ŞU FACEBOOK ALEMİ
AHMET SEVEN
Facebook bazen haddinden fazla abartılıyor.
Adam anne babasının kabrine gidecek yerde facebooktan dua gönderiyor.
Onlara seni unutmadım diyerek duygulu yazılar yazıyor.
Kabrine gitse anne ben geldim diyerek fotoğraf paylaşıyor.
Hayatta olanların yanına ziyarete gidip ellerini öpmek hatır gönül sormak yerine resimlerini yayınlayıp özledim diyerek avunmaya çalışıyor.
Babam annem veya bir yakınım vefat etti demek için morgtaki resmiyle selfie çekip yayınlamanız gerekmiyor.
Ölülerin facebook kullanmadıklarını bilmiyorlar mı?
Mevlana yediyüzyıl evvel: Öldüğümde gelip kabrimi öpeceğine hayattayım gel şimdi yüzümü öp demişti.
Bir kişi diğerine laf söylemeye kalkışsa binlerce kişinin okuyabileceği şekilde gönderme yapıyor.
Kimin kime ne yazdığı belli değil.
İç dünyasında ne var ne yok ortaya döküyor.
Keyfini zevkini satırlara aktarıyor.
Mahrem resimleri, mahrem duyguları velhasıl kendisini ilgilendirecek malzemeleri pazara döküyor.
Keyif dedik te;
Çay keyfi, mangal keyfi, balkon keyfi ıvır zıvır işler.
İşportacı dükkânında bile bu kadar dağınıklık bulamazsınız.
Hele şu kahvaltı resimleri yok mu çıldırtıyorlar insanı.
Bu nasıl anlayış bu nasıl akıl tutulması anlamak mümkün değil.
Doktora görünmeleri elzem bu insanların.
Paylaşımına bak şahsiyetini anla.
Zaten birçok kurum kuruluş firma işe alacağı şahıs hakkında bilgi almak için sosyal medya hesaplarına bakıyor.
CVsine bakmaya bile gerek duymuyor.
Koca koca adamlar diyebileceğimiz yani aklı başında diye gördüklerimiz bile bu anaforun içerisinde çırpınıyorlar.
Uzmanlar bunun bir sağlık sorunu haline dönüştüğünü söylüyorlar ki bu doğrudur.
Bir süre sonra bazıları hesaplarını dondurup tıpkı yarıştan koparcasına bir kenara çekiliyorlar.
Kışlık konserve kutularını bile reklam yapan kimselere ne demeli bilemiyorum.
Başkasına ne senin kışın hangi yiyecekleri yiyeceğine
Eşimi seviyorum diyerek sarmaş dolaş fotoğraf yayınlamak ta bir başka alamet.
Allah sevginizi muhabbetinizi artırsın da şimdi bunu yayınlamanın konuyla ne alakası var?
Facebookun otomatik olarak yayınladığı doğum günü tarihleri de bir başka muamma.
Beğeni yapmayanlara gönül koyan uykuları kaçan yığınlar haline geldik.
Hele arkadaşlıktan çıkarma hikâyesi tıpkı bir ruh depremi.
Sosyal medyada birbirleriyle arkadaş olanlar yolda karşılaşsalar birbirlerine selam vermiyor, görmezden geliyorlar.
Buna takmıyor da beğeni yapmadı diyerek kahrediyor.
Anlayacağınız kişiler burada kendini kaybediyor.
Masa başında asıp kesenler, birbirlerine küsenler, yağıp gürleyip esenler
Bir âlem derler ya aynen işte öyle.
Söylenip yazılacak öyle çok şey var ki.
Burada insanların karakterini tahlil edebiliyor değerlerini ölçebiliyorsunuz.
Sosyal medya insanı anlamada mihenk taşına benziyor.
Ne kadar malzeme verirseniz o kadar konuşulur tartışılırsınız.
Çok kolay gaza gelenler için biraz frene basmak gerek diyorum.
Kısacası gereksiz şeylerden kaçınmak daha doğru olur.
Verilecek misaller öyle çok ki.
Bu yazıyı okurken biliyorum sizin de eklemek istedikleriniz olacaktır.
Sadece ozanlıkta olduğu gibi ayak verip hatırlatmak istedim hepsi bu.
Ah kişilik ah nerelere kaçıyorsun ve seni nerede bulacağız bilemiyoruz.
Şimdilik bu kadar.
11.09.2019 13:41:00