı Rıfat çavuşları olay mahalline koşturmuştur.
Her nasılsa kafileden geri kalmış genç bir kadının cephane yüklü kağnısı ile yorgun argın bir halde ancak Kışla önüne kadar gelebildiği ve şehre girmek nasip olmadan şose kenarında sabaha karşı donduğu anlaşılmıştır. Öküzleri geviş getiren bu kağnı arabasındaki kıymetli yükü korumak için üstüne yorganını örten bu genç kadının bir elinde üvendire, kollarını açarak yorganın üzerine abanarak kaldığı vazifeliler tarafından görülmüştür.
Rıfat Çavuş öküzleri koşarken Cemil Çavuş da şehidin üzerindeki karları süpürmüş ve her ikisi de gözyaşları dökerek Kollarından ve bacaklarından tutarak kaldırırlarken yorganın altından birdenbire çığlığı basarak ağlayan bir çocuk sesi işitince şaşırmışlar. Ve şehit anayı yana çekip hemen yorganı kaldırmışlardır. Gördükleri şaheser tablo şu olmuştur:
Otlara sarılı top gülleleri arasına yerleştirilmiş çulların içinde kundaklı bir kız çocuğunun dondan kurtulduğu ve müdahale üzerine uyanarak meme için ağlamaya başladığıdır.
Cephanesi ve yavrusu uğruna kendini feda eden bu kahraman anayı ve yavrusunu arabaya yerleştiren çavuşlar, baş başa ağlaşarak gün doğarken yola düzüldüler. Öküzler aç ve zayıftı, çekemediler. Öküzlerin yanıma çavuşlar koşuldular. Öküzlere yardım ettiler. Bu mukaddes ve muazzez yükü gurur ve iftiharla ordu dairesinin önüne kadar çektiler. Kumandan ve maiyeti arabanın başına geldiler.
Bir dakika saygı duruşu yaptıran kumandan Osman Bey bu hazin tablo karşısında gözleri yaşararak, "Türk kadını dünyada emsali bulunmayan kahraman bir anadır. Öyle bir anadır ki, tarihte nice kahramanlar Cihangirler doğurmuştur. Arkadaşlar... milli mücadeleyi kazanacağımızın en büyük misali işte önümüzde bîri ölü bîri diri yatıyor," diyebilmiş ve teessüründen daha fazla konuşamamıştır.
Yavruya süt anası ve ölüye belediyece kefen masrafı temin edilerek Kastamonu muhitini iyi bilen Cemil Çavuş şehid ananın hüviyetini tesbite memur edilmiştir.
Cemil Çavuş, şehidin alaca önlüğünden ve başındaki benli çarından köyünü keşfederek Hanları dolaşmış ve Seydilerli köylülerini bularak getirmiş, göstermiştir. Onlar da tanımışlar. Ağlaşmışlar. Ve bu şehid ana ile yavrusunu göğüslerine basarak köylerine götürmüşlerdir."
Kurtuluş Savaşı sırasında yüzlerce Türk kadını çocuğu yollarda, kağnı kafilelerinde ölmüş, çoğunun adı sanı belli olmadan ya gömülmüş ya da nüfus kütüklerine "eceliyle öldü" kaydı düşülmüştür. Bize bugünkü ülkeyi ve siyasi rejimi armağan edenler, savaş yıllarında cephe yollarında hayatını hiçe sayan isimsiz kahraman köylü Türk kadınlarıdır.
Bu olaydan sonra Vali Rafet Bey, bir emir yayınlayarak öküzleri zayıf ve kimsesiz kadınlara taşıma yaptırılmasını yasaklamıştır. Kendisi de, sürekli telgraf başında kalarak tüm kafilelerin eksiksiz ulaşmasını sağlamıştır.Yine bu olaydan ders alınarak Kastamonu'daki tüm dört tekerlekli arabalar ile sağlam kağnılar toplanmıştır.
Erol MÜTERCİMLER:Bu Memleket Böyle Kurtuldu.
Alfa Yayınları Sayfa:372-374 7.Baskı İstanbul, 2005