Mesela Adana Belediyesi Türkçeyi korumayı sebep göstererek Arapça tebaleları kaldırmaya başlamış.
Biz Türkçe konuşuyoruz fakat latin alfabesi kullanıyoruz.
Üstelik konuştuğumuz lisan içerisinde Arapça Farsça kelimeleri kaldırsanız konuşacak kelime bulamazsınız.
Türk Dil Kurumu yıllarca kimlerin kontrolünde kaldı sorusunu sormanın da tam sırası geliyor.
Elbette dilimizi koruyacağız. Dil bir milletin namusudur.
Dili korumak için tabela sökme efeliği yerine dili kuşa çevirenlere karşı mücadele vermelisiniz.
Evvela tabelalarda Türkçeyi bozarak işe başlayanlara dur diyeceksiniz.
Köksüz manasız kelimeleri birbirinden ayıracaksınız.
Şehrin en işlek yerlerinde Almanca İngilizce Fransızca tabelalar boy gösterirken gücünüz Arapça tabelalara yetiyorsa o zaman bunda bir iş var deriz.
Üstelik bunlar sömürgeci güçlerdir.
Arapça'ya gelelim şimdi.
Arapça bize yabancı mı?
Bizim mukaddes Kitabımız Arapça değil midir?
Daha yüz yıl evvel kullandığımız alfabe Arapça değil miydi?
Nedir bu düşmanlığınız?
Bu işte bir oyun ve tuzak olduğu muhakkaktır.
Bütün bunlar provokasyonun birer parçasıdır.
Emperyalizmin kanlı pençesinden kaçıp ülkemize sığınan Suriyeli ve Iraklı vatandaşların ekmek parası kazanmak için açtıkları dükkânların tabelalarını değiştirmekle elinize ne geçecek?
Türkçeyi böyle mi korumaya çalışıyorsunuz?
Bu görüntüleri görünce Balkanlarda Türklere yapılan mezalim geliyor akla.
Onlar da Türkçe tabelaları söküp atmışlar ve kendi yazılarını zorunlu tutmuşlardı.
Burası Türkiye Türkçe konuşulur derseniz Avrupa'da işçi olarak bulunan milyonlarca vatandaşımıza da bulundukları ülkeler aynı kıstası getirse ister misiniz?
Tekrar söylüyorum Türkçe için mücadele vermek istiyorsanız Kuşak çatışmalarına yol açan torunun dedesini anlamadığı uydurukça kelimelerle mücadele edin.
Kuru efeliğe soyunmayın.
Bu emperyalizmin masum yüzlü tezgâhıdır.
Arapçaya karşı çıkıyoruz derken neleri incittiğinizi kimleri ezip geçtiğinizi unutmayın.