ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ

ANAYASANIN İLK 4 MADDESİ
     Son yıllarda ne zaman Anayasa değişikliği ile ilgili bir beyanat verilse hemen akla gelen ilk konu; Anayasamızın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif edilemeyecek olan ilk dört maddesi. Nedense bu dört madde değiştirilecek diye kamuoyunda yoğun bir endişe hasıl olmaktadır.
     Şimdi bu maddeleri tek tek ele alalım:
     Madde 1: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
     Cumhuriyet nedir: Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi (T.D.K. Türkçe Sözlük).
     Buradaki tanıma teorik olarak baktığımızda herhangi bir anormallik görülmüyor. Herkes sandığa gidip oyunu kullanarak seçimini yapıyor.
     Ancak;
     Oy verip seçtiğimiz vekilleri biz mi seçiyoruz ki?
     Hayır!
     Seçime girecek milletvekilleri partinin yetkili organı tarafından belirlenip genel başkanın onayına sunularak seçim liste sıralaması belirleniyor. Bize de sandığa gidip oy vermek kalıyor.
     10 – 15 sene öncesine kadar seçime girecek adaylar arasında önseçim yapılırdı. Bu önseçim sonrasında en fazla oyu alan aday ilk sıradan aday gösterilirdi, sonraki adaylar da aldığı oy sayısına göre sıralamaya dahil edilirlerdi. Ancak bu uygulama artık yapılmıyor gibi.
     Yani bize (seçmene) biçilen rol sadece oy vermek, seçmek değil. Dolayısıyla Anayasanın 1. Maddesinin bir hükmünün kalıp kalmadığı hakkında takdiri size bırakıyorum.
     Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
     İkinci maddedeki Cumhuriyetin niteliklerini el alırsak:
     Toplumun huzuru yok. Bu konu ile alakalı olarak sadece haber bültenlerine bakmak bile yeterli. Ülkede huzur yok. Her gün cinayetler, yaralamalar, dolandırıcılık, hırsızlık, trafik magandaları, tehditler, hakaretler ve daha pek çok olaylarla gündem fazlasıyla meşgul.
     Milli dayanışma konusunda milletçe bir ortak fikir altında birleşmek neredeyse mümkün değil. Menfaat ve çıkar ilişkisi varsa belki.
     Adalet anlayışına gelince; bence ülkenin en önemli sorunu da budur. Hz. Ömer’in dediği gibi: ‘’Adalet Mülk’ün (devletin) Temelidir.’’ 40 yıl hapisle yargılanan kara para aklayanların on ay içinde tahliye edilmesi hiç kimse tarafından kabullenilmiyor. 26 adet suç kaydı olan birisinin dışarıda rahatça dolaşabilmesini halk kabullenemiyor. Bu konuyla ilgili çok örnek verebilirim ama diyeceğim odur ki halk ülkede adaletin adil olarak işlediğine inanmıyor.
     Cumhuriyetin diğer nitelikleri olan; İnsan haklarına saygılı olmak, Atatürk milliyetçiliğine bağlılık, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanmak, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olmak konularını burada ele alırsak sayfalar yetmez. Bunları da sizler değerlendiriniz.
     Madde 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
     Dilimizin Türkçe olmasının, bayrağımızın şeklinin, milli marşımızın ve başkentimizin değiştirileceğine ihtimal vermiyorum.
     Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kastetmek isteyen dış güçlerin varlığını her zaman biliyorduk ama şimdi buna bir de iç güç eklendi gibi. Hem de devletin en üst kademelerinden birinden.
     TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 10 Ekim günü yaptığı Gazi Üniversitesi 2024–2025 akademik yılı açılış konuşmasında;
     ‘’Devlet, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.’’ metninin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Kurtuluş, devamında; 
     ‘’Devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz, bu metnin; milletin, devleti ve ülkesiyle bölünmez bütündür şeklinde ifade edilmesi gerekir.’’ Dedi.
     Biz millet olarak binlerce yıldır devleti her şeyin üzerinde görüyorken, TBMM Başkanı ne oldu da milleti devletin üzerinde görme gereği duydu?
     Bizi yöneten siyasetçiler, biraz açık sözlü olsalar da ne yapmak istediklerini dürüstçe, anlayabileceğimiz bir şekilde millete anlatsalar. Böyle muğlak ifadelerle gereksiz tartışmalara meydan vermeseler.
     Kıymetli okurlar;
     Aslında Anayasanın değiştirilmek istendiği kesin de, ilk dört maddesinin değiştirilmek istendiğine inanmıyorum. Yapılmak istenen ilk dört maddenin değiştirileceği yönünde yoğun propaganda yapıp; Anayasanın diğer maddelerini milletin özgürlüklerini kısıtlayacak şekilde yeniden düzenlemek.
     Yeni Anayasa yapılsa bile ilk dört madde olduğu gibi kalır. Ki yukarıda da ilk dört maddenin geçerliliğinin ne derece olduğunu da belirttim. Ama bir de bakarsınız ki yeni Anayasada bütün özgürlükleriniz kısıtlanmış olur. Ama sizin bütün algınız ilk dört maddeye odaklandığı için kısıtlanan özgürlüklerinizi göremezsiniz.
     Yapılmak istenen de budur. Çünkü küreselleşen dünyada insanları kontrol altında tutabilmek için özgürlüklerin kısıtlanması gerekiyor. Yeni Anayasayı bir an önce çıkarmak istemelerinin amacı da budur. Onun için yapay zekayı istiyorlar, onun için dijital parayı istiyorlar, onun için elektrikli otomobilleri istiyorlar, onun için karbonsuz dünya adı altında hayatınızı kısıtlamak istiyorlar. Onun için size yapay et yedirmek istiyorlar. Onun için Çevre Bakanlığının adına ‘’İklim değişikliği’’ cümlesini ilave ettiler. Şehirleri birer açık hava hapishanesini çevirmek istiyorlar.
     Bu söylediklerim size saçma mı geliyor? Gelebilir. Ama bu düzen Çin’de şu an uygulanmaktadır.
     Anayasamız sadece dört maddeden ibaret değildir. Anayasamızda 177 madde ve 16 da geçici madde vardır.
     Sahi siz Anayasanın 90. (doksanıncı) maddesini okudunuz mu? Zahmet olmazsa bi okuyuverin.

Hakan ÖZGEN
16 Ekim 2024

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.