Şampiyonun evi çöktü
Ercan Yavuz
Aksiyon - 02 Ocak 1999
Uzunyol Sokağı'nın köhne evleri arasında durup, eski Ankara'nın kömür kokan semtinde yaşayan yaşlıların sokağa çıkmalarını bekliyoruz. Yaşar Doğu'yu gençlerin tanımayacağını kabullenmiş olmalıyız ki, yaşlı insanları arıyor gözlerimiz. Soğuk havaya karışan is kokuları acı bir iz bırakıyor burnumuzda. Kırık leblebilerin çuvallarda satıldığı bu sokakta modern ağırlık ölçüleri kullanılmıyor hâlâ. Tahta kerpiç karışımı yapının cami olduğunu anlamak için ezan sesini duymanız gerekiyor. Ezanla birlikte köhne kapılar birbiri ardınca açılıp kapanıyor. Bir parça kerpiç düşüyor, bir kedi korkuyla atılıyor sokağa. Sonra insanlar...
'Yaşar Doğu'yu tanır mısın?' diyoruz,yaşlı adam yadırgayıcı bir ifadeyle gülüyor:
'Delisin sen! Onu kim tanımaz ki?'
Konuşa konuşa Yaşar Doğu'nun yaşadığı
evin önüne geliyoruz. Hemen yanı başına dikilmiş apartmanın gölgesine daha
fazla dayanamayan ahşap ev, tahtaları ayıklanmış bir kerpiç yığınına dönmüş.
Viranenin önüne üç çöp tenekesi konulmuş. Bir devin yaşadığı yerde mahallenin
pisliği ve aç kediler toplanıyor artık. Mahalleli ise kahvede hâlâ kahramanlık
destanı gibi onun güreşlerini anlatıyor birbirine.
Efsanesi
yaşıyor ama...
Ansiklopediler, 'Olimpiyat, Dünya ve
Avrupa Şampiyonu Efsanevi Türk Güreşçisi' diye söz ediyor ondan. Öyle bir
efsane ki; sadece yaşadığı dönemin değil, Türk güreş tarihinin en büyük ismi.
Serbest ve grekoromende 47 defa milli formayı giyip 46 defa galip gelen ve bu
karşılaşmaların 33'ünü tuşla kazanan bir pehlivan o. 1915 yılında Samsun'un
İlçesi Kavakın Karlı köyünde dünyaya geldi, askerlik için gittiği Ankara'da,karakucak güreşini bırakarak minder güreşine başladı. 1939 yılında giydiği
milli formayı 1952'ye kadar hiç çıkarmadı. Doğu, milli formayı ilk giydiği 1939
yılında Estonyalı Toots'a yenilince hayatının tek yenilgisini aldı. Dünya
ikincisi olduğu bu karşılaşmadan sonra bir daha yenilmemek üzere yemin etti ve
bu sözünü tuttu.
1948 Londra Olimpiyatları'nda
şampiyon olan Doğu; 1952 Olimpiyatları'na, Güreş Federasyonu Genel Sekreteri
Burhan Felek'in tarihi bir hata sonucu profesyonel sporcu ilan etmesi sebebiyle
katılamayınca mindere veda etti. Dönemin Güreş Federasyonu Doğu'yu Milli
Takımlar Teknik Direktörlüğüne getirdi. O bu fırsatı değerlendirerek Ankara
Güreş Kulübü'nü kurdu; Hüseyin Akbaş, Mustafa Dağıstanlı, Mehmet Alkış, Tevfik
Kış, Hamit Kaplan, İsmet Atlı, İbrahim Karabacak, Mahmut Atalay, İsmail Ogan
gibi Türk güreşinin şampiyonluklara abone kadrosunu yetiştirdi. En büyük
özelliği, Anadolu'yu dolaşarak yetenekli güreşçileri bulup Ankara'ya
getirmesiydi. Onun yetiştirdiği güreşçiler Türkiye'ye 21 Dünya, 10 Olimpiyat
Şampiyonluğu kazandırdı.
O bir kahramandı
Yaşar Doğu'nun hayatını kitap haline
getiren Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğretim
üyelerinden Doç. Dr. Özbay Güven, spor yıldızları ile spor kahramanlarını
birbirinden ayıran özelliğin Yaşar Doğu örneğinde iyice belirginleştiğini
söylüyor: 'Spor yıldızları bir süre
sonra sıkıcı olmaya başlarken, spor kahramanları hiç bir zaman sıkıcı olmazlar.
Aksine her geçen gün daha da değerlenir, hatta ölümsüzleşir. Brezilya'da Pele,ABD'de Jesse Owens ne ise Türkiye'de de Yaşar Doğu odur.'
Yaşar Doğu, bir kahraman gibi
yaşadığı her ortamda iz bırakmayı başarmış, örnek kişiliği ile her zaman takdir
toplamış biri. Güven, 'Sembol Sporcu' olarak adlandırdığı Yaşar Doğu'nun Türk
güreşine adadığı ilginç yaşamını kesitleriyle anlatıyor:
İdealinde 'Güreşçiler Tekkesi' vardı
'1948 Olimpiyatları'ndan sonra 'Sporcuları
Koruma Derneği'nce borç senedi mukabilinde verilen 20 bin TL ile Ankara'da
Turgut Reis Mahallesi Uzunyol Sokağı'nda bir ev satın alır. İdealindeki
Pehlivan Tekkesi'ni gerçekleştirmek için eve ilaveler yapar. Evin arka
bahçesini antrenman salonu, alt katını lokanta, orta katını lokal ve üst katını
da yatakhane yaparken parası biter. Antrenman salonunu Kümes Hayvanları
Yetiştiricileri Cemiyeti'ne kiraya verir. Burada biletli horoz döğüşleri
düzenler, kazandığı üç beş kuruşu ise idealindeki Güreşçiler Tekkesi'nin inşaatında çalışan işçilere öder'
İşte, Uzunyol Sokağı'ndaki viranenin
tarihi bu. 1990 yılında yapılan Spor Şûrasında bizzat Doç. Dr. Özbay Güven, bu
evin müze haline getirilmesi teklifinde bulundu. O dönemin en yetkili isimleri
bu teklife sıcak baktıklarını dile getirdiler ancak o günlerde zar zor ayakta
durabilen evin yerinde yeller esiyor artık.
Biz bu kadar mı vefasızdık usta?
Türk insanı kadirşinaslığını
göstererek: 23 caddeye, 3 spor salonuna, 2 okula ve 1 fakülteye onun adını
verdi. Cumhuriyet tarihinin en parlak sporcusuna devletin verdiği önem ise onun
adına uluslararası bir güreş turnuvası düzenlemekten ibaret.
Uzunyol Sokağı'ndaki evinin müze
haline getirilmesi için oğlu Gazanfer Doğu'nun Refahyol döneminde Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü'ne getirilmesi iyi bir fırsat olarak değerlendirildi.
Ancak, köhne evin hisseli parsel olması sebebiyle oğlu bile gerekli çalışmayı
yapamadığı için ev kaderine terk edilmiş oldu. Pera Palas'ta Agatha Christe'nin
kaldığı odayı, Tekirdağ'da Macarlar'ın bağımsızlık liderlerinden II. Rakoczi
Ferenc'in yaşadığı evi müze haline getirenler, Türk spor tarihinin en başarılı
sporcusuna reva görülen muameleye gülüyorlardır herhalde.
8 Ocak Yaşar Doğu'nun ölüm yıldönümü.
Yaşar Doğu'nun kabrinin başında toplanacak olan yetkililer, bir kez daha
belirli bir seremoniyi yerine getirdikten sonra köşelerine çekilecekler.
Uzunyol Sokağı'nın köşe başındaki ahşap kahvede ise yine onun pehlivanlığı
anlatılmaya devam edecek. Görünen o ki, Türk Sporu Yaşar Doğu gibi
kahramanlardan çok, yıldızlarla yetinmek zorunda kalacak. O yıldızlar ki, hızlı
tüketim çarkı içinde en fazla 5-6 yıl hafızalarımızda yer bulabilecek. Futbolun
egemen spor haline geldiği günümüzde, ata sporumuzun eski parlak günlerini
neden yaşayamadığını merak edenler, Uzunyol Sokağı'nda Yaşar Doğu'ya neyi reva
gördüğümüzü gidip görsünler. Şu anda çöplerle kedilerin uğrak yeri haline gelen
viranede neden Yaşar Doğu'ların yetişmediğinin cevabı saklı.
Ruhun şad olsun Yaşar Usta!
12.07.2018 01:50:00