BU GENÇLİK KİMİN ESERİ?
Ahmet SEVEN
Bundan 30 yıl evvel bir gazetede okumuştum. Bir Alman profesör kendisiyle röportaj yapan Türk Gazeteciye; "Bizim gençliğimiz uyuşturucu bataklığı içerisinde. Biz gençliği kaybettik. Gelecek sizin gençliğinizde. zira onlar daha pırıl pırıl" diyordu.
Bu röportajı okudukça, gün gelecek ahlaksızlık yerini ahlaka bırakacak, ahlak ahlaksızlığı işte böyle yenecek diye ümitler besliyordum.
Öyle zannediyordum ki Avrupa bizi oralara gelin bizi kurtarın diyerek davet edecekti.
Ne güzel ümit ne güzel hayaldi bunlar.
Ne yazık ki vakit ilerledikçe ülkemizde uyuşturucu tehlikesi bizim gençlerimizi de tehdit edtmeye başladığını gördük.
Sigara içme yaşı önce lise sonra ortaokula daha sonra da ilkokula kadar inmişti.
Bazı beyinsiz babalar modernlik adına çocuklarıyla alkol almayı maharet sayar olmuştu.
Ülkemiz uyuşturucu baronları için bulunmaz bir cennetti.
Eğer işlenirse ciddi bir pazar oluşturabilirlerdi.
Bunun için ne varsa yapıldı.
Önce aile dediğimiz o sağlam kalenin burçları yıkıldı, kapıları kırıldı.
Fakat:
Çocuklarına asıl sahip çıkması gereken anne babalar bunu başaramadı.
Okulda öğretmen pes etti, evlerde ebeveynler.
Her ikisi de suçu birbirlerine attı.
Olmadı çevre dediler.
Mazeretin sonu gelmiyordu.
İş dünya şartlarına kadar düştü.
Halbuki işin aslı bu kadar basit değildi.
Hiç kimse suçu üstlenip kabullenmedi.
Kendilerini temize çıkarmanın yollarını aradılar.
Ne olduysa gençliğe oldu.
Yol bilmeyen hedef bilmeyen yarınları hakkında karar veremeyen iradesiz vurdumduymaz nerede akşam orda sabah diyen bir gençlik doğdu.
İşin garip tarafı ebeveynler hala çocuklarını meleklerin arkadaşı olarak biliyordu.
Kuzguna yavrusu anka görünüyordu.
Benim yavrum yapmaz duygusallığı bütün mantık kurallarını çürütüyordu.
Geçmişin ezikliğini çocukları üzerinde silmeye çalışan ebeveynler ben yaşayamadım onlar yaşasın diyerek kendi elleriyle çocuklarını cellada teslim ettiklerinin farkında olmuyorlardı.
Sakın suçu çocuklarınıza atmayın.
Onlar sizin elinizde doğduğu gün temizdiler.
Bu kirli dünyada kirlenmesine engel olamadınız.
Sizin elinizde yetişip bu hale geldiler.
Bir kütük parçası bile insan elinde esere dönüşüyorsa, bu çocuklar sizin elinizde yıllarca kalıp tarumar olmuş ve eser haline gelmemişse bunun suçu onların değil sizindir.
Son günlerde yaşlı yakınlarıyla matrak geçen onlarla alay ettikleri görüntüleri sosyal medyaya servis eden gençlerin halini görüyoruz.
Utanıyor utanıyor utanıyoruz.
Eğer yeni nesil öğretmenlerin eseriyse...
Öğretmenler, anneler-babalar alın eserlerinizi seyredin.
Onlarla ister övünün isterse dövünün.
Gözünüz aydın artık onlar sizin değil.
Zira onlar sahipsiz bir nesil olarak yetiştiler.
Sahipleri olsaydı eğer böyle mi olurlardı?
Dert edinerek yetiştirmedikleriniz size dert oldular gözünüz aydın.
Ve daha kötüsü.
Belki bir facia daha geliyor.
Kimliksiz gençler.
Cinsiyet konusunda kimliğini bulamayanlar.
Diploma tahsil...Hani nerede?
Önemli olan ahlak ve insanlıkmış...
Dikkat hem de pür dikkat.
Kurtarabilmek için henüz vaktimiz var.