Bu yıl Kırkpınar'a sessizce veda ettirilmek zorunda bırakılan Başpehlivan Şaban Yılmaz’la ilgili talihsiz olay kolay kolay unutulmayacak vicdanlarda hatırlandıkça bir hüzünlü yara gibi kalacaktır.
Başpehlivan Şaban Yılmaz'ın hüzün dolu Kırkpınar Vedası
Ahmet SEVEN
Tarihi Kırkpınar Güreşleri Atasporumuzun gözbebeği.
Olmazsa olmazlarından birisi
Güreşçilerin çayır tozunu yutmaya başladıktan sonra en büyük hayalleri orada güreşmek ve başpehlivan olabilmektir.
Bugüne kadar 661. Kırkpınar Güreşlerine ulaşmış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Tarihe bir bakın.
Kimler gelip kimler geçmemiş ki…
Kırkpınarın dili olsa da konuşsa…
…………..
661. Tarihi Kırkpınar Güreşleri büyük heyecan ve coşkuyla sona erdi.
Ortaya yepyeni bir Başpehlivan çıktı.
Rakibi de bir o kadar yeni.
İsimlerine alışkın olduğumuz Başpehlivanlarımızın elenmesi kendilerinin açısından bakınca elbette üzüntü vericidir.
Ancak yeni gelen kuşak için de ümit vericidir.
Zira; 661. Kırkpınar Güreşlerinde yeni bir çığır açılmıştır.
Artık hemen hepsi azmin ve mücadelenin elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağı inancına sahip olmuştur.
Hayaller gerçeğe daha da yakınlaşmıştır.
Antalyalı Cengizhan Şimşek ve Sinoplu Mustafa Taş buna örnek olmuştur.
Her ikisini de kutluyorum.
Ben Kırkpınar Güreşlerinin bundan sonra daha heyecanlı daha coşkulu geçeceğine inanıyorum.
Buna bağlı olarak seyircisi de kat kat artacaktır.
………………….
Ancak;
Bu yıl Tarihi Kırkpınar'a sessizce veda ettirilmek zorunda bırakılan Başpehlivan Şaban Yılmaz’la ilgili talihsiz olay kolay kolay unutulmayacak hatırlandıkça depreşen hüzünlü bir yara gibi kalacaktır.
Zira:
Çocukluğundan beri güreşmekten başka bir işi olmayan, bu işe hem gönül, hem de hayatını veren güreşçimiz Şaban Yılmaz 45 yaşına gelmiş olmanın gereği Kırkpınar’a buruk bir şekilde veda etti.
Bir anlamda ettirildi.
Bir kere hakemler tarafından diskalifiye edilmesi içler acısıydı.
Son güreşinde bunu yaşamamalıydı.
Tecrübeli, yüreği pırıl pırıl bir insan olduğunu bildiğimiz Şaban Yılmazın yüreği son anında kanatılmamalıydı.
Yıllarca Kırkpınarda güreşmiş 2005 yılında 644. Kırkpınar Güreşlerinde Başpehlivanlık şerefine ulaşmış bir isimden söz ediyorum.
O Şaban Yılmaz ki yurdumuzun dört bir yanında güreşlere katılan, kişiliği, tavrı ve çektiği harika peşrevle seyircinin sempatisini kazanmış bir pehlivanımızdır.
Şahsımda Yılmaz'a karşı teknik olarak haksızlık yapıldığı kanaati uyansa da bunu otoritelere bırakıyorum.
Fakat çayırlara veda etmek zorunda kalan Bir Pehlivan için orada kısa bir seremoni yapılabilir Türk Bayrağı elinde davul zurna ekibiyle Kırkpınar Tertip Komitesi ile birlikte sahada şeref turu atabilir seyirciyi selamlayabilirdi.
Bu arada birkaç cümle ile mesaj verebilirdi.
Bundan mahrum olmak veya mahrum edilmek özelde Şaban Yılmaz’ı, genelde Güreş severleri derinden üzmüştür.
Hatta yaralamıştır da…
Bu imkanı vermeyenleri asla unutmayacağım.
Sitem dolu kahırla anacağım
..............................
Bir güreşçinin, hele çayır güreşçilerinin nasıl yetiştiğini hangi zor şartlarda oralara gelebildiğini benden iyi biliyorsunuz.
Bu insanlar Anadolu’nun gariban ailelerinin çocuklarıdır.
Evet bu insanlar oralara tırnaklarıyla geldikleri için diktirler, şahsiyetlidirler, erken büyümek zorunda kalanlardandır.
Kimse onlardan başını öne eğmesini beklememelidir.
Beklemesin de.
Ey Kırkpınar Tertip Heyeti siz bu ayrıntıyı düşünemediniz mi?
Unutmayın ki! Kırkpınar sadece bir güreş organizasyonundan ibaret değildir.
Orada şahsiyetin kimliğin kişiliğin edep ve insanlığın da imtihanı gerçekleşmektedir.
Maalesef Şaban Yılmaz olayında yani Kırkpınara Elveda diyebileceği o günde onu mahrum bırakarak nezaket ve adalet ve adap sınavında sınıfta kalınmıştır.
Onun son anında er meydanına bir tebessüm bırakmasına mani olanların elini şakağına koyup düşünmesi gerekir.
Üstelik orada bu gerginliğe zemin hazırlayarak bir pehlivanı hatırladıkça kahrettirecek o olayı yaşatmayacaktınız.
Eğer siz gerekeni yapmış Şaban Yılmaz'a bir pehlivana yakışır nezaketi göstermiş olsaydınız bu camia size şapka çıkarırdı.
Fakat şimdi siz şapkanızı çıkarıp önünüze koyacak hatanızın üzerine vicdan azabı çekeceksiniz.
..........................
Hiç kimse şuuru yerinde olarak o istenmeyen hareketi yapmak istemez.
Hele Şaban Yılmaz bunu isteyerek mi yaptı sanıyorsunuz?
Şaban Yılmazı buna zorlayanlar! sizler onu mahcup etmenin huzursuzluğunu yaşayacaksınız.
Vicdanınız sizi rahatça başınızı yastığa koymanıza engel olacaktır.
.........................
Olmadı… Hiç olmadı. Hiç mi hiç yakışmadı…
Bilmiyorum bunu telafi edebileceksiniz?
Kendinizi onun yerine koyun ve düşünün…
Düşünmekle kalmayıp bundan sonraki pehlivanların da karamsar olmalarına engel olun.
...............................
Kırkpınarı tertip etmek yürütmek elbette zorlu bir iştir.
Ancak siz de biliyorsunuz ki mazeretlere sığınmak sorun çözmüyor.
Bari gelecek yıl misafir olarak davet edin Kırkpınarda veda etmesini sağlayın.
Kısacası... Böyle olmamalıydı, hiç olmamalıydı.
Ve olmadı da...
………………
Gelelim şimdi Samsuna.
Ey Samsunlular şimdi sıra sizde.
Pehlivanınıza sahip çıkın.
Şaban Yılmazın orada yapamadığı vedayı burada yaptırın.
Gök kubbede bir hoş sada bırakarak ayrılmak isteyen pehlivana o fırsatı verin.
…………………..
Başpehlivan Şaban Yılmaz çayırların uçan kartalı, yiğit insan Kırkpınar seni çok özleyecek buna inanıyorum.
Güreş seyircisinin gözü hep seni arayacak.
Hele o peşrevini hiç unutmayacak…
Kırkpınardan kendisi gibi gönlü de bir dev olan bir yiğit adam geçti. Şaban Yılmaz geçti denilecek.
Seni unutmayacağız güzel insan...
Merak etme sen.