Ali Yalçın, Soner Can Tufanoğlu, Levent Uslu, Hacı Bayram Tombul, Talat Yavuz, Ramazan Çakırcı…gibi rantiyecilerin raf ömürleri bitti. Sendikamızın kaybolan itibarını yeniden tesis etmek üzere bu güruhu, üyeler ve delegelerin göndermesi dünden daha da yakındır.
Bu sendikayı Rahmetli Akif İnan öğretmen maaşıyla ve çok zor şartlarda kurdu. Ahmet Gündoğdu, başta kıyafet özgürlüğü olmak üzere sayısız kazanımlar elde etti. Sendikamızın itibarını ve saygınlığını artırdı. Bu dönemde sendikanın üyeleri, herkes tarafından itibar görüyor ve adam yerine konuluyordu. Ahmet Gündoğdu döneminde üyeye hizmet olarak dönen kazanımlar, Ali Yalçın döneminde yön değiştirerek sendikacılara hizmet olarak dönmeye başladı. Nasıl mı? Hemen kısaca açıklamaya çalışalım.
Milyonlarca memur mütevazı maaşlarıyla yetinirken, Sendikacılar 2019 yılında tüzüğün 58. maddesini değiştirerek maaşlarını astronomik rakamlara yükselttiler. Okul yöneticileri dört yıl aynı okulda görev yapabilirken, Sendikacılar 2022 yılında tüzüğün 33. maddesini yürürlükten kaldırtarak ömür boyu sendikal saltanatlığın önünü açtılar. Öğretmenler Gününde öğretmenlere cam bardağı layık görürken, sendikacılar kendilerine muhteşem deniz ve adalar manzaralı lüks villaları layık görüyorlar. Milyonlarca memurun başını sokacağı bir evi dahi yokken, sendikacılar kurdukları dört ayrı kooperatif isminin masumiyeti arkasına sığınarak elde ettikleri gayrimenkullerin haddi hesabı yoktur. Milyonlarca memur semt pazarlarında veya marketlerin halk günlerinde alış verişlerini yaparken, sendikacılar ultra lüks araçlarında en şatafatlı restoranlarda yemeklerini yiyorlar.
Tüm bu güçlerini bir milyon üyenin aidatlarıyla sağlarken, “MemurSenAvantaj” spotuyla bazı işletmelerle yaptıkları cüzi indirimleri, üyelere kazanım diye yutturmaya çalışıyorlar. Siz kendinizi uyanık, üyeyi de saf mı zannediyorsunuz? Ali Yalçın, bu üye senden artık değil 1007 tane, bir tane bile kazanım kelimesini duymak istemiyor. Üyenin senden tek istediği sendikayı bırakmandır. Eğer bırakmamakta inadını sürdürürsen ya kayyumla, ya da yaklaşmakta olan seçimlerde üyeler, sizi göndermekte kararlıdır.
“Üyelerimizle birlikte her gün büyümeye devam ediyoruz.” Diyen Ali Yalçın,
eğer üye ile büyüdüğünüzü ispat etmek istiyorsan, Kuşadası’ndaki villa kooperatifine kimler üye? Üyeler nerelerde ve hangi kurumlarda çalışıyor? Bu üyeler içerisinde Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı sendikalara üye olmayanlar var mı? Varsa bu üyelerin kaç tanesi sendika dışında? Sen önce bu sorulara cevap ver ki bizler de kimlerle büyüdüğünü öğrenmiş olalım.
Ümmetin çocukları aylarca sabahlara kadar masa başında göz nuru dökerek KPSS’ye hazırlandılar. İller arası mülakat komisyonlarının farklı puan aralıkları, adayların alın teri ile hak ettikleri KPSS sıralamaları büyük ölçüde değişti. Binlerce adayın ağlayışlarını sendikacılar hâlâ duymuyor. Çünkü onların tuzu kuru. Bir sendikacının oğlu Kıbrıs’ta baba parasıyla okuduktan sonra Paraf Yapının kurucusu oluyor, diğer bir sendikacının çocuğu Üniversitede araştırma görevlisi oluyor, başka bir sendikacının oğlu ise Devletten ihale alıyor. Milletin evlatları Devletin kapısında atanmayı beklerden, sendika şimdi de sendikacı çocuklarının iş kapısı oldu. Daha nelerin, neleri var… Bir atasözümüzde; “Tok açın halinden ne anlar.” Sözü sendikacılara ne de güzel yakışıyor.
Alfabedeki bütün harfleri başlık atarak kazanımları sıralayan Talat Yavuz, Ankara’daki kooperatiften aldığın ev gibi seni yıllarca sırtlarında taşıyan arkadaşlarından en az birkaçını niçin bu kooperatife üye yapmadın da sen sadece kendini düşündün? Lakin senin o samimi dava arkadaşların, sen Ankara’ya giderken; “Başkanım, Ankara’da nerede kalacaksın? Ev filan buldun mu?” Diye yine seni düşünmüşlerdi. Ne yazık ki üyenin seni düşündüğü kadar, sen üyeyi düşünmedin. Teşkilat toplantılarında Ali Yalçın’ı alkışlatmak için dolgu malzemesine ihtiyaç duyduğunda üyeler aklına geldi. Laf ebeliği yapmana gerek yok. Sendikacılar hep kazanırken, kaybeden hep üyeler oldu.
Sendikamızın gelişmesi ve ilerlemesi için öneri sunanları ve yapıcı eleştiri yapanları itibarsızlaştırdıklarını düşünen zavallı sendikacılar, kendilerinin ve sendikanın itibarını ayaklar altına aldıklarının farkında bile değiller. Sendikamızın kaybolan itibarını yeniden tesis etmek üzere Ali Yalçın, Soner Can Tufanoğlu, Levent Uslu, Hacı Bayram Tombul, Talat Yavuz, Ramazan Çakırcı… gibi isimleri, üyeler ve delegelerin göndermesi dünden daha da yakındır.
Çok Değerli Memur-Sen Ailesi,
Ali Yalçın, Soner Can Tufanoğlu, Levent Uslu, Hacı Bayram Tombul, Talat Yavuz, Ramazan Çakırcı… gibi rantiyecilerin raf ömürleri bitti. Sendikayı zenginleşme aparatına dönüştüren Ali ve saz arkadaşlarını sendikadan gönderme zamanı geldi. Bu kararlılık, bu azim, bu irade, bu inanç ve bu inat değerli üyelerde ve kıymetli delegelerde var.