Bem-Bir-Sen olarak kurulduğumuz günden bu yana verdiğimiz mücadelelerle sendikacılığın ne kadar zor bir iş olduğunu yaşayarak gördük. Ancak bizler sendikacılığı, cilalı bir iş olarak değil çileli bir iş olarak gördük.
BEM-BİR-SEN GENEL BAŞKANI MÜRSEL TURBAY BEM BİR SEN SAMSUN ŞUBESİNİN BASINA VERDİĞİ KAHVALTIDA KONUŞTU.
"TAŞERON ÇALIŞANLARIN KADROYA ALINMASINI OLUMLU BULUYORUZ"
"KONSOLOSLARIN TÜRK YARGISINI ETKİLEME ÇABALARINI KABUL ETMİYORUZ"
"YENİ VE İNSAN ODAKLI BİR ANAYASA İSTİYORUZ"
"ÜLKEMİZİ KARIŞTIRMAK İSTEYENLER, KİRLİ EMELLERİNE HİÇBİR ZAMAN ULAŞAMAYACAKTIR"
Kıymetli basın mensupları,
Teşkilatımızın Güzide Mensupları,
Bem-Bir-Sen olarak kurulduğumuz günden bu yana verdiğimiz mücadelelerle sendikacılığın ne kadar zor bir iş olduğunu yaşayarak gördük. Ancak bizler sendikacılığı, cilalı bir iş olarak değil çileli bir iş olarak gördük. Bem-Bir-Sen olarak idealleri olan bir sendika olmaya gayret ettik. Bu nedenle yaptığımız sendikal mücadelenin zor taraflarına katlanmaya, ideallerimiz için devam ediyoruz. Üyelerimizin ekonomik ve sosyal kazanımları için var gücümüzle, gece-gündüz demeden çalışıyoruz.
Değerli Basın Mensupları,
Taşeron konusunun çözümü konusunda atılan adımları olumlu buluyoruz. Taşeron sisteminin sürdürülebilir olmadığı ve taşeron sisteminin iflas ettiğine yönelik tespitlerimiz sonuç verdi. Toplumun birçok kesimini derinden ilgilendiren taşeron sorununa ilişkin Sayın Başbakanımız tarafından açıklanan "kadro müjdesini" büyük bir memnuniyetle karşıladık. Kamuda kangren haline gelen taşeron sorununa çözüm ararken, yeni bir karmaşa yaratılmamalıdır. Sorunlar ve çözümler sosyal diyalog yoluyla tartışılmalı ve kararlaştırılmalıdır.
Kıymetli Misafirler,
MİT TIR'ları davasında yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e destek için mahkemeye gelen konsoloslar yetkilerini, hadlerini aşması ve birlikte hareketle Türk yargısını etkilemeye çalışmaları da kabul edilemez. Türkiye, bir müstemleke değildir; bağımsız, güçlü ve de kudretli bir devlettir. Türk yargısı da Türk hâkimleri de bağımsızdır. Konsolosların bu tavrı tartışmasız adil yargılamaya ve yargı görevi yapanlara baskıdır. Bu,hukukumuzda suçtur ve asla kabul edilemez. Türkiye'nin mahkemeleri de hâkimleri de bağımsızdır. Kararlarını, baskıya göre değil anayasa, kanun/hukuka bağlı vicdani kanaatleriyle verir. Mahkeme kararları, eleştirilebilir. Ama bu eleştiri, karar verildikten sonra yapılır. Karar sonrası eleştiri, haktır;yargıya baskı değildir.
Değerli Misafirlerimiz, Kıymetli Basın Mensupları,
Yeni ve insan odaklı bir ANAYASA istiyoruz. Adalet ve hukukun evrensel boyutları ile hâkim olmasını istiyoruz. TBMM'de milletin egemenliğinin, liyakatli vekiller eliyle tesis edilmesini istiyoruz. Her türlü vesayetten arınmış bir yönetim şekli istiyoruz. Irk ve mezhep ayrılığından arınmış birlik ve beraberlik, bütünleşmiş bir kardeşlik istiyoruz. İnsan onuruna yakışır ücretler, yasalarla teminat altına alınmış bir çalışma hayatı istiyoruz. 12 Eylül askeri darbesinin getirdiği antidemokratik uygulamalar ile 28 Şubat sürecinin getirdiği hukuksuzluk hâlâ devam etmektedir. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu yeni Anayasa mutlaka yapılmalıdır. Türkiye'nin artık biran evvel yeni anayasasını yapması elzemdir. Sivil bir anlayışın egemen olacağı, demokrasi ve özgürlüklerin yaşanabilir/kullanılabilir olacağı, çağın gereklerine ve çağdaş hukuk normlarına uygun, bireyi esas alan, insan merkezli bir Anayasa ile hem toplumsal barışın tesisi sağlanacak, hem de çalışma hayatı olmak üzere toplumun bütün katmanlarında ilerleme ve gelişim sağlanacaktır.
Kıymetli Katılımcılar,
Terör acımasız ve kanlı yüzünü önce Ankara'da, sonra Belçika'da ve son olarak Pakistan'da gösterdi. Bu alçak saldırıları, terörü, teröre destek verenleri, nefretle kınıyoruz. Hain saldırılar milletimizi asla yıldıramayacaktır. Dünyada ve bölgesinde güçlenen ülkemizin önü, yapılan hain saldırılarla kesilmek istenmektir. Üstlendiği büyük sorumlulukla dünya mazlumlarının umudu ve lideri olan Türkiye, dış mihrakların oyunları ile terörle dizayn edilmek istenmektedir.
Ülkemizi karıştırmak isteyenler,kirli emellerine hiçbir zaman ulaşamayacaktır. Milletimiz sahip olduğu sağduyu ile provokasyonlara gelmeyerek, kararlı duruşunu gösterecektir. Millet olarak bu oyunları bozacağız. Ülkemiz dik duruşunu her zamankinde daha da dik durarak gösterecektir. Ülkemiz hain ve kahpe saldırılara Kurutuluş Savaşı'nda da görmüş, milletin azmi ve kararlığı bu hainlikleri boşa çıkartarak zafer elde etmiştir. Dünya mazlumları için Yeni bir kurtuluş mücadelesinin verildiği bugünlerde de aynı oyun yeniden oynanmaktadır. 7 düvel değil 70 düvelle gelseniz bu millet birliği ve beraberliği ile yine zafere ulaşacaktır.
Kana susamış azgın terör örgütünün,inlerinin derinliklerine inildikçe çıkan sesler, güvenlik güçlerimizin üstün başarısını ortaya koymaktadır. Türkiye'nin kalbi Ankara'da yapılan saldırılar terörün son çırpınışı ve tükenişidir. Teröre destek veren düş güçlere cevabı millet en iyi şekilde verecektir. Sivil Toplum Örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları birlik ve beraberlik içerisinde tek ses olarak teröre karşı koymalıdır. Teröre kim destek veriyor, çanak tutuyor ise gerekli tüm hukuki işlemler yapılarak, en ağır cezalar bir an evvel verilmelidir.
Kalleşçe yapılan saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, ailelerine sabır diliyoruz. Bu hain saldırıyı düzenleyen mel'unlara ve arkasındaki güçlere en iyi cevabı milletimizin birlik ve beraberliği verecektir.
Doğu ve Güneydoğu'da devam eden terörle mücadelede Şehid olan güvenlik güçlerimize ve görevini yaparken şehid edilen diğer kamu görevlilerine de Yüce Allah'tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve metanet diliyoruz. Bu yavrularımız artık milletin yavrusudur. Bu milletin şanlı tarihinde hepsi birer kahraman olarak yazılmışlardır. Yapılan bu hain saldırılar sadece askerlerimize yönelik değil, tüm milletimize yapılmış bir saldırıdır. Yeniden ülke gündeminin ilk sırasına oturan terör karşısında ülke olarak daha güçlü sesle tepki vermeliyiz.
Birlik ve beraberliğimizin daha perçinleştiğini teröre destek verenlere gösterme vaktidir. Ülkemiz bir bütündür, ancak toplumun pek çok kesimi vardır. Ötekileştirmek bize yakışmaz. Köklerimizi zenginliğimiz kabul etmeyen tavırlar bizim kardeşlik duygularımızla örtüşmez. Türkiye büyük bir ülkedir ve Allah'ın izni ile öyle kalacaktır.
Çok Değerli Katılımcılar;
Yeryüzünde huzur ve barış hâkim olmalıdır. Güçler, hırs için değil, paylaşmak için kullanılmalıdır. Çünkü yeryüzünün kavgaya değil, kardeşliğe ve paylaşmaya ihtiyacı vardır. Bunun için de adil bir sistemin kurulmasını sağlamalıyız. Var olan gücümüzü zalimlere karşı kullanmalı, mazlumların yanında yer almalıyız. Unutmayalım ki; acının,sefaletin ve gözyaşının rengi yoktur. Gözyaşının tanımı, dünyanın neresinde olursa olsun aynıdır! Gözyaşının dili evrenseldir. Her gözyaşı acıyı,mutsuzluğu, huzursuzluğu anlatır. İnsanlık unutsa da tarih affetmez.
Yanı başımızdaki Suriye ve Ortadoğu ülkeleri olmak üzere, dünyanın birçok yerinde akan kan, dökülen gözyaşı ve çekilen acılar insanlık âleminin vicdanını rahatsız etmektedir. Gelişmiş ülkelerin maddi kaynaklarını ve bütçelerinin büyük bir kısmını savaş teknolojilerine harcaması artık savunma ve caydırıcı güç olmaktan çıkmış,insanın kendi varlığını yok eden ve insanlık soykırımına dönüşmüştür.
Birlik ve beraberliğimizi;farklılıklarımızı ortak zenginliğimiz kabul ederek özgür birey ve eşit vatandaşlık temelinde daha da kuvvetlendireceğiz. Suriye'de, Arakan'da,Filistin'de, Gazze'de, Doğu Türkistan'da, Orta Afrika'da yaşanan zulümler bitene kadar "mazlumlar için direniş, insanlık için diriliş" mücadelemizi sürdüreceğiz.