Tarfik kazalarının genel sebepleri şöyle sıralanabilir:
- Kaza bilincinin toplumda yerleşememesi
- Kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşımına gerekli önemin verilmemesi
-Yük ve yolcu taşımada karayoluna getirilen aşırı talebin oluşturduğu sıkıntılar
-Yolların yetersiz ve standardının düşük olması
-İlk yardım ve acil sağlık hizmetlerinin yetersizliği
-Trafik sorumluluğunu üstlenecek tek bir kurumun olmayışı, mevcut kurumlar arasında işbirliği eksikliği
Özellikle her bayram döneminde ülkemizde trafik kazalaından ölenlerin sayısı dikkat çekici oranda artmakta, böylece esasında her gün yaşadığımız bu kanlı trafik terörü bir haftalığına da olsa kamuoyunun gündeminin üst sıralarında yer almakta, bu kısa zaman dilimde konu tartışılmakta, bazı çözüm önerileri tekrarlanmakta sonra da gündemin en alt sırasındaki mutat yerini tekrar almaktadır.
Şu istatistiki bilgiler ülkemizdeki traik kazalaının gelmiş olduğu vahim noktayı göstermesi bakımından önemlidir:
Trafik kazalarında tüm Avrupa'yı solladık!
Türkiye de 1 yılda olan kazalar, 27 AB ülkesinin toplamı kadari
Ülkemizde son 15 yılda meydana gelen trafik kazaları nedeni ile yaklaşık 120.000 vatandaşımız yaşamını yitirmiş ve yaklaşık 1.5 milyonu aşkın
Uzmanların trafik kazalarının sebepleri kosunda tespitleri şu noktalarda toplanıyor:
“ Trafik kurallarını hiçe sayan şoförlerin yüzde 8’inde ileri derecede kişilik bozukluğu, madde bağımlılığı ve depresyon gibi ruhsal sorunlar bulunuyor. Kazaların yüzde 95’i insan hatasından kaynaklanıyor. Ortada masal kahramanı canavar yok. Kural ihlal eden, alkollü araç kullanan, hatalı sollama yapan, kırmızı ışıkta geçen, emniyet kemeri takmayan, hızlı araç kullanmayı normal kabul eden, cezalardan hiç ders almayan insanlar var. Şehirlerarası yollarda radar kontrolleri başladıktan sonra ölümlü kazalar yüzde 30 azaldı. Ancak şehir içinde kuralları çiğneyen sürücülere yeteri kadar ceza verilmiyor. İhlali gören ihbar etmiyor, polis de görmezden geliyor.”
“Türkiye’deki kazaların yüzde 40’ı alkollü araç kullanımı nedeniyle meydana geliyor. Oysa Avrupa Birliği ülkelerinde bu oran yüzde 5’tir. Türkiye’de 1 yıldaki ölümlü kazaların toplamı, 27 AB ülkesinin 1 yıllık toplam kazası kadardır. Çoğunluğun güvenini sağlayacak tedbirler alınmadıkça ölümlerin ardı arkası kesilmez. Çocuklara 12 yaşına kadar trafik eğitimi verdiğimiz zaman bu çocukta trafik kurallarına uymak kalıcı bir hale gelir. Araç kullanma yaşı geldiğinde de kurallara eksiksiz uyar. Ama maalesef Türkiye’de trafik dersi göstermelik olarak veriliyor. İstanbul gibi büyük bir kentte 10 tane bile trafik eğitim parkı yok. Oysa Avrupa’da her kasabada bu parklardan var ve çocuklar küçük yaşta trafik kurallarını öğreniyor. Trafik eğitimine önem veren ülkelerde ölümlü kazalar zamanla azalır.”
"Kazaların azaltılabilmesi için ilk şart insanları trafik konusunda bilinçlendirmek ve eğitmektir. Trafik kurallarına uyumu sağlamanın önemli bir unsuru eğitimdir. Eğitilmiş insan toplum kurallarına uyan insandır. Trafik eğitiminde sürücülerde beklenilen yönde değer tutum ve davranış değişikliğinin sağlanması ve insanlarımıza yeni bir bakış anlayış ve uygun ahlaki değerler kazandırılması için programlarında yenilenmesi kaçınılmaz olmuştur. Trafik sorununa çözüm getirilmesi demek insan unsuruna yatırım yapılması demektir. "
Ayrıca Tafik kazalarını önlemek için şu tedbirlerin alınmasında fayda ardır:
Diğer taraftan trafik kazalarının suçunu hayali bir "tarafik canavarı"na yüklemekten vazgeçilmeli, suçlu somutlaştırılmalıdır.
Trafik cezaları etkinleştirilmeli, miktarları ekonomik şartlara göre dinamik hale getirilmelidir.
Trafik polisleri belli aralıklarla eğitimden geçirilmeli, etkinlikleri arttırlmalıdır.
Otobüs firmalarına sebep olduklaı kazalara göre verilecek puanların yazıldığı "güenirlik sertifikası" verilmelidir.
Yol işaretleri ve trafik sinyalizasyonu periyodik olarak gözden geçirilmeli ve etlkinleşmesi sağlanmalıdır.
Yollardaki trafik çizgileri fosforlu olmalı, yollar suyu yutan, ses yapmayan ve kaymayan asfaltla kaplanmalıdır.
Tarfik ile ilgili bütün birimler bir Trafik Müsteşarlığı'na ve dolayısıyla bir Devlet Bakanlığı'na bağlanmalı, bu alandaki işler tek bir merkezden yönetilmelidir.
Üniversitelerimizde Tarfik Mühendisliği Bölümleri kurulmalıdır.
Eğer gerekli edbirleri almazsak; hemşire-doktor-imam ve cemaatten oluşan mevcut konsorsiyum uzun yıllar çalışmaya devam edecektir.
20.07.2012 14:36:24