Yıllarca üzerimize, en alçak ve esfel soyundan tahrik projektörleri tutuldu. Bu projektörlerin, aydınlatmak ve göstermek dâvasında olduğu hiç bir şey yoktu. Onlar, aydınlatıcı aletler değil, bilâkis karanlıkta yanıp içindeki hususî resmi aksettiren (Lântern-Majik)lerdi. (Sihirli Fener) Yani bizi göstermiyorlar; bizim kar gibi beyaz alınlarımızda kendi isnat ve iftiralarının resimlerini gösteriyorlardı. Kendi içlerinde, evvelden zaptedilmiş plâkalardan ibaret olan bu resimlere göre, biz mürteciyiz, inkılâp düşmanıyız, komünist emellerinin üflediği ve yürüttüğü bir cereyanız, komünistlerle bir arada imhası gereken insanlarız!!!
Düne kadar bize yönelen zulüm, hiç değilse bizi komünistlerle karıştırmamak, doğrudan doğruya nefsine düşman farzetmek ve bu teşhisi de (rejim) ve hükümete mal etmek suretiyle, bütün vahşeti içinde biraz namusluydu. Bugün, yeni (rejim) ve hükümetin medenî ve (demokratik) müsamahası karşısında, devlet ve gençlik gibi iki aziz aksülâmel kutbunu aleyhimize kışkırtmak için sinsi sinsi çalışması bakımından en namussuz bir zümrenin planlarıyla çevriliyiz. Bu zümre; Yahudiliğin, Masonluğun, münafıklığın, içten yıkıcılığın, millî ve dinî vahdet suikastçılığının, tek kelimesiyle her türlü beşerî oluş katilliğinin kurmay heyeti olan dönmelerdir.
Projektörü, projektörü değil, işleyebilmesi için karanlığa muhtaç olan sinema makinesini bunlar idare ediyor ve alınlarımızın beyaz perdesinde, kendi irin dolu ciğerlerinin ve kurt dolu barsaklarının (röntgen)ini göstermeye kalkıyorlar. Kimse de işin farkında olmuyor!
Beyoğlu'nun dönme sinemalarından birinin locasında her gün meçhul bir delikanlının visaline istida veren taallûkatları (Hısım ve yakınlar), komünist sefarethanesinin ve Rus bankasının tediye şekline âşinâ kültürleri, Mister Truman'ın çenesinden kopardıkları itimat kılını Stalin'in ihtiyad tırnağı ile aynı zarfta muhafaza eden tabiyeleri; ve her devir boyunca, Allah ve Peygamber düşmanlığı adına ne bulurlarsa o devre hülûl için kapı diye kullandıkları seciyeleriyle, bu lâğım kadrosundan âdi mahlûkların oyununa kapılmayacak devlet ve gençliği göreceğimiz günler yakındır.
(17 Nisan 1959)